Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Gördüklerimi ve duyduklarımı derinlemesine düşünebilmek için bin yıl yalnız kalmak istiyordum - ve unutmak için. Dünyanın insan yapımı olmayan bir parçasını istiyordum, kusma raddesine geldiğim insandan tamamen bağımsız bir parçasını. Bütünüyle toprağa ait, fikirden yoksun bir şey istiyordum. Kanımın damarlarımda tekrar akmaya başladığım hissetmek istiyordum, yok olma pahasına bile. Taşı ve ışığı içimden söküp atmak istiyordum. Doğanın karanlık doğurganlığını istiyordum; rahmin derin kuyusunu, sessizliği ya da ölümün karanlık sularının kıyıya vurmasını. Acımasız gözün aydınlattığı gece olmak istiyordum; yıldızlarla, süzülen kuyruklu yıldızlarla bezeli bir gece. Geceye ait olmak; ürkütücü bir biçimde sessiz, aynı anda hem kavranamaz hem de anlaşılır olmak. Bir daha asla konuşmamak, dinlememek, düşünmemek. Hem kapsanan hem de kapsayan olmak. Merhamet yok, şefkat yok. Sadece toprağa ait bir insan olmak; bir bitki, bir solucan, bir nehir gibi. Ayrışmış olmak; ışık ve taştan mahrum, molekül kadar değişken, atom kadar dayanıklı, dünyanın kendisi kadar kalpsiz.
Uygarlık tarihi, doğanın giderek daha fazla insan deneyimlerinden koparıldığını göstermektedir ve bunun bir yansıması da yiyecek seçeneklerindeki azalmadır. Rooney'e göre, tarih öncesi insanlar 1500'ü aşkın yabani bitki türü ile beslenirken, Wenke bize şunu hatırlatır; "Tüm uygarlıklar, yalnızca altı bitki türünden biri veya birkaçıyla beslenmiştir; bunlar buğday, arpa, darı, pirinç, mısır ve patatestir."
Sayfa 124
Reklam
Dünyadaki her şeyin bir sebebi vardır. Her bitki bir hastalığı tedavi etmek için büyür. Ve her insan bir görevle yaratılmıştır..
''İnsan hiç ölür mü? İnsan bir hayvan veya bir bitki mi ki ölsün. Son zamanların moda lafı bu. Ölmek, sonsuz karanlıkta kaybolmak. Ama bu sözde yine de bir espri gizli. Sanki denmek istiyor ki; zamanımız insanın hayatı, yaşaması gereken hayattan o kadar uzak ve makineye o kadar yakın ki, bir gün bozulacak ve bir hurdalığa atılıverilecek. Herkesten tamamen yoksun o zavallı oksitlenecek, pas zerreleri toprağa karışacak ve bir gün o, hiç var olmamışçasına yok olacak. Hani böyle bir yok oluş zamanımızın insanına yakışıyor da. Yeni insana mezarın koza, yaşadığı hayatın bir kurt hayatı, mezar sonrasının da kelebeklik olduğunu anlatmaya pek imkan yok.''
476 syf.
10/10 puan verdi
Yılmaz Özdil'in tüm kitapları çok çok harika..Çok realist bir insan. Herşey çok doğru ve özenle araştırılmış. Türkiye uyuyor ama siz uyumak istemiyorsanız yandaş medya yerine doğru gündemi takip edebilirsiniz. Mesela gazetede ve özellikle İsim/Şehir/Hayvan, İsim/Şehir/Bitki, İsim/Şehir/Artist..'i okuyarak.
İsim Şehir Hayvan
İsim Şehir HayvanYılmaz Özdil · Doğan Kitap · 20112,661 okunma
"Hiçbir bitki bitkileşmez, hiçbir hayvan hayvanlaşmaz; lakin insan insanlaşır; zira ancak insan, kendi mertebesine ait yetileri ve yetenekleri (istidat ve kabiliyetleri) gerçekleştirdikçe insan olur."
Reklam
Dünyadaki her şeyin bir sebebi vardır. Her bitki bir hastalığı tedavi etmek için büyür. Ve her insan bir görevle yaratılmıştır. Kızılderili Atasözü
Hayvan olmak insan olmaktan, böcek olmak hayvan olmaktan, bitki olmak böcek olmaktan yeğdir. Kurtuluş? Bilincin egemenliğini en aza indiren ve bu şekilde üstünlüğünü sarsan her şeyde!
