Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gitmek istiyorsan bahanesiz git Uyatma uykulu hatıraları. Sesin aynı sestir bakışın üvey Giderken sesin de el olsun bari. Denize atıldın bir çiçek gibi Üstünde dalgalar çalkalanacak. Sahte sevgin sahte bir kimlik gibi
Gitmek İstiyorsan Bahanesiz GitKitabı okudu
''Anladım, benden korkuyorsun.Üstelik korkmakta çok haklısın.Seni geceye bırakan bendim.Şimdi gecende beliren yıldızları tek tek sökmek için yine geldim.Bu an için ne kadar beklediğimi bilemezsin.Frankenstein canavarını biliyorsun ama, değil mi?Sende benim canavarımsın.Beş yaşında seni ilk gördüğümde anlamıştım.Ama önce ölmen gerekiyordu.Tamamen ölmeden seni kötülüğün içinde canlandıramazdım.Bu yüzden bekledim.Ve görüyorum ki artık hazırsın.Beni gördüğüne sevinmedin, biliyorum.Eminim, hayatın boyunca bir daha karşına çıkmamam için dualar ettin.Ama duaların seni kurtaramaz, ufaklık.'' Dedi Körebe. . ''Yanılıyorsun, hayatım boyunca tekrar karşıma çıkman için dua ettim.Asıl korkum çıkmaman olurdu.Bulunmak istemediğinde yok olan birini, nasıl bulacaktım?!İnan bende seni arıyordum. Şimdi iyi ki geldin, Körebe!Artık senin gündüzünü ben deşeceğim.''Dedi Eyaz
Reklam
Kendime şaşıyorum, kendimi düş kırıklığına uğrattım, kendimden memnunum. Dertliyim, yitiğim ve coşkuluyum. Bunların tümüyüm. Bunların toplamının ne olduğunu da bilmiyorum. Mutlak bir değeri ya da değersizliği saptama niteliğim yok. Kendimle ve yaşamımla ilgili bir yargım da. Tümüyle emin olduğum hiçbir şey yok. Tümüyle inandığım bir şey de gerçekten yok. Tek bildiğim, doğduğum ve var olduğum. Bana sürüklendim gibi geliyor. Bilmediğim bir şeyin temelinin üzerinde varlığımı sürdürüyorum ama tüm bu belirsizliklere karşın, tüm varoluşun sağlam bir temele dayandığını ve onun bende de sürdüğünü hissedebiliyorum. Doğduğumuz dünya çok acımasız, ama aynı zamanda ilahi bir güzelliği var. Anlamlı oluşunun mu, yoksa anlamsızlığının mı ağır bastığına karar vermek, insanın yapısına bağlı. Anlamsızlık tümüyle baskın çıksaydı, gelişmek için attığımız her adımda, yaşamın anlamı büyük bir oranda değerini yitirirdi. Ama böyle değil ya da bana öyle geliyor. Büyük olasılıkla, tüm metafizik sorunsallarda olduğu gibi her ikisi de doğru. Yaşam anlam ve anlamsızlık demek ya da yaşamda anlamlar ve anlamsızlıklar var. Anlamın ağır basıp zaferi kazanmasını kaygılı bir umutla yürekten istiyorum.
Uff çok canım çekti be! Helal len Töntön ben olsam bende çalardım :)
"Görgüsüz köy, ne olacak! Pisiğin kulağı kadar görgüsü yok! Saçın üstündeki gözlemeyi çalıyorlar!" Töntön, hepi topu bir tek gözleme aşırmıştı. O da çok sıcaktı. Gözlemeyi o elinden bu eline, bu elinden o eline aktarıp durdu, yandı elleri! Yandı ama düşürmedi. Atıvermedi tozların toprakların içine. Bir koşuda koruya vardı. Koydu çayırların üstüne güzelce. Yanık ellerini üfledi, oğuşturdu, öptü! Yanmıştı, ama varsın yansındı. Koca sabahtır kokusunu duyuyordu. Deli olacaktı. "Mıhsıçtı herifin avradı vermedi güzellikle, "Gel Töntön al bir tane!" demedi... Ben de aşırdım işte; ooooh!"
Sayfa 168 - Remzi KitapeviKitabı okudu
Bu devasa alıntıyı okuyacağınızdan değil, hayranlığımdan paylaştım.
