Beklediğim gibi oldu evet, Silence ve Mickey’in hikayesini gerçekten merak ettiğimden bu kitaptan o kadar çok keyif alamadım yine ama aralarındaki dinamiği de görmezden gelmek imkansızdı tabi.Kitap için bir nevi yasak aşk hikayesi diyebiliriz bence. İlk kitaptan da tanıdığımız Leydi Hero bu kitabın ana karakteri. Kendisi gerçekten tam anlamıyla
Bir aksam da "insan kaç yerinden yaralanirsa ölür?" diye sormuştum. O sıralar aklımda babamı bulup öldürmek vardı. Ama önce öldürmenin yollarını öğrenmeliydim. "Bir," demişti annem. "ben ummadığım yerimden yaralandım. O yara bana yetti."
Kitaptan hoşuma giden bir alıntıyla başlamak istedim. Bu kitap bildiğim kadarıyla yazarın basılan ilk romanı. Yine çok sevdiğim birinin tavsiyesi üzerine okuduğum ve bu kez iyi ki tanışmışım diyebileceğim duygu dolu Bi hikaye ile karşılaştım. Yirmi dört saat olmadan bitirdim ve elimden bırakmak istemedim.
Genel olarak dört karakterin gözünden anlatılan hikayeden daha fazla, anlatılis biçimi beni çeken unsur oldu. Kenan ve füsun (ki burada hemen karakterlerin ismini öğrenince aklıma masumiyet müzesinin geldiğini belirtmeliyim.) hikayesi bana o kadar tanıdık geldi ki belki de bu yüzden beni böyle derinden etkilemiştir kitap, bilemiyorum :)
Bu kadar duygulu bir kitap okumak herkesin hoşuna gider mi bilmiyorum ama populer edebiyat dergilerindeki yazıları seviyorsanız bir şans verin derim. Ben iyi ki tanıştım bu kitapla ve yazarla
Yaşanan olaylardan sonra zümrenin önünde yeni bir görev vardır. Sharr'a girdikleri o andaki insanlar değillerdir, olanlar onları epey değiştirmiştir. Nasir ve Zafira da öğrendiklerinden sonra hayatlarında belli kararlar vermek zorunda kalacaklardır.
İlk kitabın sakin yapısından sonra bu kitap daha heyecanlı ve olaylıydı. Final kitabı
Sizi En Çok Ne Mutlu Ediyor?
Bu incelemeyi sizin yorumlarınız yazacak. Nasıl mı?
Kitabın yazarı Frankl'a göre her insanın anlam arayışı kendisine özgüdür. O zaman size soruyorum: Kendi anlamınızı nerede arıyorsunuz? Gelecek için bilinçli çocuklar yetiştirmekte mi? Allah'a inançta mı? Kitap okumakta mı? Hayvan sevgisinde mi? Belki de hiç
Bizde Birileriyiz!..
Tenimdeki her gözeneklerdeki terimle, damarlarımdaki her damla kanla.
Aldığım her nefeste.
Dudaklarıma dokunan her gülümsemeyle.
Dilimin telaffuz ettiği gönülden her tondaki duada.
Seni her şekilde ve her şeyde sevmeyi seviyorum çocuk bayramı gibi yüreğim.
Sen kalbime kazınmış tek ölümsüz aşk şiirisin.
Her harf nefesimle
"Sokak Nöbetçileri", daha önce başlayıp bir yere kadar getirdikten sonra bıraktığım bir kitap olmuştu Wattpad üzerinden. Kitap olarak basıldığında her yerde defalarca görmüş ve belki yeniden okurum demiştim. Şimdi yine arkadaşım okuyacak diye başladım ve daha o başlamadan bitirdim:)
Öncelikle "Sokak Nöbetçileri", benim
“Bilemiyorum yıllardır neredeyim?
Her gün yediğim ekmek, susayıp içtiğim su,
Kolundan tutup gitmek istediğim kadın,
Yaşamak kaygısı, gök hasreti, ölüm korkusu,
Ve Rabbim senin adın!
Yıllar var ki içindeyim hayatın.
Anıyorum gençliğimi, özlüyorum çocukluğumu,
Fakat bilemiyorum yarını.
Bilemiyorum Rabbim, maksadını, kararını.
Hepimiz işte dünyandayız,
Yataktaki hastamız, topraktaki ölümüz;
Neyiz, ne olacağız?
Bir şey bilmiyorum... Nefes almaktayım yalnız.
Rabbim! Beni yaratmışsın,
İnsan şeklinde görünürüm,
Terlerim yazın, üşürüm kışın,
Düşünürüm, düşünürüm...”
YouTube kitap kanalımda psikoloji kitaplarına nereden başlayabileceğinizi anlattım: ytbe.one/d2xQVSEUsUU
Bu incelemeyi sizin yorumlarınız yazdı. Nasıl mı?
Kitabın yazarı Frankl'a göre her insanın anlam arayışı kendisine özgüdür. Buradaki okurlara şu soruları sordum: Kendi anlamınızı nerede arıyorsunuz? Gelecek için bilinçli çocuklar
Karakter kalabalığından ve karmaşıklığından anlayacağınız üzere roman iki kuşak boyunca devam eden bir hikayeyi konu alır. İki kuşak boyunca devam eden karmaşık ilişkileri, nefretleri, acıları, intikamları ve bir tutam aşkı
ÖMRÜNÜZDE HİÇ KİMSEYİ SEVMEDİNİZ Mİ ?????
Heathcliff‘ e yöneltilmiş can alıcı soru. Bunun cevabı çok basitti. Zaten her şeyi
Sensizliğe alışmam hâlâ mümkün değil gibi görünüyor. Bunun için daha ne kadar uzaklaşmam lazım bilmiyorum. Yeterince uzağa gidersem yokluğuna alışabilir miyim? Seni özleyip durmaktan kurtulabilir miyim acaba?
Hâlâ karşımdaki boş koltuktasın, penceremin önünde trenle yarışan göçmen kuşsun, uğradığımız bütün duraklarsın, bilmediğim bütün dillersin, gördüğüm bütün yabancı yüzlersin, şu karşımdaki tarlada yüzünü güneşe dönmüş ayçiçeklerisin. Gözümün gördüğü, kulağımın işittiği, dilimin tattığı her şeysin. Sen nasıl becerdin bilemiyorum ama ben senden hiç gidemiyorum.
Dün o kadar hüzünlü olduğum için bana kızmayın; çok iyiydim, çok rahattım, ama en iyi anlarımda bile, ben hep hüzünlenirim. Ağlamış olmamın da hiç önemi yok; ben bile bilmiyorum neden ağladığımı. Hastayım, sinir bozucu hisler içindeyim; izlenimlerim hastalıklı. Bulutsuz, solgun gök, güneşin batışı, dün akşamki sessizlik –bütün bunlar– bilemiyorum ama dün bütün bu izlenimleri ağır ve acı verici bulacak bir haldeydim, kalbim kabardı ve ruhum gözyaşlarını koyuverdi. Ama neden yazıyorum bütün bunları size?