Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
·
Puan vermedi
Kitap, Kuzey Kutbu'na giden bir geminin kaptanı olan Robert Walton'ın, kız kardeşine yazdığı mektupta, denizde sürüklenen bir adam gördüğünü söylemesiyle başlar. Victor Frankenstein adındaki bu adam, Walton'a hikâyesini anlatmayı teklif eder. Romanın gerisi Victor Frankenstein'ın ağzından anlatılır. Victor, İsviçre'nin
Frankenstein Ya Da Modern Prometheus
Frankenstein Ya Da Modern PrometheusMary Shelley · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202013,9bin okunma
440 syf.
·
Puan vermedi
•Teftiş - Josh Malerman•
"Vicdan azabı. Bir insanın yakalanabileceği hastalıkların en acımasızı."
Josh Malerman
Josh Malerman
Merhabalar... Aylar önce okuduğum fakat benliğimde derin bir iz bırakan
Teftiş
Teftiş
'in incelemesini yapmak istiyorum. Burayı açmadan önce kitap hakkındaki düşüncelerimi yazmıştım ve burada da paylaşmak istedim. Ne
Teftiş
TeftişJosh Malerman · İthaki Yayınları · 20191,105 okunma
Reklam
Anlıyor ve anlamazlıktan geliyor. İşte bu dünya bu kadar kolay. Başarı dedikleri bu kadar kolay. Kendiniz için bir örnek biçeceksiniz, öyle olmanız ille şart değildir; ben öyleyim diye geçinceksiniz ve başkalarını da öyle olmadıkları için kınayacaksınız. Başkalarının gözlerinde, bu davranışınızın yalan bir davranışız olduğunu okursanız, görmezlikten geleceksiniz. Şükrü, onun ne kadar sahtekar olduğiunu anladığımı biliyor, ama ne çıkar bundan, diye düşünüyor, istediğini düşünsün, diyor. Korkunç!
Sayfa 197 - EverestKitabı okudu
Geçenlerde on sekiz yaşlarımdayken eski bir deftere karaladığım şu satırları buldum: "Buradaki her şey çürük kokuyormuş gibi geliyor bana, fazla olgunlaşmış meyvelerdeki gibi bir çürümüşlük kokusu bu. Bu korkunç doğum, çiftleşme ve ölüm düzeneği, Yunanların miasma, yani kirlilik dedikleri hayatın bu ürkütücü kargaşası başka hiçbir yerde aslında bu denli vahşi olmasına karşın güzel görünsün diye bu kadar allanıp pullanmamıştır herhalde, Ve insanlar başka hiçbir yerde her şeyin değişebileceği yalanına ve ölüme, en çok da ölüme, ne olursa olsun ölüme böylesine inanmamıştır."
Sayfa 20 - PegasusKitabı okudu
Örneğin, şöyle varsayalım: İsrail'in İran'a karşı 'erken-davranma' dedikleri bir nükleer saldırısı, yıkıcı bir nükleer savaşa dö­nüşür ve on milyonlarca insan hayatını kaybeder. Sanırım böylesine kabusvari bir senaryodan sağ kurtulanlar arasından bazı­ları, 'Her şeye rağmen Hitler haklıymış.' diye söyleyecek kadar cesur olabilirler. Yukarıdaki, kesinlikle kurmaca bir senaryodur ve hiçbir şekilde arzu edilen bir şey değildir, ama böylesine korkunç 'muhtemel' bir gelişmenin hayali bile İran'a yönelik İsrail veya Siyonist saldırganlığını frenlemelidir. Bildiğimiz gibi, İsrailli yetkililer, İran'ı yerle bir etme tehditlerini daha açık bir şekilde dile getiriyorlar. Pratikte ise, pre-TSS durumundaki İsrailliler, bu yıkıcısenaryoyu olası bir gerçekliğe dönüştürüyorlar.
256 syf.
9/10 puan verdi
Somalide dünyaya gelmiş bir kadın. Tam bir amazon kadını. Hayvanları otlatmak, su bulmak ve daha bir çok zor işi kendi başına halledebilen bir kadın. Tüm bu zorluklara rağmen şikayet etmeden ailesi tarafından ona verilen her işi yapıyor. Bir gün ablasının başına korkunç bir şey geliyor. Aynısının ona da yapılacağını duyunca çok korkuyor. Ama kaçış olmadığını bilerek kaderine teslim oluyor ve sünnet ediliyor. Kadın sünneti dedikleri anestezi kullanmadan genital bölgedeki klitoris in kesilmesi ve yine ilkel yöntemlerle vajinanın dikilmesi. Kanama olduğu süre içerisinde yalnızlığa, çölün ortasına terk edilen çocuk yaşta kızlar düşünün. Çektikleri acı ve sonrasında yaşadıkları komplikasyonlar. Hayatta kalsalar bile yarım kadın olarak yaşamaları gerekiyor.. Waris sünnet edilmesine rağmen ailesiyle yaşamaya devam ediyor. Bir gün babası gelip onu yaşlı bir adamla evlendireceğini söyleyene kadar. O zaman Waris bir gece evden kaçıyor. Bütün çölü koşarak geçiyor. Ve özgürlüğüne doğru ilk adımı atıyor. Bundan sonraki hayatı çok zorlu geçiyor. Ama bütün bunların sonunda istediği gibi bir Model oluyor. • Somali ve farklı Afrika ülkelerinde hala uygulanmakta olan korkunç işlem; kadın sünneti. Waris bu sünnet olmuş kadınlardan biri. Ama sonrasında hayatını nasıl devam ettireceğini kendi seçiyor.. Bir kadın olarak bütün dünyaya karşı tek başına savaşıyor. Mücadelesi ve yaşadıkları mutlaka okunmalı, keyifli okumalar
Çöl Çiçeği
Çöl ÇiçeğiWaris Dirie · Bilge Kültür Sanat Yayınları · 20142,878 okunma
Reklam
DÜLGER BALIĞININ ÖLÜMÜ Hepsinin gözleri güzeldir. Hepsinin canlıyken pulları kadın elbiselerine, kadın kulaklarına, kadın göğüslerine takılmağa değer. Nedir o elmaslar, yakutlar, akikler, zümrütler, şunlar bunlar?.. Mümkün olsaydı da balolara canlı balık sırtlarının yanar döner renkleriyle gidebilselerdi bayanlar; balıkçılar milyon, balıklar
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
“Neden bunca haksızlığa izin veriyordu Rab ? İyi insanların başına korkunç şeylerin gelmesini nasıl sindirebiliyordu içine ? Hapishane duvarlarının ardını, hücre parmaklıklarının ötesini görüp duyabiliyor muydu ? Şayet görüp duramıyorsa, demek ki dedikleri kadar kudretli değildi. Yok eğer, görüp duyuyorsa, o zaman da adil değildi. Her halükârda Tanrı anlatıldığı gibi değildi işte.”
