Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Peyami Safa'ya hitaben:
Sen bu kavgada bir nokta bile değil, bir küçük, eğri virgül, bir zavallı vesilesin!.. Ben, kızabilir miyim sana? Sen de bilirsin ki, benim âdetim değildir bir posta tatarına bir emir kuluna sövmek, efendisine kızıp uşağını dövmek! Sen de bilirsin ki, jurnal esnafı, senin gibiler tutulup kulaklarından birer birer teşhir edilirler..
Sayfa 150 - YKY - 19. Baskı - 2020Kitabı okudu
Vatan! Vatan! Vatan!
Devlet savaş açmış. Düşman sınırda şehitlerimizin kemiklerini, topraklarını çiğnemeye çalışıyor. Hiç nasıl olur ki, düşmanın silâhı vatana çevrilsin de, karşısında önce benim göğsümü bulmasın? Hiç nasıl olur ki, vatan tehlikede bulunsun da, ben evimde rahat oturayım? Hiç nasıl olur ki, devlet yerinden oynasın da ben mıhlanmış gibi burada kalayım? Hiç nasıl olur ki, vatan sevgisi bu gün her şeyden kutsal olsun da ben yalnız senin aşkınla uğraşayım? Hiç nasıl olur ki, dünyada her şeyin ilerlediğini bilip dururken, ben babamdan, atalarımdan aşağı kalayım? Vatan! Vatan! Vatan tehlikede diyorum... işitmiyor musun? Beni Allah yarattı, vatan büyüttü. Beni Allah besliyor, vatan için besliyor. Ben anamın karnından vatana geldiğim vakit açtım, vatan karnımı doyurdu... Çıplaktım, vatan sâyesinde giyindim. Vatanımın nimeti kemiklerimde duruyor. Vücudum vatanın toprağından, nefesim vatanın havasından... Vatanımın uğrunda ölmeyeceksem, ya ben niçin doğdum? Ben adam değil miyim? Görevim yok mu? Vatanımı sevmeyeyim mi? Ah, vatanını sevmeyen adamdan, sana nasıl sevgi bekleyebilirsin?
PDF
Reklam
"Tanrı biliyor ya, çoğunlukla bir daha uyanmama arzusu, hatta ümidiyle yatağa giriyorum: Ve sabahleyin gözümü açıp yine güneşi görünce neşem kaçıyor.Ah keşke huysuz biri olabilsem, suçu havaya, üçüncü bir şahsa, başarısız bir girişime yükleyebilsem, o zaman keyifsizliğimin katlanılmaz sıkıntısı yarı yarıya azalırdı. Vay halime, tüm suçun yalnızca kendimde olduğunu biliyorum - aslında suç demek doğru değil! Kısaca, nasıl ki eskiden tüm mutlulukların kaynağı bendeyse, şimdi de tüm üzüntülerin kaynağı içimde saklı. Eskiden tüm dünyayı sevgiyle kucaklayacak yüreğe sahip, her adımda cenneti ayağının dibinde gören, zengin duygularla dolaşıp duran ben, artık aynı kişi değil miyim? Bu yürek şimdi ölmüş durumda, artık ondan dışarıya yansıyan hiçbir coşku yok, gözyaşlarım kurudu, artık beni canlandıran gözyaşlarımın ferahlatamadığı düşüncelerim kaşlarımın endişeyle çatılmasına neden oluyor. Çok acı çekiyorum, yaşamımın tek neşesini, içinde bulunduğum ortamda dünyalar kuran canlı gücü kaybettim; o yok artık!
Sayfa 85 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Biraz uzun ama şu harika metni okuyunuz lütfen..
