Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
NARİNLERİN ARADIKLARI .
🌹 H 🌹 🌹 A 🌹 🌹 N 🌹 🌹 I 🌹 🌹 M 🌹 🌹 E 🌹 🌹 F 🌹 🌹 E 🌹 🌹 N 🌹 🌹 D 🌹 🌹 İ 🌹 🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹 🌹 G Ü L İ S T E R 🌹 S E V M E K İ S T E R 🌹 S E V İ L M E K İ S T E R H A Y I R L I B İ R E Ş 🧑‍💼 İ S T E R 🌹🌹🌹🌹🫂🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹
İnsan k e n d i k e n d i n i n d a y a n a ğ ı olmalı, insan iki ayağı üstünde yiğitçe durabilmeli, yoksa başka türlü s e v e m e z.
Reklam
Beslenme sorunuyla y e r v e i k l i m (Klima) sorunu sımsıkı bağlıdır birbirine. Kimsenin elinden gelmez her yerde yaşamak; bütün gücünü gerektiren büyük ödevler üstlenen bir kimse için seçim çok çetindir burada. İklimin m e t a b o l i z m a üzerinde ağırlaşma, hızlanma konusunda büyük bir etkisi vardır, yanlış bir girişim insanı yalnızca görevinden koparmakla kalmaz, onu daha başlangıçta engelleyebilir: ödevin yüzünü bile göremez. Bir bağırsak zorluğu, küçük de olsa, kötü bir alışkanlığa dönüşünce bir dehayı sıradan biri, neredeyse bir “Alman” durumuna düşürmeye yeter. Metabolizmanın hızı tinin ayaklarının çevikliği ya da aksaklığı ile doğru orantılıdır; tinin kendisi de metabolizmanın bir türüdür. Şimdiye değin aydın görüşlü insanların olduğu, inceliğin, düşünsel ışıltının, üstün düşünme yetisinin yurt edindiği yerleri bir araya toplayın: hepsinin kuru eşsiz bir havası vardır. Paris, Provence, Floransa, Kudüs, Atina – bu adlar şunu kanıtlıyor: deha kuru havayla, duru gökle b a ğ l a n t ı l ı d ı r , - bu da hızlı bir metabolizma, olanaklılık yoluyla çok geniş ölçüde yoğun bir erk oluşturma demektir.
Nitekim ulemânın beyanına göre: "Her şeyin bir efendisi vardır;
a) Alemlerin Efendisi Muhammed (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)'dir. b)Beşerin efendisi Adem (Aleyhisselam)'dır c)Acemin efendisi Selmân-ı Fârisî (Radıyallâhu Anh)'dır. d)Rumların efendisi Suheyb-i Rûmî (Ra- dıyallahu Anh)'dır. e) Habeşlilerin efendisi Bilal-i Habeşî (Radıyallâhu Anh)'dır. f)Şehirlerin efendisi, Mekke-i Mükerreme 'dir. g)Vadilerin efendisi Kudüs vadisidir. h)Günlerin efendisi Cuma günüdür. i)Gecelerin efendisi Kadir gecesi'dir. j)Kitapların seyyidi Kur'ân-ı Kerîm'dir. k)Kur'ân'ın efendisi Bakara Sûresidir. l)Bakara'nın efendisi Ayete'l-Kürsî'dir. m)Taşların efendisi Hacer-i Esved'dir. n)Kuyuların efendisi Zemzem kuyusu, p)Asaların efendisi, Asây-ı Mûsâ, r)Balıkların efendisi Yûnus (Aleyhisselam)'ın balığı, s) Develerin efendisi Sâlih (Aleyhisselám)'ın devesi, t)Merkeplerin efendisi Burak, u)Mühürlerin efendisi, Süleyman (Aleyhisselâm)'ın mührü, v)Ayların efendisi Ramazan ayı'dır.
1.
c e s e d i m i a ğ z ı n d a t a ş ı s e v g i l i m ! b i r k e d i , y a v r u s u n u n a s ı l t a ş ı r s a !
Sayfa 12 - ADAMKitabı okudu
Ədəbiyyatımızda ilklər.
• Ən qədim zamanlardan başlamış Azərbaycan ərazisində məskunlaşan müxtəlif xalqların ən mükəmməl abidəsi - e.ə I minilliyə aid olan Zərdüştün "Avesta"sı. • I minilliyin ilk ədəbi-bədii hadisəsi -"Dədə Qorqud " eposu. • Rübai janrından ilk dəfə istifadə etmiş şair - Q.Təbrizi.(XI) • Ədəbiyyatımızda ilk divan müəllifi (fars
Reklam
Sevgi, aynı zamanda özgürlük de gerektirir; sevgi özgürce v e r i l m e d i ğ i n d e gerçek anlamda sevgi değildir.
