Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bakış Acısı
Hanife Mert Hanım'ın 4 bölüm 400 sayfadan oluşan #BakışAcısı eserini
Dilek Fırıncı
Dilek Fırıncı
Özdemir moderatörlüğünde #okudum. Bu eseri okumadan önce #DüşBatımı eserini okumanızı tavsiye ederim. Her ne kadar ayrı eserler olarak algılansa bile birbirinin devamı olduğunu belirtmek isterim. ️️️️️️️️️️️️️️️️ Eser zamanlar arasında geçişlerle 1984 yılları ve
Zeke’in bir şeye ihtiyacı yoktu, kanaması çoktan durmuştu ama yine de parmağına küçük bir yara bandı taktı. Acaba o yaz ne yaşanırsa yaşansın, bir tek bende yara izi kalacağına dair bir işaret miydi bu?
Reklam
03 Haziran 1972: Türkçüler Derneği Kurultayı MHP ile İlişkiler Kopuyor Türkçüler Derneği ile MHP arasındaki ilişki, 03 Haziran 1972 Cumartesi günü yapılan Türkçüler Derneği Kurultayı'nda kopmuştur. Kurultayda Muzaffer Eriş başkan, Orhan Tuncer ikinci başkan, Abdülhalûk Çay genel yazman, Erdoğan Saruhanlıoğlu genel yazman seçilmişlerdir.
derin
derin, biraz daha derin her gün görünen yüzü görünmez gökyüzünün bir tek ışığı farklı bazı günlerin senin değişmez güneşin her seferinde yara derin, biraz daha derin kendini denedin bende ötesine hayat yok, lekeler kurtarılmış kederler, kesik deliller, uykulu bir deniz kirpiklerin gene de öte gene de sokak geride bırakılmış hayata duyulan merak bırakır, terk eder, ayrılır ama bir yere gidemezsin
Sayfa 40 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Her şeye dayanırım, açlıkla —susuzluğa bende dayanamam.
"...Bu riskli bir iş. Ama öbür işin bir riski yok... Çok dayanılmaz bir ölümdür susuzluk."
Sayfa 197 - Metis Yayınları, Yedinci Basım: Temmuz 2023Kitabı okuyor
Fenalaştım…
Devletin tam bağımsızlığıyla bekası, saltanat ve hilafetin yok olmaktan korunması uğrunda katlanmaya hazır olduğunuz fedakarlık derecesine ve bana karşı olan sevgi ve itimadınıza emniyetim tamdır. Kürtlerin devletten ayrılarak İngilizlerin himayesinde bağımsız Kürdistan kurmaları teorisini tasvip etmem. Çünkü bu teori, muhakkak Ermenistan lehine İngilizler tarafından tertip edilmiş bir plandır. Bayazıt sancağına resmen gelen ve beraberinde bir Ermeni subayı bulunan İngiliz temsilcisi, o havalinin Ermenistan olduğu ve bu keyfiyetin tebliği kararlaştırılmış olduğundan, Ermeni askerleri himayesinde Ermeni muhacirlerinin dönmeye başlayacağını re'sen bildirdi. Tabii ki bunu reddettim ve edeceğim. Kürtlerle Türkler birbirinden koparılmayı kabul etmez öz kardeşler; bugün için vicdani borcumuz, Kürtler, Türkler, bütün İslami unsurlar tek vücut ve tek yürek olarak bağımsızlığımızı savunmak ve vatanın parçalanmasını önlemektir. Türk ve Kürt milletinin bu yüce maksadı elde etmeye azmelmeleri sayesinde neticeden tamamen emin olabiliriz. Bende bu kanaat sarsılmazdır. Kanaatlerimin […] edinilmesindeki azmimin hiçbir kuvvet karşısında değişmeyeceğini en iyi siz bilirsiniz. Kürt kardeşlerimin hürriyeti ve refah ve ilerlemesinin vasıtalarını sağlamak için sahip olmaları gereken her türlü hukuk ve imtiyazların verilmesine tamamen taraftarım. Fakat Osmanlı Devleti'ni parçalanmaya uğratmamak şartıyla görüşüme katılacağınıza şüphe etmem.
