Beyim diyor, bizim yolumuz, köprümüz, çeşmemiz yok; kitaplığı ne yapacağız? Anlatıyorum ona:
Eğer kitaplığınız olursa, yolunuz, çeşmeniz, köprünüz de olur!
Sayfa 47 - Literatür Yayınları, 7. Basım, Nisan 2016.Kitabı okudu
Selam.
Bu kitaptaki çocuklar ve aileler bence milletçe kanayan yaramız. Gelin görün ki sorun da sonuçları da maalesef evrensel.
Biliyorsunuz çocuklar doğar, büyür, agudu bugudu der, yürümeye başlar, okula gider, karşı cinse yürümeye başlar, meslek tercihi yapar ve ilerde sigma bir karaktere sahip olabilmek için benliğini tanımaya devam eder.
Çevremizdeki acıların tamamını bizim de çekmemiz gerekiyor. Hepimizin ortak bir vücudu yoktur, ama ortak bir büyüme yolumuz vardır, ve bu ise, şu ya da bu biçimde, acılar içinden götürür bizi. Nasıl ki çocuk belli bir gelişim sonucu yaşamın tüm evrelerinden geçer (her evre de istek ve korku bakımından bir önceki için erişilmez görünür aslında), yaşlanır ve sonunda ölürse, biz de bunun gibi (insanlıkla aramızdaki bağ, kendimizle aramızdaki bağdan güçsüz değildir), yaşadığımız dünyanın tüm acılarından geçerek gelişiriz. Bu konuda adalete yer yoktur, acılardan ürkmeye ya da acıları üstünlük olarak nitelemeye de yer yoktur.
Bizim davamız İslam'dır. Gayemiz Allah'ın rızasını kazanmaktır. Hedefimiz Hak nizamı hakim kılmaktır. Arzumuz tüm insanlığın saadetidir. Yolumuz cihattır.
"Görüyorsunuz, Allah karşımıza acı veren bir imtihan
çıkarmıştır. Boğazlandık, kadın ve çocuklarımız öldürüldü,
camilerimiz yıkıldı. Ama biz kadın ve çocukları öldürmeyeceğiz, kiliseleri yakmayacağız. Bunu yapmayacağız, çünkü
bu bizim yolumuz değil. Biz muzaffer olacağız, çünkü biz
başkalarının dinine, milliyetine ve farklı kanaatlere saygı gösteriyoruz ve çünkü bu zor durumumuzda bile temiz insanlar
olmaya çabalıyoruz. Ve başkalarının ibadethanelerini yıkmak
bize her halükarda yasaklanmıştır."
2022/105. Kitap: Yaralısın.
Erdal Öz'den okuduğum ilk kitap.
Yaralısın, 247 sayfadan oluşan bir roman.
Yaralısın'da, hapishaneye atılan ve orada 67 tane Nuri ile aynı koğuşu paylaşan bir gencin hikâyesi anlatılıyor. Siyasi suçlu olarak tanımlanan adamın yaşadıkları ve gördüğü işkenceler samimi bir dille aktarılıyor.
Kitabın başında
Beyim diyor, bizim yolumuz, köprümüz, çeşmemiz yok; kitaplığı ne yapacağız? Anlatıyorum ona: Eğer kitaplığınız olursa, yolunuz, çeşmeniz, köprünüz de olur!
“Kitap sevgisi diye bir sevgi vardır sanırım. Ana sevgisi, kardeş sevgisi, yâr sevgisi gibi bir sevgi. Bu sevgi insanın içinde doğuştan mıdır? Yoksa sonradan mı uyanır? Bunu bilmiyorum” (s.42).
Gerçekten de kitap sevgisi diye bir sevginin olduğuna inanıyorum. Ancak bu sevginin doğuştan getirilen bir özellik değil, sonradan aile, arkadaş ve okul