Reklam
Eskiden [deniyordu], şanlı Devrim'den önce, Londra bugün yaşadığımız güzel kente hiç benzemiyordu. İnsanların karınlarını doyuramadığı, yüzlerce, binlerce yoksul insanın yalınayak başı kabak dolaştığı, başını sokacak bir ev bulamadığı, karanlık, pis, berbat bir yerdi. Sizin kadar çocuklar, acımasız efendileri için günde on iki saat çalışırlar, yavaş çalışacak olurlarsa kırbaçlanırlar, boğazlarından kuru ekmekle sudan başka bir şey geçmezdi. Böylesi korkunç bir yoksulluk hüküm sürerken, çok büyük ve çok güzel birkaç evde, bir sürü uşağın hizmet ettiği zenginler yaşardı. Bu zenginlere kapitalist denirdi. Bunlar, yan sayfadaki resimde gördüğünüz gibi, göbekli, çirkin, umacı gibi adamlardı. Resimde de görebileceğiniz gibi, frak dedikleri, soba borusuna benzeyen, acayip, parlak şapkalar giyerlerdi. Kapitalistlerin üniforması olan bu giysileri başkalarının giymesi yasaktı. Bu dünyada ne varsa hepsi kapitalistlerindi, herkes de onların kölesiydi. Tüm topraklar, tüm evler, tüm fabrikalar ve tüm para onlarındı. Onların sözünü dinlemeyegörün, ya hemen hapsi boylar ya da işinizden olur ve aç kalırdınız. Sıradan biri, bir kapitalistle konuşurken, onun önünde boyun büküp eğilmek, şapkasını çıkarmak ve ona "Efendim" demek zorundaydı. ...
Demek hayat dedikleri şey böyle sonuna kadar korkunç darbeler toplamakla geçecek.
Sayfa 275Kitabı okudu
Şunu söyleyeyim, ben eski kafalı bir adamım ve zina yapan kadınları sonsuz küçük görürüm. Öyle küçük görürüm ki bunun karşısında hiçbir gerekçe öne sürülemez. Hiç kimsenin, bu kadınların gizlice ya da açıktan açığa bir başka insanın duygularını yaralamak pahasına mutluluk dedikleri kirli, sefil maceralar yaşamaya hakkı yoktur. Ben böyle bir alçaklığın hem bunu yaşayan kahramanı oldum hem de yaşatan ve hayatımda müthiş utandığım tek bir şey varsa, o da zinadır. Cinsel meselelerde her hatayı anlarım, birisi fiziksel arzunun korkunç derinliklerinde kaybolmuşsa bunu anlarım, tutkunun esrimelerini ve grotesk tezahür şekillerini de anlarım. Çünkü arzu bizimle bin dilde konuşur. Bütün bunları anlarım. Fakat sadece bekârlar kendilerini bu insanı sürükleyen, derin akıntılara bırakabilirler. Diğer her şey, bilinçli zalimlikten de beter, ucuz bir aldatmadır. Birbirine bir şey ifade eden insanların sırları olamaz. Çünkü aldatma tam da buna denir. Gerisi az çok ikinci plandadır, salt fiziksel bir durumdur, kasvetli bir gidip gelmeden başka bir şey değildir. Bunlar hesaplı aşna fişnelerdir; hesaplanmış bir zamanda, önceden belirlenmiş bir yerde yaşanır, kendiliğinden gelişmez. Bütün bunlar ne kadar üzücü, ne kadar rezilce.
Sayfa 196
Neden bunca haksızlığa izin veriyordu Rab? İyi insanların başına korkunç şeyler gelmesini nasıl sindirebiliyor du içine? Hapishane duvarlarının ardından, hücre parmaklıkların ötesini görüp duyabiliyor muydu? Şayet görüp duyamıyorsa, demek ki dedikleri kadar kudretli değildi. Yok eğer, görüp duyuyorsa, o zaman da adil değildi. Her halükarda Tanrı anlatıldığı gibi değildi işte.
478 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.