- En kötü durumlarda bile her işçi hayatta kalabilmek için küçük bir lüksünden vazgeçmeyi tercih eder; barınaksız kalacağına bir domuz ahırında yaşamayı, çıplak dolaşmaktansa paçavralar içinde gezmeyi, açlıktan ölmektense patates perhizini uygulamayı tercih edecektir. Hiçbir işi olmayan birçokları gibi sokağa düşüp dünyanın gözleri önünde
Ateistin kutsal kitabı mı olur kardeş? Kitapsız değil mi bunlar yahu? Dur biraz başa saralım.
"Bütün çocuklar ateisttir, tanrı fikri onlarda yoktur."
// Baron D'Holbach
Kitapta geçen bu alıntı ile başlayalım. Okula başlar başlamaz aynı sene yaz tatilinde, çoğu çocuk gibi camiye Kuran kursuna gönderildim. Küçükken de Allah ismi hep
Bu videodan Yusuf Atılgan'ın bütün kitapları hakkında filozof ve psikanalistler eşliğinde bilgi edinebilirsiniz: youtu.be/N7qPdz3QdlE
"Aylak Adam, boyuna gerçek bir sevgi arıyor. Bence aradığı sevgi dünyada yoktur." Yusuf Atılgan
Hepimiz hayatlarımızın bir döneminde de olsa mutlaka gerçek sevgiyi aramışızdır. Onu tek tutunacak
Kitapta çok sert eleştiri ve yorumlar mevcut kitabın içeriğini ve yazılanları kaldıramayacak olup kişisel algılayacaklar şimdiden incelemeyi okumadan geçiversin.
•Cenneti satın alan adamın hikayesinden başlayalım...
Yüzyıllar önce kiliseler cennetten topraklar satıyorlardı. halk ise, “ölünce cennette yerimiz hazır olsun” diye bu oyuna alet
"Asıldığın ipe kanın değsin" derdi dedem.
Bir kadını seviyorsan tam sev, bir takımı tutuyorsan tam tut, bir davaya gönül veriyorsan tam ver.
Ne yapıyorsan yap, yaptığının hakkını ver.
Haysiyeti hatırla!
Çünkü haysiyet bunu gerektirir...
"Belki de sınırları aşmak, sadece mekânları ve kişileri değil, kimlikleri ve hatta geçmişi bile değiştirebilir."
Kitabı bitirip, arka kapağındakini bu yazıyı okuduğunuzda, 372 sayfalık bu sarsıcı maceranın sonunda iç içe geçmiş kurgu-yalan-gerçek-hayal-rüya keşmekeşi üzerinden yaşadığınız kafa karışıklığınız, algı karmaşasıyla dumur
Nereden başlayayım gerçekten emin olamıyorum. Bu zât'ı nâmuhterem kişiliği(!) yakından oldukça iyi tanıyorum. Mısıroğluna ait bir kitabı bitirebilmek büyük bir erdem gerektirir. Eğer bu insanın konuşmalarını dinlemiş herhangi bir insanın, beş dakika içerisinde kendi söyledikleriyle ters düşebilen, bilim ve akıldan yoksun palavra sıktığını çok iyi
Edebiyat olmasaydı ne olurdu? Hiç düşündünüz mü? Şiirin, romanın, öykünün, tiyatronun, mektubun, makalenin olmadığı bir dünya hayal edin.
İngiliz romancı ve felsefeci
Lars Iyer "Edebiyat olmadığında Trajedi'yi de Devrim'i de kaybederiz." diyor. Bu düşünceye katılmadan edemiyorum. Girişte sorduğum soruya benim cevabım ise şöyle olurdu:
Cemal Süreya
Senin çelme taktığın yerden başlıyorum hayata. Varsın yara içinde kalsın dizlerim; yüreğim kadar acımaz nasıl olsa.
Şems-i Tebrizi
Düzenim bozulur,
Hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme.
“Sık sık düşünürüm. Yaşama yeniden, ama bu kez bilinçli olarak başlanabilseydi! Yaşamış olduklarımız, hani derler ya, taslak, öteki de onun temizle çekilmişi olsaydı, ne olurdu acaba? Sanırım her birimiz, her şeyden önce, yaşamış olduklarımızı bir daha yaşamamaya, ya da hiç değilse, kendimize bambaşka bir yaşama ortamı, ne bileyim, söz gelimi,