Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Anne. Burada bütün gün, bütün gece yapayalnız oturup kimi düşündüm, biliyor musun? Casy'yi. Casy çok konuşurdu. Canımı sıkacak kadar. Ama şimdi onun söylediklerini düşünüyorum da, birer birer aklıma geliyor, bütün söyledikleri. Bir ara kendi ruhunu bulmak için çöle gittiğini, yalnızlığa çekildiğini, sonunda kendisine ait bir ruh bulunmadığını öğrendiğini söylemişti. Büyük bir ruhun, küçük bir parçası olduğunu söylemişti. Çölün bir işe yaramadığını, çünkü bir ruhun öteki ruhlarla birleşmedikçe, bir olmadıkça on para etmeyeceğini söylemişti. Garip değil mi, nasıl da hatırlıyorum. Oysa söylediklerine kulak asmıyorum sanırdım. Ama şimdi ben de bir insanın yalnız olmasının hiçbir işe yaramadığını biliyorum.
Birer birer aklıma geliyor, bütün söyledikleri. Bir ara kendi ruhunu bulmak için çöle gittiğini, yalnızlığa çekildiğini, sonunda kendisine ait bir ruh bulunmadığını öğrendigini söylemişti. Büyük bir ruhun, küçük bir parçası olduğunu söylemişti. Çölün bir işe yaramadığını, çünkü bir ruhun öteki ruhlarla birleşmedikçe, bir olmadıkça on para etmeyeceğini söylemişti.
Reklam
Ne değerli bir yaklaşım...
"Gece yarı­sı uyanıp kendini kesmek istediğinde, onun yerine beni ara. Saat kaç olursa olsun arayacaksın beni, anlaşıldı mı?"
günlerdir yemeden içmeden cigara cigara eksilerek umutlarını iyice kesmiş bir ara ölmek istiyordu kimseye bir şey demeden şimdi kaybolmak ne demek türlü şey geliyor aklıma.
Yayıncılığın sonu hiç gelmeyecek mi, diye düşündü. Herkesin birkaç sene yazmaya ara vermesi iyi bir fikir olabilirdi, böylece okurlar da arayı kapatırdı.
Sayfa 98
Reklam
-Rahatla tatlım, söz veriyorum, çok yavaş gireceğim içine. Yağlanmış penisi kıç deliğimin ucundan azıcık içeri giriyor, ama girmeden önce kendine bir yer edinmeye çalışıyor, sonra yavaş yavaş ilerleyerek, her adımda benim bu kadar dar bir alanda böyle kalın bir şeye alışmamı sağlıyor. Her seferinde biraz daha ileri ve derine giriyor, yarattığı yoğunluğu azaltmadan benim içimdeki pozisyonunu koruyor. Hiç ara vermeden, sanki organı buraya sığmak için yapılmış gibi içimi doldurmaya devam ediyor ve ben bu sarhoşlukla bir nara atıyorum. Şimdiye dek arkamdan girdiğinde hiç bu kadar şehvet hissetmemiştim. Bana tamamen, bütünüyle sahip olması harika. Diğer eliyle klitorisime masaj yapıyor, gittikçe daha sert ve ısrarcı bir şekilde yapıyor bunu ve ben kendimi kaybetmeye başlıyorum.
"Evet, doğduğum gün bugün ama yaklaştığım yaşım önemli. Otuz iki mâsinecek bir yaş sayılmaz. Ne çok ne az. Yeni şeylere girişmek için geç, ölmek için erken. En lüzumsuz yaş yani, ara yaş. Ne yaşlı, yitik ne de dipdiri, taze. Ezik bir yaş. Büyüdüğünü ilk fark ettiğin ama henüz hiçbir şey yapmadığınla ilk yüzleştiğin... Gençlik için çok geç ama yaşlı bilge olamayacak kadar da genç. Yanıkların aradında çiğ, dirilerin yanında ölü... "
Sayfa 12 - Az KitapKitabı okuyor
Sabır öyle bir iptir ki sen kopacak sanırsın, o gittikçe güçlenir. Sen bitecek sanırsın o gittikçe çoğalır.
Ağlayacak zannettim Ağlasaydı ben de ağlayacaktım Ama o gülmeye başladı Kahkahalarla gülmeye ‘Umutsuzluğunu’ güldü önce, ‘Korkularını’ güldü, sonra ‘benimle ne yapacağını bilmediğini’ güldü. Ben de ‘bilmediğimi’ sustum bir süre.  Peşinden de ‘seni seviyorum’ u sustum.  Gözleriyle, ne yapıyoruz biz, diye yazdı gözlerime, Sıkıca yumdum gözlerimi. Açtığımda ayaktaydı. Ben de kalktım.  Konuşmadan yan yana yürüdük.  Yolun sonuna geldiğimizde, “Kahven var mı?” Dedim. Varmış. İçtik. Huzurla baktık ara sıra birbirimize, sıklıkla da bardaklara. Uzun süredir ilk kez canım bu kadar az yanıyordu. Kahve hiç bitmesin isterdim. Ama bitti. Az önce yakaladığım huzura sarılarak usulca doğruldum. Kapıda bir kez daha “Seni seviyorum,” dedim.  O da “Hoşça kal” dedı. Ya da güle güle. En çok o an aşıktım ona. O kadar aşıktım ki giderken ne dediğini bile tam olarak duyamadım.
Reklam
Bu üç kişi, iflahsizin Yusuf, Köse Hasan, Pehlivan Ali köyde kapı komşuydular, çocuklukları bir arada geçmişti. Biraz palazlaninca şunun bunun tarlasına, dağa oduna birlikte gidip geldiler. Birbirlerinden çokluk ayrılmadılar. Yalnız iflahsizin Yusuf, bir ara Sıvas Cer Atölyesi'nde iki ay hamallık etmişti, ötekilerse köyden ilk kez çıkıyorlardı.
Everest YayınlarıKitabı okuyor
"İstediğin bir şey olursa, bir hayır, Olmuyorsa, bin hayır ara."
Eğlenmek ne ara lüks olmuştu?
Ne istediğim sorulduğunda, hiçbir şey istemez hale gelirdim. "Ne fark eder, nasıl olsa beni eğlendirecek bir şey yok," düşüncesi hızla harekete geçerdi.
Anlaşılan bu ülkede polislik işinin ardında yatan felsefe "taciz et! taciz et!"dir. Bu kelimeyi çok ölçüsüz bir şekilde yorumladıklarını da eklemek gerek. Öyle ki nezaketleriyle bilinen genç trafik polisleri bile, ara sıra yetişkin siyahları tokatlamakta bir sakınca görmüyor. Bu noktada apaçık görünüyor ki büyük plan, siyah halkı korku içinde tutmak ve beyaz adamın "üstün-ırk" imajını düşünsel yollarla olmasa da en azından zor kullanarak baki kılmaktır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.