Temelli kaybetmek: Bu çelişkiyi anlayamıyor, ıstırabına katlanmaya çalışıyordum; bir yanda, aynı kendilerini bildiğim şekilleriyle içimde yaşamaya devam eden, yani benim için yaratılmış bir varlık, bir şefkat, her yanıyla karşılığını, amacını, sabit yönünü bende bulan öyle bir sevgi vardı ki, bütün büyük dehalar, dünya yaratıldığı günden beri varolmuş bütün dehalar, büyükannemin nazarında benim tek bir kusurumun yerini tutamazdı; öte yanda, bu saadeti şimdi yaşıyormuşcasına yeniden tadar tatmaz, benim suretimi bu şefkatten silmiş, bu varlığı yok etmiş, karşılıklı kaderimizi geriye dönerek ortadan kaldırmış, büyükannemi, kendisini bir aynadaki gibi yeniden bulduğum anda, bir tesadüf eseri, herhangi biriyle olabileceği gibi, benimle bir kaç yılını geçirmiş, ama önceainde ve sonrasında hiçbir şeyi olmadığım, olamayacağım bir yabancıya dönüştürmüş olan bir hiçliğin mütemadi bir fiziksel acı gibi zonklayan kesinliğinin bu mutluluğu delip geçtiğini hissediyordum.
Sayfa 160Kitabı okudu
Sezai Karakoç'un ağzından ilk ve son kez Monna Rosa'nın hikayesi
19 yaşındaydım. Heyecanlı bir genç. Şiirde yeni bir dönem başlamıştı. Ölçüsü olmayan vezinsiz, kafiyesiz şiirler yazılmaya başlanmıştı. Hece ölçüsü de bitmişti. Serbest şiir yazılıyordu. O dönemin bu serbest şairleri, eski dönemleri kötülüyordu. Tabi isterdim ki öz edebiyatımız olan divan edebiyatı ile yazılabilsin şiirler. Ama tek başıma ben
Sayfa 131 - Çıra Yayınları 1. Baskı 2017Kitabı okudu
Reklam
Bir çocuğun veda mektubu...
"YAŞAMLA ÖLÜM ARASINDAKİ YAŞAMI ÖLDÜRMEK İSTİYORUM Ayakuçlarım soğuk, gece ayaz, kış mevsimi kendini yavaş yavaş gösteriyor, kurumuş dallardan belli... Tam da böyle bir akşamdan, herkese merhaba... Ne yazacağımı bilememenin yanı sıra, başlığa takılıyor gözüm her seferinde. Başlık, ağır anlam yüklü olsa da akşam karanlığı çökmeden beliren
Bu devlet size ne yaptı'da bugün
Sonra beni götürdüler, Oyun oynayalım, dediler. Daha önce bizi doktora götürdükleri için bakire raporumuz var. Bakire olduğumuz için önden bir şey yapamıyorlar. Habire arkadan. Şişe vardı, bilmem ne vardı. Şiseyi içinde patlatalım mı, yok getir kıralım falan. Bilmem hangi ülkede öyle yapıyorlarmış. Kırıyorlarmış. Şişe oyunu oynayalım vesaire ama
Sayfa 188 - metisKitabı okudu
İbrahim: kaç cigaramız kaldı ? Muzaffer: cigaramız diye genel bi durum yok. İbrahim: tamam kaç cigara kaldı işte Muzaffer: Kalmadı sigara bitti İbrahim: N’olucak Muzaffer: Bırakalım sigarayı, sağlığa zararlı zaten. Bütün dünya bıraktı bi tek biz Türkler içiyoruz. İbrahim: yalan söyleme var sende sigara Muzaffer: : Evet var ama öyle pata küte içilmemesi lazım. İbrahim: Nete küte içilmesi lazım Muzaffer: Benim içesim geldiğimde sana da böyle bir iki fırt veririm. Çakmağın gazı bitmiş. İbrahim: Haa olsun var bende çakmak. Canın sigara içmek istediğinde verirsin ben yakarım sana da muhakkak bir iki fırt veririm. Muzaffer: Çok adisin İbrahim. İbrahim: Ateşin olsa sen benden adisin.
"Ben bir hiçim, bir hiç...Beni bu dünyada seven bir tek kişi bile yok.Bende kimseyi sevmiyorum. Ben yaşamın yükü altında ezilmiş bir köleyim."
Sayfa 131 - Sydney CartonKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.