-Gusev sanki kendi içinde derin düşüncelere dalmış gibi, dalgın dalgın konuşuyordu. - Bu konuda epey düşünmüşlüğüm vardır, Mstislav Sergeyeviç. Savaş meydanında tüfeğinle yere yapışmış yatıyorsundur, hava tıpkı şu anda olduğu gibi zifiri karanlık... ve üzerine şakır şakır yağmur yağıyor... O anda ne düşünmeye çalışırsan çalış, dönüp dolaşıp ölüme
Sayfa 201Kitabı okudu
CÜMLE Sessizlikten harfler oydum sana Sesi bil, beni sus, kendini gör diye Değil arka bahçelerin, akşam saatlerinin Gövdenin dilidir olsa olsa görünmek Hangi hayal mumlarıdır erir göz göz Kimin yüzüne düşer bir kadının yaşları Silik ya da selgin her geçişte kalabalıktan Nedir biraz daha evlerden eksilen Bizi kim bu kuyunun başına Kendi çaresizliğimiz değil üstelik Bütün sevdikleri uzak olan bir adamın Korkusundan çoktan çıkmıştır ölüm Seni bir yaza bıraktım dağı denize batmış Karlar içinden geldi sesin Gölgesinden giysiler biçtim ömrüme Duvar diplerinde nokta insanların Bilmez miyim gönül kendine yükken Başkalarını sevmenin acısını Bir bağış gibi yaşardım güzelliğini Bozkırı bilmeseydim Sana bir cümle kurdum çocukluktan Kitaplar dolusu suç buldun bana Ben, şu geceyi harfleyen Sen, gündüzü başkalarından okuyan...
Sayfa 30 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Ben düşünmüyorum artık, eskiden uzun uzun cümleler kurardım ya hani yüksek sesle anlatmaya çalışırdım. Artık anlatmaya tenezzül bile etmiyorum. Kendimle gurur duymaya başlıyorum bazen, baksana kocaman adam oldun diyorum. Küçüklük fotoğrafıma bakarak gülümsüyorum salonda görünce. Ama çok çabuk sıkılıyorum. Dondurma yediğimde çok susuyorum, bu
Reklam
Mor Mürekkep / Yol Arkadaşım
İnsan şahittir. Niçin? "Dünya'ya gelmezden önce yaşanılmış olan kemâl-i hatırlamaktadır da onun için. Ruhlar bedenlerden önce yaratılmışlardır. Allah , "Daha ete kemiğe bürünmeden, ruhlar âleminde iken onlara sordu: " Ben sizin Rabb'iniz değil miyim?" Cevap verdiler: " Evet ", (A'râf,172) " Böylece ruhlar, daha doğmadan Allah'ı tanıdılar ve ona bağlılık yemini ettiler. Bu yüzden sûfiler ; Allah'a karşı duyulan özlemin onu daha önce tanımış olmaktan ; musikiyi sevmenin, ruhlar âleminde duyulmuş şeyleri hatırlatmasından ; güzelliği sevmenin de Allah'ı görmüş ve onun güzelliğine şahit olmuş olmaktan kaynaklandığını söylerler." İslâm'da ruhlar bedenden önce vardır , o yüzden de ruhlar (geçmişi) hatırlarlar " , işte şahitlik kavramı budur. Mevlâna'ya göre; Bizler Hz. Âdem'den geldik, hepimiz ezgiler dinledik cennette ; (Bedenimizin) su ile balçığı içimize kuşkular düşürse de o ezgilerden hafızamıza bir şeyler gelir yine de...
Sayfa 103
Oblomov'un Olga'ya Mektubu
"Bu kadar sık görüşürken benim yerime mektubumun gelmesi seni her halde şaşırtacak, fakat sonuna kadar okuyunca göreceksin ki başka türlü yapamazdım. Bu mektubu çok daha önce yazmış olmalıydım; o zaman ikimiz de sonradan duyacağımız birçok vicdan azaplarından kurtulmuş olurduk. Ama gene de geç kalmış değilim, birbirimizi o kadar çabuk, o
Zamanı satın almak
Bir baba, yorgun argın eve döndüğü bir akşam beş yaşındaki oğlunu kapının önünde kendisini beklerken bulmuş. Birlikte eve girerken, çocuk “Baba, bir saatte ne kadar para kazanıyorsun?” diye sormuş. Zaten ofiste yorulmuş olan adam, “Bu seni ilgilendirmez” yanıtını vermiş oğluna. Bunun üzerine çocuk, “Lütfen babacığım, bilmek istiyorum” diye ısrar
Tek bir soru. Sadece bir tane. Kayra sordu: “Nasılsın?” Bacaklarını iki kişilik salıncağa uzatıp sağ kolunu sırtını dayadığı demire yaslayıp sol kolunu da salıncağın kenarına koydu. Birkaç saniye çevreyi seyretti. Ve başladı konuşmaya. “Seni Kinyas en son Fransa’da görmüştüm. Paris’te. Ama Kayra, seni en son ne zaman gördüğümü
Sayfa 221Kitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.