... Öyle ya, Küçük Prens'in gezegeninde, her gezende olduğu gibi, faydalı otlar da, zararlı otlar da vardı. Elbette ki faydalı otun tohumu faydalı, zararlı otun tohumu zararlı olur. Ama tohumlar görülmez, toprağın altında uyurlar mışıl mışıl, ta ki günü birinde birinin aklına eser, uyanır. O zaman da gerinir, güneşe doğru incecik, sevimli ve zararsız bir filiz sürer ürkekçe. Bir turp ya da bir gül filiziyse bu, varsın istediği kadar büyüsün. Ama zararlı bir bitkiyse, onu görür görmez koparmak gerekir. Küçük Prens'in gezegeninde korkunç tohumlar da varmış.. Baobabsa öyle bir bitki ki erken davranmazsan, bir daha baş edemezsin onunla. Gezegenini baştan başa sarar, köyleriyle delik deşik eder. Hele gezegen küçük, baobablar da çok olursa, çatlatır gezegeni. Küçük Prens daha sonra: "Bu, bir kendini disipline etme işidir. İnsan her sabah elini yüzünü yıkadıktan sonra, gezegenine çekidüzen vermelidir. Baobablar filizlenirken gül fidanlarına çok benzerler. Onun için, birini öbüründen ayırt etmez, hiç vakit kaybetmeden baobabları söküp atmayı iş edinmeli. Oldukça sıkıcı bir iş bu, ama çok kolay." ...
Dünyadaki her şeyin bir sebebi vardır. Her bitki bir hastalığı tedavi etmek için büyür. Ve her insan bir görevle yaratılmıştır. Kızılderili Atasözü
Reklam
238 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 günde okudu
Puslu Sözlük
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor... İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,1bin okunma
290 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
32 saatte okudu
Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi ? Bir çok kişi bu ne biçim bir isim deyip uzaklaşabilir kitaptan. Ancak Bilimkurgu dünyasında fazlasıyla hatırı sayılır bir film olan 1982 yapımı baş rolünü Harrison Ford'un oynadığı Blade Runner (IMDB 8.2) filmine konu olan kült bir kitaptır kendileri. Konusuna biraz değinecek olursak, üçüncü dünya savaşı yaşanmış, bitki örtüsü ortadan kalkmış, bir çok hayvanın nesli tükenmiş, nesli tükenmeyenlerin de sayısı çok azalmıştır ve aşırı değerli hale gelmiştir. Dünya çok zor yaşanılır bir hale geldiği için de insanoğlu'nun büyük bir kısmı, kolonileştirilen Marsa taşınmıştır. Burada çok gelişmiş insan görünümlü androidler üretmişlerdir. Kitabımız, bir grup isyancı androidin izinsiz olarak dünyaya gelişi ve android avcısı Rick Deckard'ın (Harrison Ford) onların peşine düşmesini ve bu süreçte yaşanan İnsan - Android iç çatışmalarını başarıyla sunuyor bize. Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi ? Yüksek Şatodaki Adam'dan sonra okuduğum ikinci Philip K. Dick romanıydı ve kesinlikle bundan çok daha fazla keyif aldım. Dili ağır değil, 290 sayfa olmasına rağmen küçük boyutları nedeniyle bir en fazla iki günde okunabilecek türünün başyapıtlarından biri.
Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi?
Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi?Philip K. Dick · Altıkırkbeş Yayınları · 20141,876 okunma
"Hayat aynı anda hem kendini yinelemekle hem de aşmaya çalışmakla meşguldür." diye ifade eder Simone de Beauvoir etik üzerine kaleme aldığı kitabında; "tek yaptığı kendini idame ettirmekse eğer, yaşamak ölmenin bir çeşididir ve insanın varlığı tuhaf bir bitki örtüsünden farksızlaşır..."
Sayfa 135
Her organizma, ister bitki olsun, ister hayvan, yaşadığımız gezegenin başlangıcından beri, ilerici bir dönüşüm içinde, kesintisiz bir seküler evrim tarafından üretilmiştir. Böylece her adımda canlılar basitlikten karmaşıklığa doğru yol almışlardır. Bu sebeple, doğayı anlamak için her organizmanın geçmişten günümüze kadar kökenini ve tarih içindeki evrimini araştırmak gerekir. Bu kurala göre 'insan' herhangi bir istisna teşkil etmez. İnsanı kusursuz bir şekilde tanımak için türünün başlangıcından itibaren bir araştırma yapmak gerekir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.