Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
SONSÖZ Kendinizi, usta manipulasyoncular tarafından çevrilmiş ve çaresiz olarak, onların yönlendirdikleri biçimde yaşamak zorunda bulunan ‘’küçük ve zayıf’’ bireyler olarak görmeyin. İşte bizi asıl güçsüz ve edilgen kılan, bu türlü korkuların içinde kalmak ve bir kenara sinmektir. Çünkü üzerimizde bu manipulatif etki ile nasıl mücadele edeceğimizi bilememekteyiz. İşte bu kitap size, manipulasyon oyununun kurallarını göstererek, bunları kendi lehimize nasıl kullanabileceğiniz hususunda öneriler sunmaktır. Böylece siz de ‘’oyunu kurallarına göre oynamak’’ şansına sahip olmaktasınız. Bu durumun, cesaret arttırıcı bir etki yapacağını umuyorum.
Gitmek başkalarına karışmaktır, kalmak kendine bile karışamamaktır. Kim daha çaresiz? Kim daha umutsuz? Kimin gözyaşı daha masum? Arkandan baktın mı sen hiç? Bakamazsın değil mi? Sen kendi gidişini seyrettin mi hiç? Seyredemezsin ki...
Reklam
230 syf.
·
Puan vermedi
Refik Halid için Türkçe'nin en iyi yazarı diyenler vardır. Birkaç kitabını okumuştum daha önce ama Sürgün'de gerçek bir Türkçe başarısını hissettiğimi söylemeliyim. Refik Halid'in hayatından izler taşıyan bir roman Sürgün. Kişisel bir sebeple İstanbul'dan Beyrut'a sürülen Hilmi Bey'in iliklerine kadar hissettiği gurbet hissi gayet iyi verilmiş. Yurdundan, ailenden uzaktan kalmak, yabancı bir dilin kuşattığı bir ortam, yıkılan bir imparatorluğun bakiyesinde çaresiz ve umutsuz bir bekleyiş. Üstelik geride bıraktığı eşi ve özellille de kızıyla ilgili türlü endişeleri de beraberinde getirmiştir. Hilmi Bey'in ileride İrfan adlı bir Türk gencin daha katılacağı, Beyrut'tan Şam'a, oradan Halep'e uzanan hazin gurbet hikayesi var Sürgün'de...
Sürgün
SürgünRefik Halid Karay · İnkılap Kitabevi · 2018460 okunma
Faydalı olan şey, eğer bu kadar güvenilir bir şekilde faydalı olmasaydı, tehlikeli olmazdı. Çok sık askıya alınmak zorunda kalırdı. Yaşayan bir şey gibi, kestirilemez kalmak zorunda olurdu. Daha sık ve daha şiddetli bir şekilde bize tavır almak zorunda kalırdı. Hala ölmek zorunda olmalarına rağmen insanlar faydalı olanda kendilerini tanrı ilan ettiler. Faydalı olan üstündeki iktidarları, bu gülünç zayıflıklarını görmemelerini sağlıyor. Böylece tahayyüllerinde gittikçe güçsüzleşiyorlar. Faydalı olan artıyor, fakat insanlar sinek gibi ölüyor. Faydalı olan daha nadiren faydalı olsaydı, ne zaman kesin faydalı olacağını tam olarak hesaplamak mümkün olmazdı Ani değişiklikleri, keyfiyeti ve hevesleri olsaydı, kimse kölesi olmazdı. İnsan daha fazla düşünür, daha fazla şey karşısında hazırlıklı ve metin olurdu. Ölümden ölüme olan çizgiler silikleşmemiş olur, bizde ona körü körüne kapılmamış olurduk. Bizimle, hayvanlara yaptığı gibi , güvenliğimizin ortasında alay edemezdi. Faydalı olan ve ona olan inancımız bizi böyle hayvan bıraktı; sayıları gittikçe çoğalıyor ve biz yalnızca çok daha çaresiz kalmış durumdayız.
