Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
MAHOMET (MUHAMMED (sav)) Vazifesinin yakın olduğu içine doğmuştu Metindi; kimseyi kınamıyor, incitmiyordu Yolda gördüğü kimselerle selâmlaşıyordu
La Légende des Siècles (Yüzyılların Efsanesi)
Bu güzel metaforların şifresini kendi başına çöz; derinlemesine düşün onlar hakkında. Bu yüzden hikayeler üzerinden konuşuyorum. Onlar üzerinden hiç kimse konuşmamıştı. Niçin ben bu küçük hikayeler üzerinden konuşuyorum? -sadece nasıl düşüneceğine dair sana birkaç ipucu vermek için. Bunlar bu hikayeler üzerine yapılan yorumlar değiller; ben bir
Reklam
9. BÖLÜM SONSUZ SABIR Bir zamanlar cennet meyvesini işitmiş olan bir kadın vardı. Ona tamah etti. Adına Sabar diyeceğimiz bir dervişe sordu, “Bu meyveyi nasıl bulabilirim ki böylece mevcut bilgiye erebileyim? “Sana verebileceğim en iyi tavsiye benimle çalışman olur,” dedi derviş. “Fakat böyle yapmazsan, kararlı bir şekilde ve bazen yerinde
Ya siz nasılsınız?" diye sordu anne gücenerek. "Ne demekmiş - hepiniz böylesiniz? Ben böyle değilim ... Gece gündüz demeden çalıştım ben, lokomotif ocaklarına konulması için ateşe dayanıklı tuğla yaptık. Yüzüm zayıfladı, çirkinleştim, herkese yabancıyım, dilenci gelip sadaka istemez benden. Ben de zorlandım, çocuklar evde yalnızdı. Bazen eve bir gelirdim ocak yanmıyor, yiyecek bir şey yok, içerisi karanlık, çocuklar mutsuz, ev işlerini öyle hemencecik öğrenmediler, Petruşka da küçüktü ... O zamanlar Semyon Yevseyeviç gelip gitmeye başladı evimize. Gelip çocuklarla otururdu. Yapayalnız yaşıyor. 'Size misafirliğe gelebilir miyim, evinizde ısınırım biraz?' diye sordu bana. Bizim ev de soğuk, odunlarımız nemli, dedim ona, bana dedi ki: 'Önemli değil, benim bütün ruhum donmuş, hiç değilse sizin çocuklarınızın yanında oturuveririm, benim için ocağı yakmanıza da gerek yok.' Tamam, dedim, gelin gidin şimdilik: Siz varken çocuklar da o kadar korkmazlar. Sonraları ben de alıştım ona, o geldiğinde hepimiz daha iyi oluyorduk. Ona bakıp seni anımsıyordum, sana sahip olduğumuzu ... Sensizlik o kadar üzücü, o kadar kötüydü ki; bir kişi bari gelsin diyordum, o zaman o kadar da sıkılmayız, vakit de daha hızlı geçer. Sen yokken zamanı ne yapacaktık ki ! "
Oğuz Atay'dan 40 Alıntı | Söylenti Dergi
kaynak: soylentidergi.com/oguz-atay-tehli... 1- “Bu sözleri unutamam artık; bütün geleceğimi kararttın. Oysa, kitaplardan söz ederken sesin ne kadar farklıydı.” (s.15) 2- “İçimde bir boşluk var; perşembe sabahları, okula gitmek istemediğim sırada duyduğum korkuya benzeyen bir boşluk.” (s.20) 3- “İşte
ya hüseyin.!!! Yeryüzünün dört bucağında mazlum kanının oluk oluk aktığı bir zamanda Kerbela'yı hatırlamanın vaktidir: Ben Kerbela'yım, Ali'nin gözyaşıyım, etiyim, kanıyım, canıyım. Peygamber'in katında kim Ali'den daha değerli olabilir ki! Ben Ali'nin hüznüyüm, ben Hüseyin'im. Şehitlerin efendisi Hamza'yım ben. Savaş alanına gönderilen Ali'nin
Reklam
I Evlerin saat beş olma hali Ben yorgunum anlamaktan Bir duvar, bir tebeşir gibi yazmaktan yazılmaktan. Ve akşam Alanların caddelerin bana biraz fazla geldiği
Uzatmıyalım, evlendik. Aman ne iyi bir kadın... Ben şiir okurken dalıp gidiyor. Açlığını, susuzluğunu unutuyor. Tam dar gelirlilere mahsus bir kadın. Akşam başlıyorum şiire, ta be sabah... Fukaracık ben şunu isterim, ben bunu isterim demiyor. Tuz ekmeğin gönüllüsü, yeter ki şiir oku... Evelallah bir o elimizden geliyor. Dayanıyorum şiire.
