Eğer kendi başlarına bırakılırlarsa, beşeri meseleler olsa olsa doğum ile ölüm ara- sındaki yaşam süresinin en belirli ve güvenilir yegâne yasasi olan ölümlülük yasasını izlerdi. Bu yasaya müdahale eden, sahip olunan eylem melekesidir; çünkü eylem, daha önce gördüğümüz gibi, biyolojik yaşam sürecinin döngüselliği- ni sonlandırır ve gündelik yaşamın değiştirilemez otomatik seyrini kesintiye uğratır. Eğer bu süreci kesintiye uğrat- ma, ona müdahalede bulunma ve yeni bir şeye başlama melekesi, ölmekten kaçamasalar bile insanların ölmek için değil, yeni bir şeye başlamak için doğduklarının sürekli bir hatırlatıcısı gibi [davranan] eylemde içkin olarak var olan bu melekeler söz konusu olmasaydı, insanın ölüme doğru seyreden ömrünün beşerî olan her şeyi harabeye çevirmesi kaçınılmaz olurdu. Ancak, doğa açısından bakıldığında, doğum ile ölüm arasında çizgisel bir hareket olan insan ömrü nasıl ki döngüsel hareketin doğal yasasından keskin bir sapma gibi görünüyorsa; aynı şekilde, dünyanın gidişatını belirler gibi görünen otomatik süreçler açısından bakıldığında da eylem bir mucize gibi boy verir. Doğa biliminin diliyle ifade olunduğunda “düzenli olarak meydana gelen hesaplanamaz sonsuzluktur o. Aslında eylem, mucizevi olarak işleyen tek yetidir..