Batıp çıkıyorum durmadan,
Ben bilirsin iyi yüzemem.
Çarşafım diş gösteriyor,
Dalgalı bir deniz kaç gündür
Sallanan döşeğim.
Bir an önce gel buraya
Karpuz, kavun yiyelim...
Bu gece ağlamak ve şiir yazmak yok. Dışarıya çok az çıkıyorum. Bazen yeni cd, lere bakmak için, bazense umutlandığım bir film için. Sokakta hiçbir gerçek tek başına dolaşacak kadar cesur değil. Sokaklar ne dediği anlaşılmayan hayallerle dolu. Varacakları hiçbir yer yok. Zaten bir yer aramıyorlar. O yüzden eğildikleri bir alın yok. Ağlamaya utanacakları bir şiir yok.
Bu şehirden çıkıyorum ağır ağır,
Orada tanıdık yüzler bana bir mezarı hatırlatıyor,
Ve geride kalırken geçmiş
—yosun tutuyor bir kayanın üzerinde zaman,
Ne benim için bir adım atarak zahmete gir,
Ne de yakamoza vuran denize bakarak beni an,
Biz seninle birer yabancıyız, artık.
— Edirne, 2002
Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta
Her şey naylondandı o kadar
Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı.
Ama geyikli geceyi bulmadan önce
Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk.
Geyikli geceyi hep bilmelisiniz
Yeşil ve yabanî uzak ormanlarda
Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan
Hepimizi vakitten kurtaracak
Bir yandan
Ben ne istediğini bilen, ne istemediğini gizlemeyen ve benden istenilene de kendi nezdimde red veya onay verebilen bir kadınım. Benim tutarsız, Aklından, kalbinden ve ağzından ne çıktığı belli olmayan, saygısız ve toksik hiç bir sevgiye, ilişkiye, arkadaşlığa, dostluğa, insanı ilişkiye ihtiyacım yok olamazda. Kıymet vermeyi de öğrendim kıymet
Tütünümü, anahtarımı aldım, evden tam çıkıyorum, bir şeyin eksik olduğunu, eksik olanın ruhum olduğunu fark ettim. Önemsemedim. Yol, bana uygun bir ruh önerebilirdi.
"Zaqa" denen uygulamayı kullanan, kullanmakla kalmayıp burada paylaşan, burada paylaşmakla kalmayıp yorumlarda o anonim soruları paylaşıp sık sık karşıma çıkmasını sağlayan 'istisnasız' gördüğüm herkesi takipten çıkıyorum. Muhabbetim olsa dahi, çok sevdiğim bir okur olsa dahi... Profiline mesaj atma yazmış ama anonim yüzlerce kişiden soru bekliyor, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? Özgüvensizlik ve samimiyetsizliğin daniskası...
KUŞ ÖLÜMLÜDÜR
içim sıkılıyor
içim sıkılıyor
avluya çıkıyorum ve parmaklarımı
gecenin gergin teninde gezdiriyorum
hiç ışık yok
hiç ışık yok
kimse güneşle tanıştırmayacak beni
kimse serçelerin şölenine
götürmeyecek beni
uçmayı anımsa
kuş ölümlüdür.