Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
BİR DESTAN GİBİ: İMALÂT-I HARBİYE
Osmanlı Anadolu'su, her türlü sanayi tesislerinde, teknik cihazlanmalardan, santrallardan ve bu arada sanayi ve teknik alanında yetişkin insan kadrosundan yoksun bir ülkeydi. Zaten Osmanlı Türkiye'si, bir açık pazar, bütün endüstriyel ihtiyaçlarını yabancı ülkelerden satın alan ilkel bir tarım ve hammadde üreticisiydi. Bir yarı
Sayfa 410 - Remzi KitabeviKitabı okudu
K24 sitesinin kitaptan paylaştığı bir bölüm
Yabancı, romu temkinli bir biçimde tattıktan sonra, “Fena değil” dedi. Bir içki tadımcısı havasıyla, “Haiti üretimi mi?” diye sordu ve hemen ardından Camel paketinden yeni bir sigara çıkarıp yaktı. Conde içkisinden kocaman bir yudum aldı, o felaket mofuconun[1] tadını çıkarıyormuş gibi davrandı. “Evet, Haiti üretimi olmalı... Pekâlâ, öyle
Bilgi Yayınevi
Reklam
İstanbul'un fethi haberi bütün Avrupa'da büyük bir felaket gibi korkuyla karşılandı. Papa V. Nicola, İtalya devletleri arasında bir birlik kurmayı başardı (1454). Bütün Avrupa yönetimlerine mektuplar gönderdi ve Hristiyanları Haçlı bayrağı altına davet etti. İmparator lll. Friedrich ve Napoli kralı V. Alfonso, bu Haçlı seferinin başına geçmek istedi. Regensburg'da imparatorluk "diet" inde (Nisan 1454), bütün Hristiyanlık dünyasında, beş senelik genel bir ateşkes yapılması, Çanakkale Boğazı'na bir donanma gönderilmesi öne sürüldü. Frankfurt'ta toplanan ikinci "diet"e bütün Avrupa yönetimleri davet edildiyse de sonuç vermedi. Osmanlı sarayı bu girişimlerden şüphesiz haberdardı.
Sayfa 243Kitabı okudu
BİR DESTAN GİBİ: İMALÂT-I HARBİYE
Osmanlı Anadolu'su, her türlü sanayi tesislerinde, teknik cihazlanmalardan, santrallardan ve bu arada sanayi ve teknik alanında yetişkin insan kadrosundan yoksun bir ülkeydi. Zaten Osmanlı Türkiye'si, bir açık pazar, bütün endüstriyel ihtiyaçlarını yabancı ülkelerden satın alan ilkel bir tarım ve hammadde üreticisiydi. Bir yarı
Hellen Monarşisi
Bu ismi taşıyan, iki yüz sayfalık bir kitap kadar uzun olan ve 1806 yılında İtalya’da yayımlanıp Yunanistan’da da dağıtılan risalenin dile getirdikleri, demokratik yada cumhuriyetçi görüşün tipik bir örneği sayılabilir. Yazarı belli değildir; “anonim bir Hellen” diye tanıtır yazar kendini. “Nomarşi” sözcüğü yazar tarafından türetilmiştir: “nomos”,
Uvats'da, Avusturya Macaristan ile Türkiye arasındaki sınırın ayrıldığı yerden, aynı adı taşıyan bir çay geçiyordu. Çayın üstündeki köprü ise Avusturya ile Türk karakolunu birbirinden ayırıyordu. İşte bu köprünün başında bir Türk subayı ile bir bölük asker göründü ve Avusturya tarafına geçti. Subay teatral bir jestle kılıcını köprünün
Sayfa 249 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
_Mustafa Kemal, bir Türk’tü; Türk olmaktan gurur duyuyor; “Türkiye Türklerindir” parolasıyla yaşıyordu. Ne Tanrı’dan, ne bir kişiden ne de kurumdan çekinmeyen, tam bir devrimciydi. Onun için resmi ya da kutsal olan hiçbir şey yoktu. Türkiye’yi Padişah’ın ehliyetsizliğinden ve despotizminden olduğu kadar, yabancıların pençelerinden kurtarmakla
Tarih doğruları yazdı Sultanım. Yanında değildik ama şahidiz!
