Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
335 syf.
·
Puan vermedi
Anlayabilenler Ulu Hakan, Anlamak istemeyenler Kızıl Sultan dediler...
Ben, şair değilim: kalemim kırık; yazar değilim ilmim eksik. Araştırma kitabında inceleme yapmadan önce bilmenizi isterim. Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı. Günümüzde hangi devletin, Amerika'nın, İsrail'in, İngiltere'nin hatta ülkemizin siyasilerinin gerçek politikasını biliyor, neler planladıklarını gerçekten ön görebiliyoruz? II. Abdülhamid'in
Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı
Abdülhamid'in Kurtlarla DansıMustafa Armağan · Ufuk Kitap · 20063,712 okunma
DİNDAR ABDÜLHAMÎD HAN
Daha önce dokunduğumuz ve 36 padişah arasında en parlağı olarak gösterdiğimiz bu nokta Abdülhamid'de öylesine derindir ki, bir Avrupalıya "İslâma en küçük, zerrece aykırılık mevzuunda kabul edebileceği hiçbir tâviz hayal edilemez!"sözünü söyletmiştir. Abdülhamid bütün hayatı süresince, susarken, konuşurken, iş görürken ve uyurken yalnız Allah'ını ve milletini düşünmüştür.
Reklam
Not defterinde,Vahidüddin'e ait şu cümleler vardır: "- Büyük biraderim Abdülhamid Hân Hazretleri Yavuz Sultan Selim'den sonra gelseydi Osmanlı padişahları arasında en üstün mertebeyi ibraz eder ve devleti, iç ve dış düşmanlarına karşı en muhkem ve salâbetli bünyeye kavuştururdu. Bu mânâyı, bana, kendi öz ağziyle de îma ve ifade ettiği olmuştur. Fakat en nazik ve tehlikeli devrede geldi, 33 sene bütün felâketlere ve maziden kalma dertlere karşı koymayı bildi, hastayı ölümden korudu ama, ayrıca müstakil bir sıhhat ve saadet getiremedi. Onu, kan akıtmaya asla müsait olmayan dindar mizacı yüzünden İttihat ve Terakki yıktı ve zaten sıra icabı, Abdülmecid oğulları arasında en halim selim, şefik, refik, mütevekkil, mütehammil, iradece zaif ve siyasetçe hafif olanını buldu. Ona tac giydirdi ve onu başına tâç eyledi. Böylece, 600 yıllık devleti 6 yılda harcama yoluna girdi ve 9 yılda çökertti- Tarihimizi. yahudilerin, masonların, dönmelerin âleti olarak millete onlardan daha büyük fenalık edebilmiş, haricî ve dahilî hiçbir düşman mevcut değildir."
320 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Babam Sultan Abdülhamid
Babam Sultan Abdülhamid
Kitap Meşrutiyet ile tahta çıkan, 31 Mart olaylarında tahtan indirilen, günümüzde kişiler ve gruplar arasında farklı şekillerde tanınan kiminin çok değer verdiği kiminin ise birçok olayın müessibi gördüğü Osmanlı padişahlarının 34.sü ve halifelerin ise 26.sı olan çalkantılı bir devrin padişahı Sultan II. Abdülhamid'in hayatı kızının ağzıyla kaleme alınmış. İstanbul Yıldız Sarayında başlayan hayatı, tahtan indirilip Selanik Alatini Köşkün'de sürgün olarak devam eder. Ve yine İstanbul Beylerbeyi sarayında hayata gözlerini yumar. Kitap II.Abdülhamid'in padişahlık hayatının yanı sıra, kişisel yaşamına, ailesine olan muamelesine, dindar yönüne, yardımseverliğine ve kitap sevgisine de vurgu yapıyor. Kitap akıcı bir dille yazılmasına karşın eleştirebileceğim tek nokta kitabın sonlarında Sultan Abdülhamid'in eşlerinin , çocuklarının ve onlardan gelen neslin detaylıca açıklanmasıydı, o kısım bana fazla kafa karıştırıcı geldi. Ölmeden bilinmedi kadri Babam Sultan Abdülhamid Han'ın Hiç kimseye baki değildir İtibarı bu fâni cihanın.. Ayşe Osmanoğlu
