“Kevaşe," dedim, "yelloz demektir."
"Yelloz mu? Güzel bir tınısı var, ama hâlâ denizin ortasındayım."
"Bir Dilayla," dedim. "Bir Thais. Bir Messalina. Bir Jezebel."
"Bir daha gel," dedi. "Bir kez daha dene."
"Sözlük şurada. Bak."
Bardağını sehpaya koyup sözlüğe davrandı.
"Doğru ya!" dedi. "Hangisi?" diye sordu.
"Kevaşeyi dene istersen," dedim.”