416 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Marslı, özellikle filminin çekilmesiyle birlikte çok popüler oldu.Eminim okumadıysanız da,izlemediyseniz de adını duymuşsunuzdur.Ben de kendimce,çok popüler olan bu kitabın incelemesini yapacağım.Şunu söylerek başlamalıyım, kitaplarda çok fazla rastlamadığımız bir üslupla yazmış Andy Weir kitabı.Bayağı samimi, esprili bir anlatımı
Marslı
MarslıAndy Weir · İthaki Yayınları · 20228,6bin okunma
Ne istiyorsun? Daha basit bir şey olabilir mi? Masum bir soru ve onun yanıtı. Oysa ben, bu grup alıştırmasının beklenmedik güçte duygular uyandırdığına defalarca tanık olmuşumdur. Çoğu kez birkaç dakika içinde oda yoğun bir heyecanla sarsılır. Erkekler ve kadınlar - hem hiç de çaresiz ve yoksul olmayan, başarılı, sağlıklı, iyi giyimli, yürürken ışıltılar saçan insanlar - ta derinlerinde çalkantılar yaşarlar. Sonsuza dek yitirmiş oldukları kişilere - ölmüş ya da yanlarında olmayan anne ve babalara, eşlere, çocuklara, arkadaşlara - seslenirler: --Seni tekrar görmek istiyorum.-Sevgini istiyorum.Benimle gurur duyduğunu bilmek istiyorum.Seni sevdiğimi ve bunu sana hiç söylemediğim için ne kadar pişman olduğumu bilmeni istiyorum. Dönmeni istiyorum öyle yalnızım ki.Hiç yaşamadığım çocukluğumu istiyorum. Sağlıklı olmak, yeniden genç olmak istiyorum. Sevilmek, sayılmak istiyorum. Yaşamımın bir anlamı olsun istiyorum. Bir şey başarmak istiyorum. Umursanmak, önemli olmak, anımsanmak istiyorum.-- Ne çok istek. Ne çok özlem. Ve ne çok acı, yüzeye ne kadar yakın, yalnızca birkaç dakika derinde. Yazgı acısı. Varoluş acısı. Hep orada olan, yaşam zarının hemen altında sürekli uğuldayan acı. Ulaşılması böylesine kolay olan acı. Pek çok şey - basit bir grup alıştırması, birkaç dakikalık derin düşünce, bir sanat yapıtı, bir vaaz, kişisel bir kriz, bir kayıp - bize en derindeki isteklerimizin hiçbir zaman gerçekleşemeyeceğini anımsatır: genç kalmak, yaşlanmayı durdurmak,yitirdiğimiz insanların dönmesi, ebedi aşkı bulmak, himaye edilmek, anlam ve önem kazanmak, ölümsüzlüğe kavuşmak.
Reklam
Hayatta kalmak
Hayatta kalıp mücadele etmek yerine, ölümü seçmek ona göre kolay bir yoldu. Hayatta kalıp hayatla mücadele etmek gerekir diye düşünmüştü hep. Ama şimdi o da ölüme oldukça yakındı. Demek ki insan ölümü düşünecek kadar çaresiz kalabiliyordu.
Kedi davasından
Olay ya da davamız, vicdan, merhamet, his yoksunu, kendi şahsî çıkarının dışında hiçbir değer tanımayan zalimlerle en yüce insanî değerlere sahip olan insanlar arasındaki bir anlaşmazlık, bir mücadele, bir kavgadan kaynaklanmaktadır. Davacı taraf-Morgül Sülalesi, hayvanlara düşmandır. Daha önceki duruşmalarda da sözünü ettiğim gibi, müşteki müfteri, zavallı, çaresiz, korunmasız-savunmasız, nesillerini sürdürmesi vicdanlı insanların çabasına kalmış sokak hayvanlarına akşam gıdalarını veren eşime bağırarak; “Anam avradım olsun bu kedileri ya zehirleyeceğim ya da bir köpek getirip boğduracağım. Bunlar sokaktan yok olacak.” diyecek denli insanî duygulardan yoksun, canavarca bir ruhiyata sahip kimsedir. Zaten bu hayvan düşmanlığını polis ifadesinde de tevil yoluyla itiraf etmektedir. “Kedi mekruhtur.” diyor. Oysa İslam’da aşağıda da değineceğim gibi, böyle bir anlayış yok. Bu anlayış, Ortaçağ Hıristiyan Kilisesinin, daha doğrusu Vatikan’ın ya da Papalığın anlayışıdır.
Derleniş YayınlarıKitabı okudu
80 syf.
10/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
Bu akşam okul çıkışı, hafiften yağmur, soğuk, yapayalnız Kartal'daydım. Normalde arkadaşlarım olurdu ve kahkahayla geçen bir akşam yaşanırdı, klasik bir cuma...ama yalnızdım, her zaman gittiğimiz yerden başka bir cafeye gidip sıkılarak oturdum. Eve dönene dek içim ağırlaşmıştı iyice, hem biraz yürüdüm, çamur, toprak, her yer karanlık, yanda hâlâ
Dizboyu Papatyalar
Dizboyu PapatyalarTomris Uyar · Yapı Kredi Yayınları · 20222,118 okunma
1.041 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.