Babam Sultan Abdülhamid
Babam Sultan AbdülhamidAyşe Osmanoğlu · Timaş Yayınları · 2013763 okunma
ATSIZ ve ABDÜLHAMİD HAN (GÖK SULTAN)
- "Toplumun en büyük haksızlığına uğramış tarihî şahsiyetlerden biri, II. Abdülhamid’dir. Kendisinden önceki devirlerin ağır yükünü omuzlarında taşıyan, en güvenebileceği adamların ihanetine uğrayan ve dağılmak üzere olan içi dışı düşman dolu bir imparatorluğu 33 yıl sırf zekâ ve hamiyeti ile ayakta tutan bu büyük padişah kaatil, kanlı,
Takdimden;
Sultan 2. Abdülhamid Han; bizim için ne ifade eder? Veya şöyle açıkça soralım; biz neden 2. Abdülhamid Han'ı severiz? Vefatının üzerinden bir asır geçmesine rağmen asla eksilmeyen bir tutkuyla neden ona karşı muhabbet besleriz? Dindar, ferasetli ve basiretli bir padişah olduğu için mi yoksa reformist, atılımcı ve yenilikçi bir devlet adamı olduğu için mi? Belki de hepsi ya da hiçbiri... Şurası muhakkak ki milletimizin sinesinde ona karşı duyulan sevginin yegâne sebebi icraatları ve eserlerinden ziyade onun verdiği kavgadır. Devletin her yönden kuşatıldığı bir dönemde “yeniden nizam-iâlem" diyerek ortaya koyduğu şuurdur. Zaten kendisinin zihin dünyasını kavramak da buradan geçer. Çünkü “Abdülhamid Han'ı anlamak” dediğimiz şey o döneme dair alelâde ayrıntıları bilmekten öte onun verdiği mücadelenin özüne vâkıf olmakta saklıdır.
Reklam
Muhafazakâr ve dindar milyonlarca insanın gönülden sevdiği Sultan II. Abdülhamit Han döneminde dağa çıkarak isyan etmiş ve meşrutiyetin yeniden ilan edilişinde aktif rol almıştır. Bilahare de Abdülhamid Han tahtını terk etmek zorunda kalmıştır. İşte bu yüzden o kesim hazzetmez Enver Paşa'dan. Aynı kesim, birkaç sayfa çevirip bilgi sahibi olmayı hiç düşünmemiştir.
Sayfa 10 - Yakın PlanKitabı okudu
. Toplumun en büyük haksızlığa uğramış tarihî şahsiyetlerinden biri, II. Abdülhamid’dir. Kendisinden önceki devirlerin ağır yükünü omuzlarında taşıyan, en güvenebileceği adamların ihanetine uğrayan ve dağılmak üzere olan içi dışı düşman dolu bir imparatorluğu 33 yıl sırf zekâ ve hamiyeti ile ayakta tutan bu büyük padişahı katil, kanlı,
İsmail Küçükkaya: Sultan Abdülhamid ile ilgili bir diğer tespitiniz onun 'Son İmparator' olduğu yönünde. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz? İlber Ortaylı: II. Abdülhamid Han eğer I. Abdülhamid'in döneminde yaşasaydı, Osmanlı İmparatorluğunun Şark dünyasındaki kaderi değişmiş olurdu. Bu, onun kişiliğiyle ilgilidir. Eğer tarihte içtimai şartların
Sultan Abdülhamid oldukça dindar bir insandı. Kızı Ayşe Sultan babasının dindarlığını şöyle anlatmıştır: “Babam doğru ve tam dinî itikada sahip bir Müslüman’dan başkası değildir. Beş vakit namazını kılar, Kur’ân-ı Kerîm okurdu. Daima camilere devam ettiğini, Ramazanlarda Süleymaniye Camii’nde namaz kıldığını, o zamanlar camide açılan sergilerden alışveriş ettiğini hikâye tarzında anlatırdı. Babam herkesin namaz kılmasını, camilere devam edilmesini çok isterdi. Sarayın hususi bahçesinde beş vakit Ezân-ı Muhammedi okunurdu. Babamın bir sözü vardı; ‘Din ve fen...’ derdi. ‘Bu ikisine de itimat etmek caiz.’ derdi.”
