Anadolu toprakları; acıyla, kanla, gözyaşıyla yoğrulmuş insanların yurdu...
Gerçekten "bereketli miydi topraklar" yoksa sömürülen, köleleştirilen işçilerin, köylülerin alın terleriyle mi sulanmıştı?
Bu kitabı okuyunca bir kez daha Köy Enstitülerinin değerini anladım. Türlü iftiralarla o nadide kurum kapatılmamış olsaydı, bu kitaptaki konular olmayacaktı, yaşanmayacaktı belki de... Yani köylüler kul - teba, işçiler köle olmayacaktı, emekleri sömürülmeyecekti, cahil kalmayacaklardı. Kısacası bilinçli köylüler olacaktı. Köylü kelimesi "cehalet" le eşdeğer olmayacaktı, ağalık sistemi bitecek, aşiretler yok olacaktı... İşte tam da bu nedenle kapatıldı köy enstitüleri...
Büyük umutlarla Sivas' tan Çukurova' ya çalışmaya giden üç arkadaşın hikâyesi çok etkileyiciydi, bana göre... Bunca zorluk, yoksulluk, ezilen, inim inim inleyen ama din ile sabır ile, şükür ile terbiye edilen insanların hikayesi... Sömürünün hikayesi...
Dünya klasikleri, yabancı yazarların kitapları da okunmalı evet ama en çok da bu toprağın insanını, acı dolu yaşamlarını anlatan yazarların kitaplarını okumalıyız bence.
Yaşar Kemal, Kemal Tahir, Orhan Kemal, Sabahattin Ali okuyunca bir daha eskisi gibi olamıyor insan.