Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
128 syf.
8/10 puan verdi
·
8 günde okudu
VAROLUŞÇULUK, Jean Paul Sartre (Kitap İncelemesi)
Nobel ödülünü (1964) reddeden ilk kişi olan
Jean-Paul Sartre
Jean-Paul Sartre
(1905-1980) sadece Nobel ödülünü değil diğer resmi kuruluşlardan kendisine layık görülen tüm ödülleri de reddetmiştir. O, ilkelerini ve felsefi doktrinlerini sadece ortaya koymakla kalmamış kendi hayatının zeminine de bilakis uygulamış ve uygulatma çabasına girmiş, ilkeli ve saygın bir
Varoluşçuluk
VaroluşçulukJean-Paul Sartre · Say Yayınları · 20193,167 okunma
Entelektüel Sözcükler abesle iştigal: Yersiz, yararsız işlerle vakit öldürmek absorbe: (Enerji, kuvvet vb. için) Soğurma, yutma, içine alma, yutma. adaptasyon: Uyarlama adapte: Uyum afaki: Belli bir konu üzerine olmayan, dereden tepeden (konuşma) ajitasyon: Duygu sömürüsü yapma ajite: Duygu sömürüsü, kışkırtmak, körüklemek akabinde:
Reklam
Zekâ eserlerinin zenginlik ve kuvvet kaynağı oluşundan itibaren, ilmin her terakkisini, her yeni malûmatı, her yeni fikri halka uzanan yeni bir kudret kaynağı telâkki etmek icabetti. Şiir, hatıralar, hitabet, zekâ oyunları, muhayyilenin ateşi, düşünce derinliği medeniyetin terakkisi davasına yaradılar.
Sayfa 13 - Yenilik Basımevi,İstanbul,1962
Paris Komünü’nün en dikkate değer özelliklerinden biri, kadınların oynadığı önemli roldü. Devrim dalgası onları silahlı gruplarla birlikte sokaktan politikaya sürüklemiş, onlar kulüplerin başına geçmişler, toplantılarda konuşmalar yapmışlar, edebiyat ve hitabet konusundaki yetenekleriyle tarih ve felsefe alanındaki derin bilgileriyle parlamışlardı. Devrim hareketinin kadın katılımcıları derhal demokrasi sloganlarından doğal çıkarımlar yapmışlardı: “Politik eşitlik, kadınlar için politik haklar demektir. Bu ilke erkekler tarafından da kabul edilmelidir.”
Sayfa 268 - Evrensel Basım Yayın
Falih Rıfkı Atay zaten hazırlıklıydı. Cebinden bir kâğıt çıkararak Şengül üniversitesinin profesörlerini saymaya başladı: - Profesör Behçet Kemal Çağlar edebiyat, folklor, şiir, tekerleme ve kömür mühendisliği kürsülerini dolduracak; bilhassa mevlüt nevileri üzerinde serbest konferanslar verecektir. Zonguldak Maden Okulu'nda ilk, Londra
544 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
40 günde okudu
Kitap bir dönemin Nasyonal Sosyalist Almanya’sının kurucusu ve liderinin yaşamını, siyasi ideolojisini ve sosyal fikirlerini aktardığı bir otobiyografi niteliğindedir. Adolf Hitler bu eseri 16 Ekim 1924 tarihinde Münih Halk Mahkemesi tarafından hapis cezası aldığı Landsberg am Lech Kalesinde, kendi düşüncelerini ve Nasyonal Sosyalizmin
Kavgam
KavgamAdolf Hitler · En Kitap · 201610,7bin okunma
Reklam
'Demokrasi' oyunu
Bu köleci oligarşiler, garip bir şekilde "demokrasi" adını taşıyorlardı. Demek ki, bu "demokrasi", babadan oğula geçen "vatandaş" (Perikles, yurttaşlık hakkını baba ve ana yönünden Atinalı olan Atinalılarla sınırlandıran bir kanun çıkartmıştı) imtiyazını kıskançlıkla koruyan bir azınlığın işine yarıyordu. "Demokrasi" oyunu bu "seçkin" zümrenin içinde oynanmaktaydı. Bu oyunda, kamuoyunun sözle yönlendirilmesi iktidarın yolunu açan anahtardı. Bu yönlendirmede profesyonellerin rolünün önemi de âşikârdı. Bunlara "sofistler" deniyordu. İkna edici söz söyleme sanatının mucidi olan sofistler, siyasî nutuklar söyleyecek olan hatiplere hitabet dersleri vererek hayatlarını kazanıyorlardı. İşte bu durumdaki Grek siteleri, "Batı kültürü”nün hazırlandığı pota vazifesini gördüler.
Sofistler, eski Yunanistan’ın belli başlı kentlerini gezerek parayla ders veriyorlar; güzel konuşmayı (hitabet) ve politik yaşamda başarılı olmayı öğretiyorlardı. O çağlarda, toplum yaşamında demokrasi ağır basmaya başlamış; güzel konuşma ve toplulukları etkileyip inandırma önem kazanmıştı. Bundan ötürü Sofistler, herkes için geçerli olan <doğrulukların> araştırılmasından çok, <inandırmayı> öğretilerine temel yaptılar.
