Picasso bunu söylemedi. Balzac bunu yazmadı. Edison aslında bunu söyledi. Kafka bunu yazmadı. Bill Gates bunu söylemedi. Martin Luther King bunu tekrarladı. Muhammed Ali bunu kullandı. J.K. Rowling bunu söyledi. Nietzsche bunu da yazmadı. O laf John Lennon’ın değil. O laf Woody Allen’ın. Banksy bunu dedi. Ne Shakespeare ne de Picasso bunu yazdı. Şef Seattle bunu söylemedi. Konfüçyüs bunu söylemedi. Ve hatta bu bir Çin Atasözü de değil.
Özdeyiş dedektifi Garson O’Toole; yaygın bir şekilde, farklı isimlere atfedilerek kullanılan özdeyişlerin peşine düşüyor. Birine ait olduğunu sandığımız bir özdeyişin gerçekte bambaşka birine ait olduğunu ya da sözün zannedildiği kadar afili olmadığını, ulaşılabilecek en eski kaynakları referans göstererek belgeliyor. Tüm bunları yaparken popüler kültürden tarihe keyifli bir yolculuğa çıkarıyor.
Alıntı bombardımanına tutulduğumuz bir çağda sözün kıymetini bir kere daha hatırlatan incelikli bir yöntem çalışması. O’Toole, gerçeği düzmeceye tercih eden tüm okurlara ilham veriyor.
EN BAŞTAN SÖYLEYEYİM DE SENİ UĞRAŞTIRMAYAYIM GÜZEL KARDEŞİM BU PAYLAŞIM UZUN,EĞLENCELİ DE DEĞİL ZAMANIM KISITLI,BEN SIKILIRIM,YARIM BIRAKIRIM DÜŞÜNCEN VARSA BAŞLAMA!!ANCAK OKUMAYA BAŞLARSAN EĞER KISA BİR ZAMANINI AYIRIP OKUYACAKSAN YANİ LÜTFEN AMA LÜTFEN SONUNA KADAR OKU YOKSA HİÇ BAŞLAMA DEĞERİ OLMAZ ÇÜNKÜ.OKUYAN ARKADAŞLARA ÇOK ÇOK
MEAL HAKKINDA DAHA FAZLA BİLGİ ALMAK İSTEYENLERE
Takdim
Hakīkatler ve hikmetler menbaı olan Kur’ân-ı Azîmü’ş-şân ni‘metini, bizlere ihsân eden ve bizi Kur’ân hizmeti ile şerefyâb eden Mütekellim-i Ezelî, Rabbimiz, Hâlıkımız, Cenâb-ı Vâhibü’l Atâyâ Hazretlerine, nâzil oluşundan kıyâmete kadar okunacak ve yazılacak olan Kur’ân kelimelerinden ve
Necip G. yazmıştır.
4.
Bu yolculuk gelecek bin yılın belki de binlerce yılın nasıl şekilleneceği konusunda hayati önemdeydi. İşlerin çığrından çıktığı 2066 yılından
NigRa yazmıştır.
1.
Dünya yılı ile 2051 yılıydı. Tarihte bu yıl, NASA'nın, Satürn üzerinde ilkel yaşam formlarına rastladığı ilk yıl olarak altın harflerle
Öncelikle şunu kesin bir dille ifade etmek isterim ki, bu bir roman ya da kurgu kitap değildir. Tamamen araştırma ve kaynaklara dayalı, bize kim olduğumuzu, nereden geldiğimizi anlatan tarihi bir başyapıttır. Türk tarihi ile ilgilenenler için bulunmaz bir kaynakçadır. Kısacası, kendisini Türk bilen/hisseden ve geçmişi ile geleceğine sahip çıkan
Yüzyılın en büyük SPOİLER çalışması.
Kitabımız çok güzel. Öyle ki sizlere yer yer kendinizin araştıracağı yerler bile bırakıyor. Sanırım kitabı uzunca bir süre hem araştırarak hem de okuyarak devam edeceğim. Elimden geldiğince de alıntı yaparak ilerlemeye çalışacağım.
ÖNCÜLER
İlk bölümümüz “Öncüler” şeklinde ilk Türk devletlerini işliyor.
