Oğuz Atay eserini daha bitirmiş bulunmaktayım. Okuduğum dördüncü kitabı. Kaldı üç kitap. Onları da en kısa zamanda okumak isterim. En kısa zaman derken bir ay diye düşünmeyin, ama bir yıl içinde olabilir. Önce elimde okunmayı bekleyen kitapları bitirmeliyim.
Gelelim, yazdıklarıyla eleştirmenler tarafından POST MODERN edebiyatçı
Bizi okuyan, okuyacak olan herkese merhaba. Biz kim miyiz? Az bekleyin ya da beklemeye ne hacet kendimden başlayarak tanışalım sizlerle, sonrasında söz diğer arkadaşlarda.
Ben Neşe Cengiz 'in kitabına da adını verdiği ilk öyküsünün kahramanı Alaaddin. Evet evet buna lütfen dikkat edin Alattin değil Alaaddin.
Küçük Emrah film repliklerini az
İlk okumadan kalemine hayran kaldığım bir yazar daha... Sevgi Soysal. İsmi gibi herkese sevgisini vermiş, kendisine hiç sevgi kalmamış gibi yazan Sevgi Soysal. Bu nasıl yazmaktır? Bu nasıl düşündürmektir insanı, Sevgi Hanım? Sizi tanıdığım için çok mutlu oldum kendi çapımda...
Sevgi Yenen, 1936 yılında mimar-bürokrat bir babanın ve Alman bir
“Salkım salkım tan yelleri estiğinde
Mavi patiskaları yırtan gemilerinle
Uzaktan seni düşünürüm İstanbul
...
Bekle dinamiti tarihin
Bekle yumruklarımız
Haramilerin saltanatını yıksın
Bekle o günler gelsin İstanbul bekle
Sen bize layıksın”
İstanbul’a verdiği sözü tutmaya bir ömür adayan Vedat TÜRKALİ, “Nazım varken, Yahya Kemal varken insan
Birazdan bir kadın gelip karşımdaki sandalyeye oturacak ve ben ona aşık olacağım. Daha önce hiç görmediğim, adını bile bilmediğim bir kadına hem de. Kadını tanımıyorum ama kendimi tanıyorum çünkü. Hayatım boyunca hep böyle oldu. Okulda, mahallede ve meslek hayatımda tanıdığım her kadına aşık oldum ben. Hep sevdim, sevildiğimi hiç bilmiyorum.
Ali Lidar ...
Bir arkadaşım çok severdi kendilerini, bense baya da önyargılıydım kendilerine. Bir gün esti bakayım dedim, araştırdım baya da kafa adam... Burda da her yerde görmeye başlayınca okumalıyım dedim. Elime aldım kitabı ve bırakamadım. Başta bu adam ne diyor falan oldum ama büyüsüne kapıldım...
Kendilerini;
• Sevgili kalbim!
Neden
İyi ki okudum.İyi ki bu şahane kalemi ve Hasan’ı tanıdım.Emir’in şanslılığını kıskandım.Çünkü onun bir Hasan’ı ve onun inci tanesi Sohrap’ı oldu.
Okurken “hayırrr” diye haykırdım,ağladım,durup kendimi sakinleştireceğim günler verdim araya.Dakikalar demiyorum,günler.Çünkü kabullenemediğim şeyleri;okumak,yerine koymak,sindirmek çok zordu.
Bu kaçıncı sevmem seni..
..dört oldu sanırım ..
Dörtleri sevmem aslında ..
her sey üçte bitmeli .. 1..2..3
üç benim uğurlu sayım..
bir dünya safsata yazılmış üç üzerine numaralojide..
çok da umurumda değil...
merak da etmiyorum artık derinlerdeki anlamları.. ..
..yoruldum
..oysaki ki en büyük özelliğidir kedinin "merak" ..
..ta ki
“O kazada ben ölmüştüm Tolga,” dedim. “Gerçekten ölmüştüm. Benliğim ölmüştü. Yeniden doğdum aslında. Ama bak, yine senin kollarındayım. Beni sana bağlayan şey paramparça anılarım değil. Ben seni yeniden sevdim. Ben seni, en baştan sevdim."
kitapyorumu
5/5 ⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
10/10 ⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
“Bana ne istediğini söyle.”
“Seni,” dedim. “Seni istiyorum.”
Weston gülümsedi. “Pekâlâ, bu kolay. En başından beri bana sahiptin.”
ÇOOOOOK SEVDİM.
BAYA BAYA SEVDİM.
Vi Keeland’i tek bir cümleyle anlatacak olsam; tam kafa dağıtmalık kitapları var, derdim.
Kitabı açıyorsunuz ve kapatana kadar geçen o