Sevgili dost, "Kalbimi alıp uzaklara gitmek istiyorum"
Ne çok tekrar ettim bu cümleyi kendi içimde. Bilhassa her gitmek istediğimde...
Ali Ural 'Posta Kutusundaki Mızıka'
Artık daha iyi anlıyorum bu kitabı başucunda saklayanları. Çünkü insana hitap eden, kalbe hitap eden, 'dost' a hitap eden mektuplar var bu satırlarda. Bizi sarıp sarmalayan, unuttuklarımızı hatırlatan, kalbimizden tutan satırlar bunlar.
Kitap biter bitmez, bir kalem alıp mektup yazası geliyor insanın.
Yazmanın nasıl bir ihtiyaç olduğunu
bir kez daha anlıyor insan. En derin duyguların, mektubta nasıl tezahür ettiğini görüyor.
Ali Ural da böyle yazmış mektupları. Kelimelere dokunarak, hissederek. Her mektubuna "Sevgili dost" hitabıyla başlamış. Ve eklemiş;
"Sevgili Dost, her defasında bu iki kelimeyle başlıyorum mektubuma. Çünkü bu iki kelimeden her biri, gücünü diğerinden alıyor. Sevgili olunmadan dost, dost olunmadan sevgili olunmuyor. Eğer bir ruh beraberliğiyse dostluk, iki ruhu bir kılan nedir? "
Ben bu kitabı kalbimin bir köşesine sakladım. Ara ara açıp okurum.
Ve altı çizili birkaç satır;
"Bir şairin yaşadığını anlaması için acı duyması şart mı Sevgili Dost?
Belki de yaşamak bir sükunettir. "
"Sevgili Dost,
Bana öyle bir kelime söyle ki hiç eksilmesin. "