Büyük Türk uluslarından biri olan Kazaklar, Türk toplulukları içinde "Kıpçak" koluna girerler. Bu kola giren uluslar çok geniş alana yayılmışlardır. Kıpçakça doğuda Altaylardan batıda Karadeniz'in kuzey kıyılarına değin uzanan geniş bir alanda konuşulur. Böyle geniş bir alana yayılmış olmasına karşın Kıpçak öbeği kendi içinde yakın bir
Türk tarihi üzerine bir kaynak olan Atsız'ın bu kitabını merakla okuduğumu hatırlıyorum. 'Ön hazırlık' olduğu belirtilerek "Toplama" adı verilse de çok büyük bir emekle hazırlandığı aşikar... Eski zamanlardan bu yana miladi 552 yılına kadar olan süreç ele alınmıştır. Kunlar, Aparlar, Siyenpiler gibi Türk boylarından bahsolunmuştur. Bunların yanısıra bu Türk boylarına tabi olan beyliklerden de bahsedilmiştir. Türk boylarının, Çin İmparatorluğu ve Türk beylikleriyle olan mücadelelerinden bahsedilmiştir. Burada önemli bir ayrıntıyı atlamamak gerek. Atsız; Kun, Apar, Siyenpileri devlet olarak değil, sülale olarak ele almıştır. Nedenlerini ise kitapta açıklamıştır. Kitabın arkasında ilgili coğrafyaya ait bir harita bulunmaktadır. Kitabı okurken ilgili yerlere işaretleme yaparak hareketleri daha rahat anlayabilme şansını yakalayabiliyorsunuz. Kitabı zevkle okuduğum halde beni yoran tek nokta: Türklerde yabgular, yabguluğu aldığında isimlerini değistirerek bir unvan seçtiklerinden ve bu unvanlar da (Kitapta Türk kaynakları yetersiz olduğundan Çin kaynaklarından yararlanıldığı belirtilmiştir.) Çince olduğundan yabgu isimlerini aklımda tutmakta oldukça zorlandım. İlgiyle okuduğum bir kitap olduğunu belirtmeliyim. Eski Türk boyları ile bilgi edinmek isteyenler okuyabilir. Keyifle okumalar dilerim.
Batı İlim aleminde her zaman ilgiyle takip edilen şarkiyat araştırmaları, coğrafi keşiflerin yapılması, ilim ve teknikte ilerleme neticesinde 18. yüzyıldan itibaren büyük bir hız kazanmıştır. Yeni bulunan yerler, Uzak Doğu, Hindistan, Orta Doğu milletleri üzerine araştırmalar sürerken dikkatler Orta Asya Türk tarihine çekilmeye başlamıştır. Çin yıllıklarındaki bigiler bu hususta başı çekerken, eski Grek ve Latin kaynakları, daha sonra Arapça ve Farsça eserler bunları takip ediyordu. Şarkiyatçılar büyük bir hızla bunları invelemeye koyulmuşlardı.
Bir İngiliz araştırmacısının Doğu üzerinde özellikle de bir Türk üzerinde araştırmalar yapması ve tarihi gerçekleri aktarması gerçekten bana inanılmaz gelmişti. Bu yüzden yabancı birisi yazdığı için her millet gibi biz Türk Milleti olarak bu yazıları bölüm bölüm incelemek mecburiyetindeyiz.
Kitabımız İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Kış bölümlerinden
Zemberek, Banu Avar
- Kitabın ismi tam da anlatılanlara çok uygun. Dünyaya hakim olmak isteyen güçlerin kurulu sistemi bozarak, Yeni düzen kurma, savaşlar çıkarma gayretlerini hepimiz yakından hem de oldukça yakından takip ediyoruz...
* Son on beş yılda yeniden güçlenen Rusya ve Çin karşısında ABD düzenli ordu savaşındansa "karma savaş
GİRİŞ
İnternet devletlerin ve şirketlerin hayatından daha öteye giderek bireylerin dünyasını şekillendirme etkisini sürdürmektedir. Toplumsal hayatın bütün kurumları da pozitif ve negatif bir değerlendirme ile bu etkinin altında hızlı değişim yaşadığı ve Friedman’ın “Küreselleşme 3.0” (2010:20) olarak adlandırdığı bu sürecin hangi boyutlarda