D-530. Bu ismi aklınızda tutsanız iyi olur zirâ kitaptaki her karakterin ismi sayılardan oluşuyor ve bizim anlatıcımız da D-530.
26.yy disyopyasındayız. Özel mülkiyet diye bir kavram yok, bireysellik yok, ben merkezcilik yok, insanı insan yapan duyguları, şahsi tepkileri, düşünceleri, kısacası nizi birbirimizden ayıran birey olmanın tüm bireyselliği yok bu 26.yy evreninde. Her şey alanen gözler önünde öyleki insanlar cam fanusların (ev demeye dilim varmadı) içinde yaşıyor, herkes her şeyi istediği gibi gözlemleme hakkına sahip. Sahi hak demişken hak falan da yok aslında yani bireysel hal ve özgürlük kavramı 26.yy yaşayanı için "ne ola ki?"'den öteye gitmez.
İnsanlar robot gibi yaşıyor gibi düşünmeyin; her ne kadar yaşamlarını düzenleyen çizelgelere göre yaşasalar da o şekil bir robotlaşma yok, yani ne kadar yok denebilirse tabi.
Tabiata düşman bu 26.yy. Yeşile, bitkiye, börtüye, böceğe, bıyıklarını yediklerim kedilere, diyorum ya tüm tabiata düşmanlar. İyiye, güzele düşman mısınız ulan, diye bağırsanız evet diye sakince karşılık alırsınız öyle tiplemeler.
Eğer 1984'ü okuduysanız bu kavramlar size çok da uzak gelmeyecek. Georger Orwell'in de kimden ilham aldığını çok daha iyi anlayacaksınız. Yalnız yer yer bazı kısımlar öyle içinde yaşadığım toplumu betimler gibi oldu ki biraz içime işlemedi değil. Gerçi Türk halkı yine ne yapar ne eder bu düzenin de bir çakallığını bulurdu ya, neyse girmeyelim oralara şimdi...