OLİGARŞİK KOLEKTİVİZMİN TEORİ VE PRATİĞİ, Emmanuel Goldstein
Birinci Bölüm
Cehalet Güçtür.
Bilinen tarih boyunca, olasılıkla Neolitik Çağ'ın sona ermesinden bu yana, dünyada üç tür insan olagelmiştir: Yüksek, Orta ve Aşağı. Bunlar kendi içlerinde de pek çok alt bölüme ayrılmışlar, sayısız ad taşımışlar, sayıları ve birbirlerine karşı
“A”
Animal [Hayvan]
Bir hayvanda beni etkileyen şey nedir? Beni etkileyen şey, evvela her hayvanın bir dünyaya sahip olması, bu çok merak uyandırıcı, çünkü öyle çok insan var ki, bir dünyası bile yok; bir dünyası olmayan bir sürü insan. Bunlar herkesin hayatını yaşar, yani herhangi birinin ve herhangi bir şeyin. Oysa hayvanlar, onların
Eğer çevrendeki insanları memnun etme gayretini hep ön planda tutan biriysen, sen kendini değiştirme yoluna girdiğinde diğer insanlar bu durumdan memnun olmazlarsa, senin değişim çaban yarıda kalabilir. Çünkü insanların onayını ve sevgisini kaybetme riskine girmek istemezsin. Acaba diğerleri ne düşünür?
Diğerlerinin ne dediğini çok umursadığın zaman diğer insanlar için sıradanlaşırsın. Amacın kimseyi üzmemek ya da seni sevmeme gibi bir ihtimalin olmamasını sağlamak belki ama böyle yaparak kendin olmaktan uzaklaşırsın ve diğer insanlar sana daha az saygı duyar. Bence bu dünyanın en garip taraflarından biri bu. Kibar ollmaya, ince bir insan olmaya, kimseyi kırmamaya çalışırsın ancak bu durumda da sen kırılırsın.
Eğer diğerlerinden değer görmek için onların istediği gibi olursan, değer görmek için dışa bağımlı hale gelirsin ve her zaman olduğu gibi dışa bağımlı olmak seni kırılgan ve bağımlı yapar.
Sen kendi kendine yetme konusunda adımlar attıkça ilk başta seni uyumsuz olmakla suçlayanlar sonrasında senin sınırlarına ve özgürlüğüne saygı duyacaklardır. Çevreni dikkatli incelersen, diğer insanlar tarafından gerçekten önemsenen insanların büyük bir kısmının özgün duruşları ve prensipleri olan insanlar olduğunu fark edeceksin.
Eğer çevrendeki insanları memnun etme gayretini hep ön planda tutan biriysen, sen kendini değiştirm yoluna girdiğinde, diğer insanlar da bu durumdan memnun olmazlarsa, senin değişim çaban yarıd kalabilir. Çünkü insanların onayını ve sevgisini kaybetme riskine girmek istemezsin. Acaba diğerleri ne düşünür? Diğerlerinin ne dediğini çok umursadığın zaman, diğer insanlar için sıradanlaşırsın. Amacın kimseyi üzmemek ya da seni sevmeme gibi bir ihtimalin olmamasını sağlamak belki ama böyle yaparak kendin olmaktan uzaklaşırsın ve diğer insanlar sana daha az saygı duyar. Bence bu dünyanın en garip taraflarından biri bu. Kibar olmaya, ince bir insan olmaya, kimseyi kırmamaya çalışırsın ancak bu durumda da sen kırılırsın.
Eğer diğerlerinden değer görmek için onların istediği gibi olursna, değer görmek için dışa bağımlı hale gelirsin be her zaman olduğu gibi dışa bağımlı olmak seni kırılgan yapar. Sen kendi kendine yetme konusunda adımlar attıkça ilk başta seni uyumsuz olmakla suçlayanlar, sonrasında senin sınırlarına ve özgürlüğüne saygı duyacaklardır. Çevreni dikkatle incelersen, diğer insanlar tarafından gerçekten önemsenen insanların büyük bir kısmının özgün duruşlrı ve prensipleri olan insanlar olduğunu fark edeceksin.