Sayfa 388 - Cemil Paşazâde Kâsım Bey’e (16 Haziran 1919)Kitabı okudu
Reklam
Türk Efsaneleri
Türk Efsaneleri Kim demiş Türkler denizci bir ulus değil diye! İnsanlığın ikinci atası Nuh Türk olup insanlığı gemisi ile Anadolu'da kurtardı. Son Türk efsanesini canlı ölüler ibreti ile mahşer tufanı efsanesi olarak yaşıyoruz. Yaşananlar yaşandı, yaşanacaklar yaşanacak. Yaşadıklarınıza bir anlam veremiyorsanız, ilmi bir mana ile
Çöküş..
İnsanlar, aslanlar, kartallar ve keklikler, boynuzlu geyikler, kazlar, örümcekler, derin suların suskun balıkları, denizyıldızları ve gözle görülmesi olanaksız varlıklar; kısaca tüm canlılar, tüm canlılar, tüm canlılar, yaşamlarının kederli çemberini tamamlayıp söndüler... Artık binlerce yüzyıldır yeryüzü tek bir canlı varlık taşımıyor üzerinde ve bu zavallı ay boşu boşuna yakıyor fenerini. Çayırlarda çığrışarak uyanan turna kuşları yok artık ve ıhlamur korularında mayıs böceklerinin vızıltıları işitilmiyor. Soğuk, soğuk, soğuk... Boşluk, boşluk, boşluk... Dehşet, dehşet, dehşet... Tüm canlı yaratıkların vücutları toza dönüştü ve sonsuz madde onları taşa, suya, buluta çevirdi ve hepsinin ruhları tek bir ruhta birleşti. Evrensel dünya ruhunda... O benim, ben... Büyük İskender'in ruhu da, Sezar'ınki de, Shakespeare'inki de, Napoléon'unki de ve sülüklerin en değersizinin ruhu da bendedir. İnsanların bilinçleri ve hayvanların içgüdüleri birleşip kaynaştılar bende ve ben her şeyi, her şeyi, her şeyi anımsıyor, tüm hayatları yeniden yaşıyorum kendimde...
Aslında tesadüf eseri çıktı karşıma gecenin beş buçuğu sanki kasıtlı kalkıp ve seni okumam. Eğer öyle olduysa böyle kasıtlı uyanışlara ihtiyacım var. "...hiç üzülmedim, çünkü artık binlerce arkadaşım vardı, kitaplardan tanıdığım birçok üzüntü ve acı dolu yaşamla iç içeydim. Dostlarımı nerede arayacağımı biliyordum bundan böyle." diyor, Pablo Nerudo. Bende kitapları bulduktan sonra, dost aramayı bıraktım... İnceleme yapmayı çok sevmiyorum fakat yinede söylemeden edemiyeceğim, şiirlerin uzunluğuna rağmen hiç sıkılmadan okudum ve Pablo Neurdo gibi güzel bir şair daha ekledim kalbime. Fakat az okunması biraz üzdü açıkçası ben çok, severek okudum. Yeni şairler arıyordum, oda beni arıyormuşki karşılaştık. Şiir sevenler için güzel bir yapıt okumanızı tavsiye ederim. Bir kaç mısra bırakmak istiyorum: "Şimdi, Giysileri Kendinden fazla. Üstündekilerin Boşluğunda yaşıyor Bir evde yaşar gibi. Bedeninin" "Acılardan daha büyük bir yer yoktur Bir tek evren var, o da kanayan bir evren." "Dinleyecek birini arıyorum , Ama bu yıkılmışlığı ve acılar şölenini anlayan yok görünürde."