Heyet adına söz alan Esat Toptani’nin konuşması bitince Sultan Abdülhamîd Han: “Allah düşmanlarımı kahretsin. Bu âna kadar kânûndan zerre kadar ayrılmadım. Bu işleri yapanları Allah kahretsin. Benim bu işlerde hiçbir tesirim yoktur. Hattâ ayaklanma günü söyledim, “ben atıma bineyim, askerin ortasına çıkayım, ne olursa olsun, isterlerse beni öldürsünler.” dedim. Ben bunca senedir, devletimin, milletimin saâdeti için çalıştım. Dört, beş şaşkın bu fesatları çıkardı. Dolap çevirdi. Fakat kıyamet benim başıma koptu. Vallâhi benim kabahatim yoktur. Fakat, ne çare benim de kaderim böyle imiş. Allah bu fenalıklara sebebiyet verenleri kahretsin. Benim hizmetlerim meydandadır. Ben söylemeyeyim, tarih bunları yazacaktır. Pâdişah olduktan sonra îdâm cezasını kaldırdım. Ben merhametime ve hüsnüniyetle bu kadar hizmetlerime karşılık böyle hakâretler görüyorum. Kaderim böyle imiş. Bu hâdisede dahi kan dökülmemesi için pek büyük bir hizmet etti. Uğraştım, ne yapayım. Allah, milletimi, vatanımı muhafaza etsin. Zararı yok. Bu fenâlıklara vesile olanları Allah kahretsin, başka bir şey de demem.” Sultan İkinci Abdülhamîd Han’ın bu bedduası çok kısa bir zaman sonra bu işi yapanların başına felaket getirmiştir. Ermenilerle kol kola gezen bu kişilerin her biri, bir Ermeni’nin silahından çıkan kurşunla can vermiştir.
576 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Elvar Orka Varg Üç farklı hayat yaşayan üç savaşçı. İskandinav mitolojisi destanlarından esinlenerek yazılmış, bolca mitolojik öğe, büyü ve savaş içeren, kırılan kemiklerin, kesilen organların gözümüzün önüne sık sık getirildiği epik bir destanın giriş kitabı Tanrıların Gölgesi. Kan Yeminliler serisinin ilk kitabı. Orka, kocası Thorkel ve
Tanrıların Gölgesi
Tanrıların GölgesiJohn Gwynne · Martı Yayınları · 2023115 okunma
104 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Zafer tankların değil insanın olacak...
~~~Nihayetinde hepimiz kardeşiz ve birbirimize benzeriz~~~ Savaş, şiddet ve hafıza üzerine unutulmaz bir olayın küçük detay ayrıntılarında, başka biri için büyük bir ayrıntı sunar. Filistinlilerin mülksüzleştirilme deneyiminin, işgal altındaki yaşamın ve devam eden silme ve yetkisizleştirme karşısında bir anlatıyı bir araya getirerek yaşanan
Küçük Bir Ayrıntı 
Küçük Bir Ayrıntı Adania Shibli · Can Yayınları · 2021458 okunma
Reklam
Nihal Atsız, Sinanoğlu, Renan
_Nihal Atsız: _Bu memleket gerizekâlılarla, delilerle, ruh hastalarıyla doludur. _En büyük kahramanlığı yapsanız bile en küçük bir karşılık beklemeyiniz. _Bütün dünyada yurt düşmanlarına müsamaha
Falih Rıfkı Atay
_Çocukluğumuzda Türk, kaba ve yabani demekti. İslam ümmetinden, Osmanlı idik. Vatan sözü yasaktı. Padişahın kulları idik. Okul çıkışında ’Padişahım çok yaşa’ diye bağırırdık. Arap’a Arap, Arnavut’a Arnavut, Rum’a Rum, fakat kendimize Osmanlı derdik. Bütün ekonomi, bütün iç ve dış ticaret, bakkallara kadar çarşılarımız, kadrolarında bir tek Türk
_Atatürk_ İktisat, ingiliz'in çekilmesi, Lenin, Şapka...
_İzmir İktisat Kongresi Açış Söylevi -1923_ _Ekonomi demek, her şey demektir. Yaşamak için, mutlu olmak için, insan varlığı için ne gerekse onların tamamı demektir. Efendiler, tarih, milletlerin yükselme ve düşmesi sebeplerini ararken birçok siyasî, askerî, sosyal nedenler bulmakta ve saymaktadır. Fakat bir milletin doğrudan doğruya hayatıyla,
Atatürk
_Bir gün ressamlar Türk'ün simasını kaybederlerse, yıldırımı alıp yapıversinler. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir. Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne en aşağı 7 bin senelik bir Türk beşiğidir. Bu beşik tabiatın
495 öğeden 46 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.