Sayfa 81 - Adam YayınlarıKitabı okudu
"Babana söyle de boşasın o kadını." Oha. O kadın dediğin benim annem oluyor farkında mısın acaba Erdal Abi? Evet farkındayım. Ayrıca senden değil de marketten alış veriş yaptı diye niçin yuvamız yıkılıyor ya? Valla bugun bakkaldan alış veriş yapmayı bırakan kadın, yarın çoluk çocuğunu da bırakır. O babanla beraber el elde baş başta kalırsın bak benden söylemesi. Erdal Abi sen bu dükkanda biraz sıkılıyor musun acaba? He ya... Ne diycem, Nurten Ablan size geliyormuş bugun. Merak etme Erdal Abi altın günü değil, annem konu komşuyu çağırmış öyle. Ben de geliyim. Nasıl? Ben de geliyim diyorum. Çok sıkılıyorum oğlum ben burda, Kaan gelir birazdan okuldan. Ben de geliyim he? E gelirsen gel banane Erdal Abi. Nurten Ablanla konuşsana o zaman. Gelme dedi çünkü o. Sen şey dersin, Erdal Abi de gelsin ben evde sıkılıyorum, odamda takılırız biz beraber dersin. He? Bana ne sizin aile içi ilişkilerinizden abi. Niçin ben izin istiyorum Nurten Abla'dan? Ayrıca daha şimdi bi' ton laf ettin annem hakkında. O kadar konuşup bi' de kadının gününe mi gideceğin? Evet. Bambaşkasın Erdal Abi. Şşş hadi lan. Ölümü gör. Allah'ın adını andım bak. Şşş n'olur lan hadi... Erdal Abi n'apıyorsun, bırakır mısın elimi Erdal Abi... Erdal Abi amacın nedir senin, şu an içeri biri girse ne düşünür ya, bırak gidiyorum ben. Ekmek? Fırından taze ekmek alırım.
Markopaşa · 12 Mayıs 1947 · Sayı: 21 " Bir Matbaa Versen, İmdadıma Gelsen'' ana başlıklı yazının konusu bir Türk müziği konseri eleştirisidir. Konserde son şarkıyı Markopaşa söylemiştir: "...En son şarkıyı Markopaşa kart ve çatlak sesiyle Recep Peker'in önünde diz çökerek okudu: Titrer yüreğim her ne zaman yadıma gelsen Kan
Reklam
Alibaba'nın bu sayısı ile Markopaşa'nın 1.dönemi kapanacaktır. Bir yılı az geçen bu dönemde Markopaşa 23, Merhumpaşa 4 , Malumpaşa 5 ve Alibaba 4 sayı çıkabildi. 55 haftanın 36'sında çıktığına göre, 19 hafta gazete engellerle karşılaştı, yayımlanamadı. Sabahattin Ali 19 Aralık 1947'de içeriye girdi. Gazete üzerinde hükumetin, sıkı yönetimin,
Malumpaşa'nın 15.09.1947 günlü ikinci sayısında "Mahkeme Koridorlarında" köşesinde "Gün Uğursuzun" başlıklı bir yazı yayımlanmıştı. Aynı yazı bu sayının üçüncü sayfasına yeniden konmuştur. Yedi-Sekiz Paşa · 13 Mayıs 1949 · Sayı: 3 Gazetenin bu sayısında toplatma haberi yoktur. Birinci sayfadan "Ne Mutlu Tokum
Malumpaşa'nın 15.09.1947 günlü ikinci sayısında "Mahkeme Koridorlarında" köşesinde "Gün Uğursuzun" başlıklı bir yazı yayımlanmıştı. Aynı yazı bu sayının üçüncü sayfasına yeniden konmuştur. Yedi-Sekiz Paşa · 13 Mayıs 1949 · Sayı: 3 Gazetenin bu sayısında toplatma haberi yoktur. Birinci sayfadan "Ne Mutlu Tokum
82 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.