·
Puan vermedi
Trendeki Yabancılar PATRICIA HIGHSMITH Seviye 4 Michael Nation tarafından yeniden anlatıldı Seri Editörleri: Andy Hopkins ve Jocelyn Potter Pearson Education Limited Edinburgh Gate, Harlow, Essex CM20 2JE, İngiltere ve dünya çapında Bağlı Şirketler. ISBN 0 582 41812 7 Trendeki Yabancılar telif hakkı 1950 Patricia Highsmith Bu uyarlama ilk olarak
The Stranger
The StrangerAlbert Camus · Bokp · 2012111,2bin okunma
Adam Rutherford, süt i çm e m i zi n tuhaf o l d u ğ u n u s öy l e r . Çünkü h e m haşka h ay v anlan n sütünü içmemiz tuhaftır, hem de çocukluk dönemi dışında da süt tüketen tek memeliyizdir. Sütü sindirebilmek için vücudun laktaz enzimini üretmesi gerekir, ki dünyadaki bazı insanlar hunu üretemezler; bu duruma 1aktoz intoleransı" denir. Laktaz, bebeklikte üretilen bir enzimdir.
Biri ınsan ruhunun Tanrının kendi özünün, öbürü de büyük bütünün bir parçası olduğunu; bir üçüncüsü ilksiz olarak yaratılmış; bir dördüncüsü yaratılmış değil. yapılmış olduğunu söyler; baş­ kalan da Tanrının onlara gerektikçe biçim ver­ diğini, çiftleşme anında geldiklerini temin ederler. Biri: ..Sperma hayvancıklannda yerleşir'' diye
Reklam
Şu anda d uygusal olarak kusursuz ş ekilde düzeltildim; zih­nimde, bedenimde ve ilişkil erimde işleyen ilahi bir deng e var. Bu andan itibar en karşılaştığım h er insana h uz ur ve m utluluk i fade etmey e karar v eriyorum. M utluluğum un ve huz ur um un Tanrı'dan geldiğini biliyorum çünkü Tanrı'nın ışığını, s evgisini ve gerç eğini başkalarına t utt ukça, k endimi de sayısız ş ekill erde kutsuyorum ve iyil eştiriyor um. Bütün insanlığa Tanrı' nın s ev­gisinin güneş ışığını yayıyorum. Tanrı' nın ışığı b enim içimden parlıyor ve yolumu aydınlatıyor. H uz ur, n eşe ve mutluluğu ifa­de etmem emr edildi.
Sayfa 177Kitabı okudu
D e v r i m ö ğ r e t i s i n d e b i r k u r u n t u . ¬–Güzel insanlığın en gururlu tapınağının derhal, neredeyse kendiliğinden yükseleceği inancıyla, tüm düzenlerin yıkılmasını coşku ve belagatle isteyen politik ve sosyal hayalperestler vardır. Bu tehlikeli düşlerde hala insan doğasının mucizevi, başlangıçsal ama adeta ü s t ü ö r t ü l m ü ş iyiliğine inanan ve bu örtmenin tüm suçunu topluma, devlete, kültürdeki eğitim kurumlarına yükleyen Rousseau’nun batıl inancının yankıları duyulur. Ne yazık ki böyle her devrimin, en yabanıl enerjileri en eski çağların çoktan gömülmüş korkunçlukları ve ölçüsüzlükleri olarak yeniden dirilttiğini, tarihsel deneyimden biliyoruz: yani biliyoruz ki bir devrim elbette donuklaşmış insanlıkta bir enerji kaynağı olabilir, ama asla insan doğasının biz düzenleyicisi, yapı ustası, sanatçısı, yetkinleştiricisi olamaz. – V o l t a i r e ‘ i n ölçülü, düzenlemeye, arındırmaya ve yeniden inşaya eğilimli doğası değil, R o u s s e a u’ n u n tutkulu budalalıkları ve yarı-yalanları uyandırdılar devrimin iyimser tinini, ona karşı şöyle sesleniyorum ben de: “Ecrasez l’infame!” [ Ezin alçağı! ] A y d ı n l a n m a v e i l e r i c i g e l i ş m e n i n t i n i onun yüzünden kaçırılmıştır çok uzağa: bakalım – herkes kendinde baksın – onu geri çağırmak olanaklı mı?
S o n a v u n t u a r a c ı o l a r a k k e n d i n i b e ğ e n m e . –Kişi bir talihsizliği, entelektüel eksikliğini, hastalığını, bunda önceden belirlenmiş yazgısının, sınanışının ya da daha önceden işlediği bir suça verilmiş gizemli bir cezanın görülebileceği bir biçimde yorumluyorsa, böylelikle kendi varlığını ilginç kılar ve düşüncesinde kendini öteki insanların üzerine çıkarır. Gururlu günahkar, tüm dinsel tarikatlarda bilinen bir figürdür.
761 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.