Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gidişinden beri burada da çok şey değişti. Ne burası ait olduğun yer artık ne de ben, o bildiğin kişi… Çünkü kardeşim, zaman her şeyin değiştiği yerdir. Kara bir deliktir ve içine düşeni delirtir. Senin çıktığın kapıdan da o girdi. Aramıza korkunç uçurumlar inşa etti.
Sayfa 59 - hep kitapKitabı okudu
Ne burası ait olduğun yer artık, ne de ben o bildiğin kişi... Çünkü... zaman her şeyin değiştiği yerdir. Kara bir deliktir ve içine düşeni delirtir.
Reklam
Ne burası ait olduğun yer artık, ne de ben o bildiğin kişi ... Çünkü , zaman her şeyin değiştiği yerdir. Kara bir deliktir ve içine düşeni delirtir. Senin çıktığın kapıdan da o girdi. Aramıza korkunç uçurumlar inşa etti.
Doğan Kitap / PDFKitabı okudu
Ne burası ait olduğun yer artık, ne de ben o bildiğin kişi... Çünkü kardeşim, zaman her şeyin değiştiği yerdir. Kara bir deliktir ve içine düşeni delirtir. Senin çıktığın kapıdan da o girdi. Aramıza korkunç uçurumlar inşa etti.
Gidişinden beri burada da çok şey değişti. Ne burası ait olduğun yer artık ne de ben, o bildiğin kişi... Çünkü kardeşim, zaman her şeyin değiştiği yerdir. Kara bir deliktir ve içine düşeni delirtir. Senin çıktığın kapıdan da o girdi. Aramızda korkunç uçurumlar inşa etti.
Tanrıya İnanıyormuş gibi görünüp, inanmayanlar en ahlaksız olanlardır.
Sabır üzerinde sadece düşün. O bile kendi başına bir meditas-yon yaratacaktır. Sabırlı insan meditatif bir hal alır çünkü o rahattır. “Tanrı nasıl olsa bana göz kulak oluyor, bunu neden dert edeyim ki?” der. Tanrı yeryüzünden ne kadar yok olduysa o kadar sıkıntı girdi yeryüzüne. Bunu izleyebilirsin; arada kesin bir ilişki var. İnsanlar güvenirken, inanç içindeyken, Tanrı’nın varlığını, bize göz kulak olunduğunu, bu yeryüzünde yabancılar olmadığımızı, ait oldu ğumuzu, bizi daima doğru yola götürmeye hazır görünmez bir el olduğunu, dert etmeden yaşayabileceğimizi bildiği zaman bir memnuniyet doğar, huzur, sessizlik, sükûnet, bir dinginlik ortaya çıkar. Bunların hepsi kayıptır artık çünkü Tanrı’ya güven kaybedilmiştir. İnsan Tanrı’yı kaybettiği an herşeyi kaybeder çünkü artık yalnızca kendine güvenmek zorundadır ve o çok miniktir, varoluşsa devasa büyüklüktedir. İnsan sadece bir atomdur ve bu atom, sonsuz varoluşla mücadele etmeye çalışmaktadır. Gerilim, keder, umutsuzluk, hüsran, sıkıntı, intihar, delilik tabii ki olmak zorundadır. Dindar kişi varoluşla rahat olandır, ırmağı yönlendirmeye çalışan değil tam tersine ırmağın içinde eriyen ve ırmağa, “Nereye gidiyorsan beni de götür çünkü amaç senin gitmekte olduğun yerdir” diyendir.
Sayfa 257 - Butik Yayınları 2010Kitabı okudu
Reklam
Özgürlük, kendimizden sorumlu olma iradesidir Unutma olmadan yaşamak imkânsızdır. Seni öldürmeyen şey güçlendirir. İnsan en vahşi hayvandır.
Tahmin edersin ki gidişinden beri burada da çok şey değiş­ti. Ne burası ait olduğun yer artık, ne de ben o bildiğin kişi... Çünkü kardeşim, zaman her şeyin değiştiği yerdir. Kara bir deliktir ve içine düşeni delirtir. Senin çıktığın kapıdan da o girdi. Aramıza korkunç uçurumlar inşa etti.
