"Başkaları ne der"e bu tabiiyet onları sevimli, terbiyeli, hiçbir özgün yanı olmayan insanlar haline getirir : İpleri başkalarının elinde duran, iyi huylu mekanik oyuncaklar olurlar. En korkunç anlarda bile hisleri kabul edilen sınırların dışına çıkmaz.
Acaba iyi bir şey olacak mı? Hayır, dedim kendime. İyi şeyler birdenbire olur; bu kadar bekletmez insanı. Sürüncemede kalan heyecanlardan ancak kötü şeyler çıkar. Ya da hiçbir şey çıkmaz.
XIX. yüzyılın "burjuva" toplumu, varlığını kuşkusuz günümüzde de sürdüren toplum, çarpıcı ve çatlamış bir sapkınlık toplumudur. Ve bunun ikiyüzlülükle bir ilişkisi yoktur, çünkü hiçbir konu bu denli açık ve bol konuşulmamış, söylemler ve kurumlarca böylesine açıkça üstlenilmemiştir. Toplumun cinselliğe karşı aşırı derecede katı ve genel
Haz ve iktidar birbirini götürmez; biri öbürüne karşı çıkmaz; birbirlerini izler, birbirlerine karışır ve birbirlerini kışkırtırlar; karmaşık ve olgusal uyarma ve kışkırtma mekanizmalarıyla birbirlerine bağlanırlar.
Sizi kimlere benzetiyorum biliyor musunuz? Etleri dilim dilim doğraranırken, cellatlarına gülümseyerek bakan insanlara!... Yeter ki, inanacakları bir şey, bir Tanrı bulmuş olsunlar, gıkları çıkmaz böylelerinin...
Halkın sessiz, bitmez tükenmez sabırla dolu bir kederi vardır. Bu keder kabuğuna çekilmiştir, hiç sesi çıkmaz. Bir de gözyaşlarıyla taşan, sonra da kendini kapıp koyveren bir keder vardır. Bu hal en çok kadınlarda görülür. Ama bu da sessiz kederden daha hafif değildir. Sızlanmanın doyurucu yam içteki acıyı deşip taşırmaktan ibarettir.
Sayfa 56 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları XXX.BasımKitabı okudu
Abdurrahman bin Avf, O'nu (s.a.v.) hüzünlü ve gözü yaşlı görüp: "Ya Resulullah kâinat senin için yaratıldı. Sen alemlere rahmetsin, söylesene sen de mi ağlıyorsun?" dediğinde; Efendimiz (asm); "Göz yaşarır, gönül mahzun olur ama şu ağızdan Allah'ı hoşnut etmeyecek hiçbir cümle çıkmaz ey Abdurrahman." diye cevap veriyor.
Türkiye son yıllarda bir beka problemi tartışıyor. Beka problemini sâdece askerî ve ekonomik alanda mevcutmuş gibi görmek, fiili duruma nüfuz edememişlikten kaynaklanır.
Beka problemi asıl kültür sahasında geçerlidir.
Merhum Prof. Dr. Halûk Dursun dostumuz, son günlerinde sık sık "Bir kültür seferberliği yapmalıyız" diyordu. Çünkü o