Çağdaş şiirimizin en önemli şairlerinden olan Edip Cansever’in şiirselliğini somutlaştırmayı deneyen bu yazı, onda saklı olanları bir ölçüde açmayı amaçlıyor. Son söz elbette şairin insanı tanımlaması ile olmalıdır. Ne gelir elimizden insan olmaktan başka..
”Şiirin konusu çok zaman sanıldığı gibi düşler, imgeler ya da fikirler değildir. Şiirin
“NEDEN MUTSUZUM?” SORUSUNA ALTERNATİF CEVAPLAR
Mitolojide çokça bilinen bir hikâye vardır; “Tanrılar, kolay elde etmesinler diye mutluluğu insanlardan saklamaya karar vermişler fakat mutluluğun nereye saklanması gerektiği konusunda aralarında bir fikir tartışması çıkmış. Tanrılardan birisi, yıldızlara saklamayı, bir diğeri ise ormanın
Belirli bir oranda toplum kurallarına uyma,toplu halde yaşamak için gereklidir ve bunun karşıtı tutumlar bireyin kendisi için de zararlı olabilir.Ancak,normalliğin temel ölçütlerinden biri,kişinin kendisini iyi hissedebilmesidir.Bu ise yalnızca yaşamın sürdürülmesini değil,insanın dünya içinde kendine özgü bir yer edinebilmesini ve yaşamından
yazmak, bir anlamda buluşmakmış. Aynı sıkıntıları,
aynı endişeleri, aynı umutları paylaşanların buluşması, zaman-
ları farklı olsa dahi...
7
Fakat guguklu saat misali, sunulan her fırsatta konuşmaya kalk-
mak, bu devrin müzmin hastalıklarından biridir.
15
"Dilinizin sınırları, dünyanızın sınırlarıdır ... "
Ludwig
Nasıl ki yazarın youtube içeriklerini izlerken bir arkadaşımla balkonda otururken hayata dair konuşuyormuş gibi hissediyorsam bu kez sanırım kitapla muhabbet ettim.Kitap temsili vaka örnekleriyle desteklenerek birçok insanın okurken bir nebze de olsa kendini bulabileceği bölümlerden oluşuyor.Benim kendimi 'birinden dinlediğim' bölüm 'değişim için bazen uyumsuz olmak gerekir.' bölümüydü.Günlük hayatta sıkça ve hemen hemen herkesin karşılaştığı sorunlara ve bu sorunlara küçük alternatif çözüm seçenekleri sunuyor.Burada odak nokta her zaman kişinin kendisi oluyor,kulağa benmerkezcilik gibi gelebilir lakin aslında anlatılmak istenen özşefkat; kişinin kendi değerini kendisinin oluşturabileceğinden bahsediyor.Hırs ve azim farkları,hedeflere ulaşma yolunda yalnızca sonuç yerine süreci de bütünüyle görmek gerektiği gibi çıkarımlar yapılabilir.
Yaralı bir hayvan gibi saklanmak için kendime kuytular arayıp dururken acı gerçeği kabullenmek zorunda kaldım: Kayboldum.
Kaybolmak ansızın başımıza gelen felaketlerden değil; bir zaman dilimine yayılarak, yavaş yavaş insana sezdirmeden gerçekleşiyor. Ancak son evrede kendini belli eden sinsi hastalıklar gibi iş işten geçtiği vakit anlıyorsun
Kitapta bilimsel araştırmaların bazıları derlenmiş ve çocuğun başarısında etkili olan durumlar anlatılmış.
Kitabın özeti;
Kültür değişimi gençlerle başlar, devamını annelerin aktarımı ile gerçekleşir. Yetişkin erkekler değişime daha kapalıyken kadınlar değişime açıktır. Çocuğun başaracağına inan ve bunu ona söyle tepkisiz kalma veya kötü