Sayfa 67 - Doğan KitapKitabı okudu
Sufiler neden dans eder? Evet, yerinde bir soru bu. Budistler sadece sessizce otururlar. Peki Sufiler neden dans eder? Zen insanları sadece meditasyon yapar, sessizce, hiçbir şey yapmaksızın- ta ki bahar gelip, çimenler kendiliğinden büyüyüne dek sessizce otururlar öylece. Ama Sufiler dans eder. Bunlar iki farklı yoldur çünkü dünyada iki türlü
Ne burası ait olduğun yer artık, ne de ben o bildiğin kişi… Çünkü kardeşim, zaman her şeyin değiştiği yerdir. Kara bir deliktir ve içine düşeni delirtir. Senin çıktığın kapıdan da o girdi. Aramıza korkunç uçurumlar inşa etti.
Sayfa 67
Reklam
Dindar kişi varoluşla rahat olandır, ırmağı yönlendirmeye çalışan değil tam tersine ırmağın içinde eriyen ve ırmağa, “Nereye gidiyorsan beni de götür çünkü amaç senin gitmekte olduğun yerdir” diyendir.
En büyük dostun ve düşmanın " adaptasyon " dur. Yakının ölür adapte olursun. Sakatlanırsın adapte olursun. Zenginliğin sona erer , yeni durumuna adapte olursun. Yaşam koşullarına alışırsın ve giderek bütün bu değişimleri kafanda normalleştirirsin. Belki ilk zamanlarda betada olmaktan keyif bile alabilirsin . Zihnin gayet hızlı çalışıyordur. Henüz bedensel çökme ve hastalıkların baş göstermediğinden günde aynı anda onlarca iş hallederek, kendini oldukça iyi ve tatmin olmuş da hissedebilirsin. Olası bütün tehlikeleri görüp, hesaplayıp onları bertaraf ederek başarılı bir iş hayatı yaratman da mümkün. Bu özellikle Batı dünyasının hedeflediği insan modelidir ve emin ol senin bu tempondan hayli memnun da kalacaklardır , ta ki sen mutsuz bir hayatın olduğunu hissedene kadar. Kötü kokan bir tuvalete girdikten bir süre sonra artık o kötü kokuyu duymayıp duruma adapte olduğun gibi , içinde bulunduğun mutsuzluğu ve stresi de kanıksarsın ...İşte bu adaptasyon senin cehennemindir çünkü betaya alıştıktan sonra gerçek probleminin ne olduğunu bilemez hale gelirsin. Bu bedenlerde mutluluğun fizyolojik olarak barınması mümkün değildir . Beta beyin dalgası ; evrenselliğimizin, ruhsal yeteneklerimizin, bağışıklığımızın düştüğü, hastalıklarımızın, korkularımızın, karmaşamızın ve problemin başladığı yerdir...Beta beyin dalgasında bir insanın ruhsal deneyimler yaşaması imkansızdır ! Evet ! Çok haklısın...Betadayken meditasyon da yapamazsın, ibadet de edemezsin! Varoluşla öfke ve korkudayken buluşamazsın . Bunlardan sıyrıldığında, varoluş senin kalbine üflenecektir...
Sayfa 44 - Destek YayınlarıKitabı okudu
_UYUYORSUN! Rüyadasın. Gece gündüz demeden rüya görüyorsun. Bazen açık bazen de kapalı gözlerle. Hakikat değilsin. Rüya gören bir zihin, hakikati göremez ve hakikati de bir hayale dönüştürür. Gerçekle yüzleşirsen gerçek, hakikate dönüşür; kaçarsan yalanlar içerisinde yaşarsın. Uyan! Uyanık ol. Uyanık olmak hedeftir. Sessizlik içinde düşünerek
Tahmin edersin ki gidişinden beri burada da çok şey değiş­ti. Ne burası ait olduğun yer artık, ne de ben o bildiğin kişi... Çünkü kardeşim, zaman her şeyin değiştiği yerdir. Kara bir deliktir ve içine düşeni delirtir. Senin çıktığın kapıdan da o girdi. Aramıza korkunç uçurumlar inşa etti.
Yaralı bir hayvan gibi saklanmak için kendime kuytular arayıp dururken acı gerçeği kabullenmek zorunda kaldım: Kayboldum. Kaybolmak ansızın başımıza gelen felaketlerden değil; bir zaman dilimine yayılarak, yavaş yavaş insana sezdirmeden gerçekleşiyor. Ancak son evrede kendini belli eden sinsi hastalıklar gibi iş işten geçtiği vakit anlıyorsun
32 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.