Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
5
Akşam Marie beni almaya geldi, kendisiyle evlenmek isteyip istemediğimi sordu. Benim için fark etmediğini, o isterse evlenebileceğimizi söyledim. Bunun üzerine onu sevip sevmediğimi sordu. Daha önce yanıtladığım gibi, bunun bir anlam ifade etmediğini ama sevdiğimi sandığımı söyledim. "O halde neden benimle evlenesin ki?" dedi. Bunun hiçbir önemi olmadığını, ama eğer arzu ediyorsa evlenebileceğimizi anlattım. Zaten bunu isteyen kendisiydi, ben de evet demekle yetiniyordum. Marie evliliğin ciddi bir iş olduğunu belirtti. "Değil," dedim. Bir an sustu, sessizce yüzüme baktı. Sonra yine konuştu. Aynı biçimde bağlı olduğum başka bir kadından aynı teklif gelse kabul eder miydim, bir tek bunu öğrenmek istiyordu. "Elbette," diye karşılık verdim. Bu kez de kendisinin beni sevip sevmediğini sorguladı, benim bu konuda bir fikrimin olması mümkün değildi. Yine bir süre sustuktan sonra tuhaf biri olduğumu, beni hiç şüphesiz bu yüzden sevdiğini ama belki de günün birinde, aynı sebepten ötürü benden nefret edeceğini mırıldandı. Bunlara verecek cevabım olmadığı için susuyordum, gülümseyerek kolumu tuttu, benimle evlenmek istediğini söyledi. Ne zaman isterse evleneceğimizi söyledim. Ona patronun teklifinden söz edince, Paris'i görmeyi çok istediğini söyledi. Bir ara Paris'te yaşadımı söyleyince, nasıldı diye sordu. "Pistir. Güvercinler ve karanlık avlular vardır. İnsanlar da beyaz tenlidir," diye yanıtladım.
Sayfa 44 - Can Sanat YayınlarıKitabı okudu
Eylem sırasında neler duyduğumu anlat­makla başlayalım istersen. Banka soygunuyla başlayalım. Ankara’da İş Bankası Emek Şubesi soygunu. Beş kişi yaptık bu işi. Yusuf arabayı bulup getirdi; dışarıda kaldı, arabada bizi bekledi. Alp da dışarıda kaldı; gözcüydü o. Biz üç kişi girdik içeri. Ben, Sinan, Hüseyin. Bir kere, heyecanlanmamak olanaksız. Ama bunun, korkuyla hiçbir ilgisi yok. Hani çok hız­lı giden bir arabada duyulan heyecan gibi. Bir gerilim. Yani, bilinmedik bir olayda duyulan he­yecan gibi.
Reklam
Sen de küçük zevklerin için beni bu kadar küçültme. Küçültüyorsun demiyorum ama küçültebilirsin. Fakat o zaman, emin ol ki, kaybedeceğin şey daha büyüktür. Bu ben değilim. Sadece sana karşı olan hssim, sana bu kadar bağlı bir insanı, seni deli gibi seven bir insanı mühimsemezsen herhalde hata edersin. Resimlerde, sözlerde, hatıralarda, kokularda, renklerde, her şeyde seni arıyorum. Yattığım vakitler yalnız seni düşünüyorum. Bunları sen benim söylememe hacet kalmadan bilmeliydin. Bana, benden hiçbir şey işitmeden inanmalıydın. Söylediğim şeyler biliyorum söylenmesi güç şeyler. Ama ne yapayım, söylüyorum işte. Üstelik seni o kadar göreceğim gelmiş ki söylemekten ayrıca zevk de duyu.yorum.
"Kalbim, aynı bu yağmurlu havalar gibiydi. Bulutlardaki yağmur damlaları gibi, ağırlık yapan ve çıkmak için can atan bir yük vardı üzerimde. Ama ne yazık ki ben bulut değildim, atamıyordum onu."
