Erkek - Merhaba biraz Geciktiniz:)
Kız - Trafik korkunç zor gelebildim:) Bitirdiniz mi kitabı ?
Erkek- Evet :) “Senden Önce Ben" okudum bitti....
Kız - Ben de okudum:) Öyleyse ilk alıntı benden...“Bazen sabahları uyanmamın tek nedeni sen oluyorsun..."
Erkek- Aynen katılıyorum ve ben de bu cümlenin altını çizmiştim bakın:) Devam ediyorum...“Tek bildiğim zamanımın çoğunu başkasıyla değil, onun yanında geçirmek istediğim..."
Kız- Yaa evet benim cümlem bu:) Bu 2. Alıntım...“Havada keskin bir çiçek kokusu vardı ve insanlar yanımdan geçerken bana selam veriyorlardı..."
Erkek - Bu parkı anlatan bir cümle ve ben az önce çizdim altını :) bu alıntı size gelsin:) “Kadınlar yaptıkları herşeyde erkekleri düşünürler..."
Kız- Öyle olsun:) 3. ve son alıntım geliyor “ Ya kitap okumaktan başka bir şey yapmak istemiyorsam?"
Erkek - Ne güzel Okuyun tabi:) Ve benim de son cümlem “ Hayatta herşeyi bir kez denemelisin..."
Kız- O zaman biz de arkadaş olmayı deneyelim mi?:)
Erkek- Kitap arkadaşı :)
Kız- Neden olmasın:)
Erkek - Ben bu hafta “ Madam Bovary" yi okuyacağım..,
Kız - Ben de öne alayım okuyayım :)
Erkek- Ne diyoruz;) Aynı park ,aynı bank, aynı saatte:)
Kız - Bu defa geç kalmayacAğım:)
Erkek- Bu iyi sabırsızlıkla bekleyeceğim:)
Kız- Ben de:)
Hanife Çıta- Kasım
bir sır daha var, çözdüklerimizden başka!
bir ışık daha var, bu ışıklardan başka.
hiçbir yaptığınla yetinme, geç öteye:
bir şey daha var bütün yaptıklarından başka
niceleri geldi , neler istediler,
sonunda dunyayi bırakip gittiler.
sen hic gitmeyecek gibisin, degil mi?
o gidenler de hep senin gibiydiler..
geçmis günü beyhude yere yâd etme,
bir
Çimen kokusundan hızlı
Bir sıyrık gibi bitiveren elde ayakta
Nedir bu benim yalnızlığım?
Neyiz ki bu karanlık kar yağışında
Ey ipini kendi gerip ufka bakanlar
Ölüler, diriler, daha doğmamışlar
Toplanıp birdenbire hep aynı yaşta
Ve nedir bu benim yalnızlığım?
Ve içimde gezerim ucu sivri bir bıçakla
Söylesem size söylerim ey ipini kendi
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
Hatemul Enbiya, aleyhi ekmelüttehaya Efendimiz, veda haccından sonra ahiret hazırlığıyla meşgul olmaya başlamıştı. Hicretlerinin onbirinci senesi Safer ayının son günlerinde idi ki şiddetli bir baş ağrısıyla sıtma hastalığına tutuldu, hastalığı ağırca idi, buna rağmen Mescid-i Saadet’e varıp minbere çıktı, bir hutbe okudu, Ashab-ı Kiramına pek
9. BÖLÜM
SONSUZ SABIR
Bir zamanlar cennet meyvesini işitmiş olan bir kadın vardı. Ona tamah etti.
Adına Sabar diyeceğimiz bir dervişe sordu, “Bu meyveyi nasıl bulabilirim ki böylece mevcut bilgiye erebileyim? “Sana verebileceğim en iyi tavsiye benimle çalışman olur,” dedi derviş. “Fakat böyle yapmazsan, kararlı bir şekilde ve bazen yerinde
HZ.MUHAMMED
Vazifesinin yakın olduğu içine doğmuştu
Metindi, kimseyi kınamıyor, incitmiyordu
Yolda gördüğü kimselerle selamlaşıyordu
Her gün sanki biraz daha yaşlanıyordu
Oysa sadece yirmi ak vardı siyah sakalında
Durup su içen develeri izliyordu arada sırada
Böylece, deve güttüğü zamanları hatırlıyordu.
Sanki Cenneti görmüş, İlahi Aşkı
TARHUN
Bir tüccarın kızı olan Tarhun, ablalarına hiç benzemiyordu. Fereng,
Sultan, Mahsan, Begüm, Moluk ve Anka’nın, yani tüccarın öbür altı
kızının her birinin ayrı bir şımarıklığı, çeşit çeşit istekleri vardı.
Bazen, onların gürültülerini, oyunlarını duyan mahallenin erkek
çocukları sokağa fırlarlardı. Tüccarın kızlarının neşeli