Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Doğadan benzerlikler bulmak Leonardo'nun en gözde tekniklerinden biriydi. Örneğin, Fransa kralının Blois'deki şatosuna o muhteşem döner merdivenleri yaptığında, çok yıllar önce İtalya'nın kuzey batı kıyılarından toplamış olduğu deniz kabuklarınun döner kabuklarından esinlenmişti. Kaydediciye benzer müzikal borular dizaynı insanın ses telleri hakkındaki çalışmasından alınmıştı. Daha yakın zamanda, Alexander Graham Bell telefonun icadında insan kulağından esinlenmiştir; çalılıklar arasında yürürken paçalarınıza takılan küçük otçuklar Velcro fermuarlann (Cirt fermuarlar) mucidine ilham vermişti; ve alüminyum kutuların çekip açılan kapaklarının mucidi kendi kendine "Doğada hangi şey kolayca açılır?" sorusunu sorarak işe başlamıştır. Zihninde bir muz resmi çakmış ve şu soruyu sormasına yol açmıştır, "Muzun şekli eldeki göreve bir model olarak nasıl yararlı olabilir?
Sayfa 76
Yumurta tavuklarının dişi olmayan civcivlerine ne olur?
Dişi olmayan yumurta tavuklarının tümü-yani ABD'de doğan yumurta tavuklarının yarısı; yılda yaklaşık 250 milyondan fazla civciv- bu sebeple imha edilir. İmha mı? Altını deşmeye değecek bir sözcük gibi görünüyor. Dişi olmayan yumurta tavuklarının çoğu, borular tarafından emilme suretiyle elektrik akımı geçen bir plaka üzerine atılarak yok edilir. (..) Bazıları geniş plastik konteynerlere atılır. Zayıf olanlar çiğnenerek dibe iner ve orada, yavaşça boğularak ölür. Güçlü olanlar üst kısımlarda kalmayı başarır ve yavaşça boğularak orada ölür. Diğerleri ise şuurları açıkken makeratörden ( bir ağaç dalı öğütme makinesinin civciv dolu olduğunu düşünün) geçirilir. Zulüm mü? Zulüm tanımınızın ne olduğuna göre değişir. (bkz ZULÜM.)
Reklam
256 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Kıyamet Saati: Nuh'un Gemisine 5 Kala;
"Dünya cehenneme gitmiş durumda -gitmekte değil- onu oraya itmekten de hepimiz sorumluyuz." #134716024 Günümüz çağının en büyük problemi kontrol edilemez insan nüfusudur, bu nüfusun yarattığı en büyük sorunlardan birisi ise milyarlarca insanın bu dünyayı arsızca sömürmesi, doymamasıdır, kısacası sorumsuz
Yer Açın! Yer Açın!
Yer Açın! Yer Açın!Harry Harrison · İthaki Yayınları · 2021298 okunma
kardeş
Odanın kapısını tıklatıp içeri girdim. Kardeşim Kadir, yatağının üzerinde bağdaş kurmuş, kafası önde oturuyordu. Kafasını kaldırdı, "Buyur ağabey," dedi. Gözlerindeki hüznü görmüştüm, nasılsın demeye korktum, "Ne yapıyorsun gardaşım oğlan?" dedim. -Hiç. Oturuyorum öyle ağabey. -Canın sıkkın senin. Ne oldu, anlat
Yakın ışıkları. Işıldasın insanların umudu. Bekliyor herkes. Herkesin beklediğini biliyoruz biz. Hiçbir zaman tek başımıza değiliz. Onlar bunu bilmiyor. Sen at ilk adımı. Buluşacaksınız, Barış. Barış. Barış. Borular çalsın genel seferberliğini başakların, güllerin. Hiç kimse tek başına olamaz. Ver elini, kardeşim.
Borular çalabilir, savaş türküleri duyulabilir, kuzeyden ürkütücü haberler gelebilirdi, bir tek bunlarla kalsa Drogo yine de kaleden giderdi; ama şimdiden alışkanlıkların uyuşukluğunu, askerlere özgü kibri, her günkü duvarlara karşı duyulan evcil bir aşkı duyumsamaya başlamıştı. Görevin monoton ritmi çerçevesinde dört ay onu tuzağa düşürmeye yetmişti.
Sayfa 98
Reklam
Kardeşlerim arasında tek kızıl saçlı olan bendim. Babama kızıl saçlarımı nereden aldığımı sorduğumda, “Borular paslanmış olmalı,” diyerek dalga geçerdi...
“insanlar, içinden sindirilmemiş bir hayat geçen borular gibi yaşıyorlar.”
Şık temiz şövalyeler, süslü hanımlar, Tören giysileriyle saray hizmetkârları, Duru net sesleri çanların. Org yankıları. Saygılı, yol açıyor herkes. İlerliyor halkın ortasında Zarif, kibar giyinmiş çift: Don Fernando, Donna Clara. Damadın sarayının kapısına kadar Geliyor kalabalık üst üste; Başlıyor ihtişamlı düğün Orda, eski âdet üzre.
Borular çalınsın, halka haber verilsin. Yağmur duasına çıkılsın.
Sayfa 275 - iletişim
Reklam
çığlıklar geçiyor karanlıktan camlarda sinsi bir titreme boğuk bir uğultu yeraltından borular patlamış sular vahim bir tenhalığa akıyor
Sayfa 9 - KültürKitabı okudu
Camlarda sinsi bir titreme Boğuk bir uğultu Yeraltından Borular patlamış Sular Vahim bir tenhalığa akıyor.
Attila İlhan
Attila İlhan
Mükemmel de bir şair
Nerede şimdi at, nerede süvari? Nerede çalan borular? Nerede zırh ve miğfer, nerede uçuşan saçlar? Nerede harpın teline dokunan el, nerede yanan kızıl ateş? Nerede bahar, nerede hasat, nerede uzayıp giden başaklar? Gelip geçti hepsi, dağdaki yağmur, kırdaki yel gibi; Batı'da günler tepelerin gerisindeki gölgeler içinde kaybolup gitti. Kim toplayacak şimdi yanan kuru ağacın dumanını? Kim görecek Deniz'den dönüp gelen, akan yılları?
Sayfa 485 - Metis Yayınları, İki KuleKitabı okudu
Sesler buraya kadar geldi..
Borular ötüyor, davullar çalıyor, her iki yanda da hücumu destekleyen naralar duyuluyordu.
Sayfa 317 - Efsus Yayınları - 11. BaskıKitabı okudu
632 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.