261 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Bu kitabı salt bir klasik olarak ya da çocuk kalsikleri kapsamında ele almak çok basite kaçmak olur. Kitabın muhteviyatına üstü kapalı olarak baktığımız zaman evet, böyle bir olasılık söz konusu. Ancak bu muhteviyatı soruşturmay başladığınızda, verdiği mesajlar itibariyle yetişkinlere hitap ettiğini çok rahat bir şekilde
Sineklerin Tanrısı
Sineklerin TanrısıWilliam Golding · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202080,3bin okunma
Hitabet sanatı ve Erdoğan
''Aslında bu 'hitabet' sanatı demokrasi açısından hiç de olumlu bir nitelik olarak sayılmamalı. İlk ve klasik örnekleri ta eski Yunan'da ortaya çıkan bu sanat orada da makbul sayılmıyordu. Aristo, sofizm okulunun temsil ettiği bu sanatı demokrasiyi demagojiye dönüştüren bir araç olarak eleştirmiştir. İslam ve Osmanlı kültüründe de Sofistler, 'safsata erbabı' olarak horlanıyordu. Burada Platon'un diyaloglarından (Phaedrus) bir cümle nakletmek istiyorum: 'Hatiplik iddiasında olanlar için zorunlu olan şey, gerçekten doğru olan şeyleri incelemek değil, sıradan insanlara, bir hükme varmak isteyen kimselere doğru görünen şeyleri incelemektir; dahası, gerçek değeri, gerçek güzelliği olan şeyleri değil, böyle görünen şeyleri incelemektir. İnandırmanın yolu, gerçeklerde değil, buradadır.' İşte bence bugün Türkiye'de tam da bu durumla karşı karşıyayız. Banka müdürleri, bakan çocukları evlerinde milyonlarca dolarlarla, eurolarla, para sayma makineleriyle yakalanıyor; fakat o da ne? Erdoğan TV ekranlarında boy gösteriyor; esip üfürüyor; 'Siz hiçbir şey görmediniz!' diyor; 'Komplo!' diyor, 'Darbe!' diyor, 'Pensilvanya!' diyor ve milyonlarca insan da onu şapkadan tavşan çıkaran bir sihirbaz gibi alkışlıyor. İşte Erdoğan'ın 'hitabet sanatı' bu! İster 'büyüklenme!' deyin, ister 'akıl tutulması!', sonuç ortada.
Sayfa 174Kitabı okudu
Reklam
_Edebini kaybeden kimse, kötülükten zevk alır. _Düşünmek, ruhun kendi kendine konuşmasıdır. _Adaletli olmak herkese eşit davranmak değildir, herkesin durumuna, konumuna göre davranmaktır. _Arzular ve duygular arabayı çeken iki at, akılsa onları yönlendiren arabacı olmalıdır. _Müziğin insanı götüreceği yer güzellik sevgisidir. _Görünen değişiyor,
İhtişamının zirvesindeki Atina'da 40 bin hür vatandaş ve bütün haklardan yoksun 110 bin köle bulunuyordu. Bu köleci oligarşiler, garip bir şekilde "demokrasi" adını taşıyorlardı. Demek ki, bu "demokrasi", babadan oğula geçen "vatandaş" (Perikles, yurttaşlık hakkını baba ve ana yönünden Atinalı olan Atinalılarla sınırlandıran bir kanun çıkartmıştı) imtiyazını kıskançlıkla koruyan bir azınlığın işine yarıyordu. "Demokrasi" oyunu bu "seçkin" zümrenin içinde oynanmaktaydı. Bu oyun da, kamuoyunun sözle yönlendirilmesi iktidarın yolunu açan anahtardı. Bu yönlendirmede profesyonellerin rolünün önemi de âşikârdı. Bunlara "sofistler" deniyordu. İkna edici söz söyleme sanatının mucidi olan sofistler, siyasî nutuklar söyleyecek olan hatiplere hitabet dersleri vererek hayatlarını kazanıyorlardı. | Roger Garaudy, İnsanlığın Medeniyet Destanı (Çeviren: Cemal Aydın), Timaş Yayınları, 16. Baskı: Aralık 2019, İstanbul, s. 61.
Sayfa 61 - Timaş Yayınları, 16. Baskı: Aralık 2019, İstanbulKitabı okudu
Adolf Hitler
_Düşünce özgürlüğü, tüm kötülüklerin anasıdır. _Her kim bize karşı ayaklanırsa kendisini ölü kabul etmelidir. _Belki bazılarınız, Marksist Parti'yi yok ettiğim için beni affetmeyi başaramıyorsunuz. Fakat arkadaşım, ben diğer partilerin de tümünü yok ettim. Hepsi gitti. _Zayıfa acımak, doğaya ihanettir. _Hayatım boyunca tek bir şeye asla
25 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.