Sayfa 104Kitabı okudu
"Uyanmanı bir yıl boyunca beraber bekledik Kumru. Benden çok o bekledi. Çocuk hastanede yaşıyor gibiydi... Öyle sandım. Belli ki yanlış anlamışım..." dedi babam tereddütle, "Her neyse, ben yalnızca baban olarak bu ilişkiyi desteklediğimi ve çok doğru bir seçim yaptığını ekleyecektim Beni yalnızca baban olarak değil, arkadaşın olarak da gör. Sana çocukluğunu tekrar veremem, geçmişi geri getiremem, seni elinden tutup okula götüremem. Sana boyunun yetişmediği mutfak tezgahında güzel bir yemek hazırlayamam artık. Senin üç yaşında yanında olamam Kumru, beş yaşında yanında olamam, on yaşına dönüp saçlarını okşayamam ama şimdi, tam şu an buradayım, yanındayım kızım. Bir daha asla yalnız kalmayacaksın. Sana söz veriyorum. İIk hedefim de seni arkadaşlarından daha çok tanımak olacak." dedi gözyaşları içinde gülümseyerek. Onunla aynı haldeydim. Gözlerim dolu, dudak kenarlarım yukarıya dönüktü. Şimdi içimde bir şeyler gerçekten de iyileşiyordu işte. Şimdi eski Kumru gerçekten de geri dönüyordu işte, hem de eski yaralarının bile iyileşmek üzere olduğunu hissederek... "Yarın fizik tedavilerin için bir merkeze gideceğiz, tedavilerine başlayacağız." dedi babam, "Sonra seni o çok hayal ettiğin sahnede dans ederken izleyeceğiz." Babamı gözlerindeki parıltı kalbime işlemişti.
“Ben senin takıntılarına da aşığım, seni bütün takıntılarına rağmen seviyorum” ifadesinin masum, tarafsız ve iyi niyetli olduğunu söyleyemeyiz. “Sen kusurlusun, takıntılısın ama sorun değil, ben seni bu halinle bile kabul edebilecek güçte, muhteşem bir insanım.” Duygusunu aktarmaktadır karşısındaki insana.
Sayfa 82 - Destek
Reklam
"Kumru..." Nisan'ın sesi kulaklarımı bulduğunda tam gözlerimi aralayacağım sırada Uraz'ın sesini işittim. "Uyandırmasak mı? Zaten her halükarda kucağımda olacak." Uraz'ın cümlesini duydum ve gözlerimi kapalı tuttum. İyi hissedene kadar uyumak istiyordum, her şey geçip gidene kadar uyanmamak istiyordum. Oysa zaten fazlası ile uyumuştum ama uyanmak hiç de iyi bir seçenek gibi görünmüyordu. Kafamın içinde her sey güzeldi. Hayallerimde her şey olmasını istediğim gibiydi. Oysa gözlerimi açtığımda gerçekler her yanımdaydı. Neyse ki onlar vardı, benimlelerdi ve ailemden öte davranıyorlardı. Sanki beş yabancıdan oluşan bir aile gibiydik. Ben ise bu ailenin en yabancısydım, hem onlara hem kendime bir yıl kadar uzaktım.
Babam öldüğünde cüzdanından katlanmış bir gazete kupürü çıkmıştı. Olimpos’taki Yanartaş’ın fotoğrafıydı, altında da kısaca bölge hakkında bilgi. Gitmek istemiş de gidememiş, canım benim. Sonrasında oraya defalarca gittim ben. Ateşin karşısına oturup saatlerce izledim. Tam bu noktada, “İşte o anda anladım ki” gibi beylik bir ifade tonuna geçip bu hikâyeden çıkarılacak dersi anlatmaya başlamam gerekir belki. Yok ama, ders mers yok, hayat böyle bir yer değil. İnsan istiyor ki, her şey birbiriyle bağlantılı olsun, işaretleri takip ederek bir sonuca ulaşılsın ve o anda bir aydınlanma yaşansın. Ama olmuyor. Babalar ölüyor, ceplerinden yanan taşların fotoğrafı çıkıyor, sen o taşların yanlarına gidip oturuyorsun, saatlerce bakıyorsun, bakıyorsun ve hiçbir şey anlamıyorsun.