Mustafa Kemal Atatürk
Talimlerimiz bitince bizi bir gün İçerenköy tarafından bir düzlükte topladılar. Bu toplantıdan bende kalan hatıra, kırık dökük, tutuk ve anlaşılmaz bazı cümlelerdir. Meydana önce talimgahın kumandanı geldi biraz sonra etrafında maiyeti ile genç bir paşa göründü. İlk önce safların önünden geçti sonra safların uçları kırılarak bir kale nizamı meydana getirildi. Bu dörtgenin ortasında bu genç paşa bir zaman sessiz kaldı. Gergin ve donuk yüzünün hiçbir ifadesi yoktu galiba bir şeyler düşünüyor, bir şeyler söylemek istiyordu. Nihayet söyledi bütün nutku o kırık dökük birkaç cümleden ibaretti. Önce: - Hepiniz öleceksiniz! Dedi. Sonra bu cümleyi eksik buldu. Sözlerini: - Hepimiz öleceğiz! diye tamamladı ve ilave etti: - Vatan kurtulucaktır! Bütün nutuk hemen hemen bundan ibaret kaldı orduya bir tek asker vermeyen Yemen'in, Hicaz'ın, Irak'ın; orduya karşı savaşan Sina, Filistin, Suriye çöllerinin; yolları kesen ve devlete başa eğmeyip her gün Türk askerlerini öldüren asilerin yaşadığı Dersim, Sason, Talori dağlarının nasıl kurtulacağını, bu genç kumandan işte bu sözlerde göstermiş oldu... Fakat kumandanımızın bu nutkunu dinlemek için onun etrafında cephe tutan saflarda hiç kimseye, o zaman bu nutuk, soğuk ve mantıksız görünmedi. Hatta bizlere sorulursa bu nutka bile lüzum yoktu. Bizler kendimizi, zaten bu ölüm için yetişmiş sayıyorduk. Bu ölüm için hazırlanmıştık. O zaman bizim neslimiz, kendisi için hiçbir hak düşünmeyen bir nesildi. Bize göre hak yok, vazife vardı. Vazife görülecek, can verilecek, şan vatana bağışlanacaktı. Can bizimse şan onundu...
Reklam
"Kendini nasıl bir şeyin içine soktuğunun farkında mısın Angelina?" diye sordu. Baldırındaki kılıftan bir bıçağa uzandı- ğında kocaman gözlerle izledim. Göğsüme doğru yönelttiği kocaman bıçağı takip ettim ve bıçağın hafif kıvrımlı ucunu gömleğimin ilk düğmesinin altına taktı. Pürüzsüz metal yüzeyinin üstünde kurumuş kana benze- yen
Sayfa 158
Haksızlık
Ucu bana dokunmasa bile hiçbir haksızlığı bağışlamaya niyetim yok. Ben bu dünyada tek başıma değilim. Bana yapılan hakareti bağışlayabilirim hatta güler geçerim bile; ancak bugün bende gücünü deneyen yarın bir başkasının canına okumaya kalkışacaktır…
Sayfa 118 - Karbon Kitaplar
Kız, Alper'in elindeki dergiye baktı. "Cidden artık oha ya üç yüz bir kişi öldü tek bir kişi istifa etmedi bir de isyan eden vatandaşı tekmeliyorlar... Hâlâ da, 'Tutunamayanlar biziz,' diyor şaka gibi. Şimdi biri bir şey dese onu da üç yüz birden yargılamayı bilirler hemen." "Niye etsin kızım? Toplumsal hafıza mı var,
Sayfa 47 - Giriş, Aşka kılavuzmuş yavru kedilerKitabı okudu
Beni doğuracak rahim, Beni sallayacak beşik yok! Dünyaya düştü yolum Bir görümlük Konuk geldim. Tek bir soru sordum Bin yanıt aldım; Ama hiçbirine bende yanıt yok! Uçurumlara itildim, Doruklara çekildim. Çaprazlama çiçekler astım da göğsüme Şaire çıktı adım. Dinsiz bir peygamberim şimdi Ateş olsam bir kendimi yakarım. Kendi karanlığından korkan Bir geceyim ben, Kendi sınırlarına düşman Bir ülke; Kuşablmış, yorgun ... Ey dünyalıklar, ey tarihçiler! Oysa hepsi topu topu iki kelime: Yaşadım ve öldüm.
1.142 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.