Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
vefadan nasibini almamış bir gönle bitmeyen sitem ve bahane pek güzel gelir
Biz birbirimize en küçük bir sitem bile yapmadan ihtiyar olacağız. Düşün ki ben, aramızda ağırca bir laf geçen bir insanla bir daha yüz yüze bakışamam.
Sayfa 51 - YKY Yayınları
Reklam
BENDEDİR
Ne azap,ne sitem bu yalnızlıktan, Kime ne,aşılmaz duvar bendedir. Süslenmiş gemiler geçse açıktan, Sanırım gittiği diyâr bendedir. Yaram var,havanlar dövemez merhem; Yüküm var,bulamaz pazarlar dirhem. Ne çıkar,bir yola düşmemiş gölgem; Yollar ki,Allah’a çıkar,bendedir.
Senin Gözlerin
Kubbesinde yitirdim zaman duygularımı Akşam mıdır, gece mi, sabah mıdır gözlerin Her köşede zifiri bir muamma bırakan Gönül memleketimde seyyah mıdır gözlerin Renkler âvâre; sitem başıboş kuytularda Mavi midir, yeşil mi, siyah mıdır gözlerin Yoksa yalancı mıdır, günah mıdır gözlerin
bir yandan da hazindir sen aramayınca kimsen yoktur yalnız başına yaşarsın yalnızlığını bir yandan da sitem ederler neden aramadın beni derler oysa onlar hiç aramazlar özel izinleri belgeleri mi var aramamak için bilemiyorum
Sayfa 528
Köle Şibanov'u hatırlayanınız var mı, beyler? Şibanov, 16. yüzyılda yurtdışına sürgün edilen ve ölüm tehlikesinden uzak yurtdışından Çar İvan'a sövgü dolu ağır mektuplar yazmış olan Rus prensi Kurbski'nin uşağıydı. Yine böyle mektuplardan birini yazdıktan sonra uşağı Şibanov'u çağırmış, hemen Moskova'ya yola çıkarak mektubu elden çarın kendisine teslim etmesini emretmişti. Şibanov da böyle yaptı. Kremlin Meydanında katedralden çıkan, etrafı silahlı muhafızlarıyla çevrili çarı durdurdu ve efendisi Prens Kurbski'nin mektubunu ona verdi. Çar keskin uçlu asasını kaldırdı ve birden Şibanov'un ayağına batırdı; asaya dayanıp mektubu okumaya başladı. Şibanov kıpırdayamıyordu. Prens Kurbski'ye cevabi mektubunda Çar şöyle demişti: "Uşağın Şibanov'dan utan!" Bu, kendisinin de uşak Şibanov'dan utandığı anlamına geliyordu. Bu Rus "uşak" tipi Lermontov'un ruhunu sarsmış olmalıydı. Lermontov'un Kalaşnikov'u, çarın huzurunda Kiribeyeviç'e ne sitem eder, ne de kınar onu. Kesinlikle idam beklediğini bile bile, "gerçeği", çarın en sevdiği muhafızı “özgür iradesiyle, ama istemeyerek öldürdüğünü" söyler. Yine söylüyorum, Lermontov uzun yaşasaydı, bizler halk gerçeğini kabullenmiş ve belki de halkın acıları için ağıt yakan halkın gerçek savunucusu büyük bir ozana sahip olurduk. Bu, Nekrasov'a nasip olmuştur...
Sayfa 1075 - 1076 Yapı Kredi Yayınları
Reklam
bütün yaşamım nafile bir arayıştan, avarelikten, anlamsızca konuşmalardan başka bir şey değildi. kızgınlık ya da sitem duymuyorum çünkü çoğu insanın yaşamı benimki gibi ama kalan süremi anlamlı bir işte kullanmak istiyorum.her şeyin bir hiç olduğunu bilen biri ölüm karşısında yaşayamaz.
Ne Arzu Film'in Beyoğlu'ndaki ofisini, ne Ertem Eğilmez'in o muhteşem filmlerinin senaryolarının yazıldığı Gümüşsuyu'ndaki evini, ne Can Film ofisini, ne bir film seti gördüm… Fatma Girik, ortak oldukları zaman, "Ne medeniyetsiz kadınsın, insan bir çiçek alıp gelir" diye sitem ettiği halde gitmedim şirkete… Çocuklar da hiçbir zaman gitmediler babalarının setine… O'nun özgürlük alanına giriyormuşum gibi geliyordu… Gitsem bir kenarda sessiz oturacağım ki bana pek uygun değil ya da oradakileri meşgul edeceğim… Onları görmek istediğimde ya bizim evde veya bir başka yerde bol bol sohbet edebilirdim.
Sayfa 163 - Doğan KitapKitabı okudu
Ne başta ne sonda benim hayatım, başka bir sitem arama arasında, bırakın işte burada konuk kalayım.
...herkesi ben ararım kimse beni aramaz bir yandan da iyidir bu tutum derdi bir insanı istemediğin zaman görmezsin bu huyuna alışırlar senin aramanı beklerler bir yandan da hazindir sen aramayınca kimsen yoktur yalnız başına yaşarsın yalnızlığını bir yandan da sitem ederler neden aramadın beni derler oysa onlar hiç aramazlar...
Reklam
Gönül muhabbeti âdet eylemiş bir kere, yoksa ne bende aşk ne sende cemal kalmıştır.
Yaraları kapandıkça kanıyor Rüveyda Duman çöktü güneşin sitem aynalarına Aralandı perdeler; şimdi sessiz değilim Dertliyim, viraneyim, ben bir aziz değilim
2. Cilt
Mutlu musunuz ? Tamam o zaman, her gün kederlisiniz demektir. Her günün ya büyük bir hüznü ya da küçük bir endişesi vardır. Dün sevdiğiniz birinin sağlığı için endişeleniyordunuz, bugünse kendi sağlığınız için; yarın para sıkıntısı, öbür gün bir iftiracının yergisi, ondan sonraki gün bir dostunuzun başına musallat olan bir felaket; sonra hava koşulları, ardından kırılan ve yok olan bir şeyler, sonrasında vicdanınızın ve omurganızın size sitem ettiği bir keyif, bir başka gün ise toplumsal çalkantılar gelir. Yürek acılarını saymıyoruz. Ve böyle sürüp gidecek. Bir bulut dağılırken diğeri yoğunlaşacak. Yüz günün birinde güneşli bir havada sevincinizi tadacaksınız. Ve mutluluğun tadını çıkaran azınlığın içindesiniz! Diğerlerine gelince, üzerlerinden gecenin karanlığı hiç eksik olmaz.
Senin gözlerini Çocuklara vereceğim kentlerdeki; Onurlu ve uzak Hilesiz ve çıplak Bir su damlasından korunaksız Ay ışığına ilmekler atan Ebruli, derin Bal kıvamında bir gizem Biraz dost, biraz sitem Çokça sevgili Çocuklara, gözlerini senin Sevsinler diye birazcık başkalarını...
Sayfa 151Kitabı okudu
"Biliyorum, Sen bazen kullarına oyunlar oynayıp onları deniyorsun. Hoşlanmadıklarına da tuzaklar kurup onları iyice yoldan saptırıyor, içlerindeki ikiyüzlülüğü, kefereliği açığa çıkartıyorsun. Kafaları karıştırmak da hoşuna gidiyor. Bazen benzeşen ayetler indirip bizleri ortada bırakıyorsun. Biz saftirik kullar da tartışıp duruyoruz, o mu
Sayfa 152 - e-bookKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.