İletişim YayınlarıKitabı okudu
"Zeka bir insanın sahip olabileceği en büyük lütuflardan biri... Ama ne yazık ki, bilgi arayışı sevgi arayışını kapı dışarı ediyor. Bu da benim son zamanlarda keşfettiğim şeylerden biri. Size şunu hipotez olarak sunuyorum: Sevgi alma ve sevgi verme yeteneğinden yoksun olan zeka, zihinsel ve ahlaki çöküşe, nevroza ve muhtemelen psikoza bile yol açar. Ve ben-merkezci bir amaca odaklanan ve insan ilişkilerini dışlayan bir beynin, sadece şiddete ve acıya neden olacağını da eklemek istiyorum."
Sayfa 263Kitabı okudu
yarın her şey değişebilir. sevgim, özlemim, nefretim, kararlarım ve her şey. ben buyum: sabit durmayı sevmiyorum. sürekli değişiyorum ve dönüşüyorum. bazen öyle geliyor ki olduğum insan ve her an dönüşme ihtimalimin bulunduğu o bambaşka insanla aramızda incecik, belli belirsiz bir çizgi var. ne zaman aşacağımı bilmiyorum. bu hem korkutucu hem de heyecan verici. artık korkutmuyor ama. ellerini tutuyorum onun, kabul ediyorum her şeyiyle, bir dost olarak görüyorum, belki de hayranlık duyuyorum.
Sayfa 22 - artık mutsuz hiçbir şey yok - aysu altaşKitabı okudu
Reklam
Canim benim.
Konuşmanın sonunda İngiliz doktorlardan birkaç soru geldi, bir soru da bir Suudi doktordan: "Din sizce bir çözüm olamaz mıydı?” ile başlayan dolambaçlı bir soru. Konu- nun nereye götürüleceğini fark edince sözünü kestim. "Konuyu Atatürk'e getireceğiniz anlaşılıyor. Ama o gaipten çıkıveren bir lider değildi. Toplumumuzun önceki yüzyıldan bu yana zaten ya- şamakta olduğu sürecin, kritik bir dönemde beliren bir sonucu idi. Şanslıydık, çünkü sıradışı bir liderdi," dedim.
Sayfa 124 - MetisKitabı okudu
Sevilme ve Sevme
" Bana kalsa, ben sevilmeyi arzu ederim, herkes tarafından, karım tarafından bir insanın bir diğeri tarafından sevilebileceğinin had derecesinde sevilmeyi arzu ederim ve böyle olmasa, bu bana acı verirdi ama bundan daha fazlasını da arzu etmem, ben bir insanın beni sevmek için ruhunu tarumar etmesine izin vermek istemezdim; ben onu, kendini kepaze etmesine izin vermeyecek kadar çok severdim. "
İbrahim ve İshak’ ın açılımı? İbrahim o gece rüyasında İshak’ ı boğazladığını görür. Ertesi gün yüreğinde hüzünle uyanır. Rüyasını, “Rabb”inin ondan en sevdiği varlığını (oğlunu) kurban etmesini istediği” şeklinde yorumlar. Ve bunu İshak’ a anlatır… İshak yaşından çok daha olgun bir çocuktur. Babasının yüreğinin yandığını bilir. Onun arada
Dr bu ne?
Çift tedavisi uygulamanız olmadığı halde, bireysel hikâyelerden zamanla bazı çıkarsamalarda bulunuyor- sunuz. Biri size eşi ya da partneriyle yaşadıkları sorunlar üzerine bir gece sabahın dördüne kadar konuştuklarını ve meselelerini hallettiklerini anlatır, ama bir süre sonra aynı sorunlar yeniden başlar. Buna karşılık, duygusal tepkilerin sergilendiği, hatta bağ- rış çağrış bir tartışmanın ardından, ilişkide bazı değişiklikler ola- bilir. İngilizlerin de vurguladığı hususlardan biri buydu. İlişki so- runlarının müzakere yoluyla çözümlenebileceğine ben de inan- mıyorum.
Sayfa 120 - MetisKitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.