Sayfa 23 - Turna YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Rahmetli Paşanın, ismiyle ortaya çıkmak istemeyen oğlunda gördüğümüz not defterinde, Vahidüddin'e ait şu cümleler vardır: -Büyük biraderim Abdülhamid Hân Hazretleri Yavuz Sultan Selim'den sonra gelseydi, Osmanlı padişahları arasında en üstün mertebeyi ibraz eder ve devleti, iç ve dış düşmanlarına karşı en muhkem ve salâbetli bünyeye kavuştururdu. Bu mânâyı, bana, kendi öz ağziyle de îma ve ifade ettiği olmuştur. Fakat en nâzik ve tehlikeli devrede geldi, 33 sene bütün felâketlere ve maziden kalma dertlere karşı koymayı bildi, hastayı ölümden korudu ama, ayrıca müstakil bir sıhhat ve saadet getiremedi. Onu, kan akıtmaya asla müsait olmayan dindar mizacı yüzünden İttihat ve Terakki yıktı ve zaten sıra icabı, Abdülmecid oğulları arasında en halîm, selim, şefik, refik, mütevekkil, iradece zaif ve siyasetçe hafif olanını buldu. Ona tac giydirdi ve onu başına tâc eyledi. Böylece, 600 yıllık devleti 6 yılda harcama yoluna girdi ve 9 yılda çökertti. Tarihimizde, yahudilerin, masonların, dönmelerin âleti olarak millete onlardan daha büyük fenalık edebilmiş, haricî ve dahilî hiçbir düşman mevcut değildir."
Sayfa 55 - Büyük Doğu Yayınları, 6.basımKitabı okudu
Kardeş Kanı Dökülmesine Müsaade Etmem!
Sultan Abdülhamid’in şehzadeliği döneminde bir gün kendi kullandığı sarayın atlı arabalarından birinin atları bir şeyden ürküp yokuş aşağı dolu dizgin giderlerken, heybetli, güçlü kuvvetli bir genç, bu hayvanların önüne çıkar ve arabayı durdurur. Şehzade Abdülhamid, padişah olduğu zaman, bu genci “Tüfekçibaşı” rütbesi ile yanına, saraya
Dindar ve hayırsever bir Padişah kızı;
Âdile Sultan. Sultan İkinci Mahmud'un kızı, Sultan Abdülmecid ve Sultan Abdülaziz'in kız kardeşleridir. Ayrıca Adile Sultan, Sultan ikinci Abdülhamid Han'ın halasıdır.
Sayfa 178
Yavuz Bahadıroğlu "Dünya mükâfat yeri değildir" Peygamber Efendimizle görüşmek için Medine’ye gelen yabancı elçiler, etrafta önce Devlet Başkanlığı Sarayı arıyorlardı… Bulamayınca, büyükçe bir ev bakınıyor, yine bulamayınca çevreye soruyorlardı: “Reisiniz nerede oturuyor?”  Medine’deki diğer evlerden hiçbir farkı olmayan Mescid-i
Abdülhamid’in günlük yaşayışı muntazamdı. Çalışma, yemek ve istirahat saatlerine harfiyen uyardı. Çalışmasına yemek için ara verirdi. Yemek vakti geldiğinde masaya geçer, eşiyle ve çocuklarıyla birlikte yemekyemeye özen gösterirdi. Onlarla yakından ilgilenîrdi’. Yemekten sonra 25-30 dakika uzanarak dinlenirdi. Bu arada Osmanlı sultanlarının Fatih’ten önce vezirleri ile beraber yemek yemeleri adet iken, sonradan güvenlik gerekçesiyle yalnız yemişlerdir. Abdülhamid Han sonra yine devlet işleriyle uğraşmaya devam ederdi. Öğle namazını eda eder, akabinde başkâtibiyle görüşür ve bu görüşmeyi randevu verilen devlet adamlarıyla görüşme takip ederdi. Bunu ikindi namazı izlerdi. Namaz sonrası sofraya geçer, akşam yemeğini yedikten sonra Yıldız Sarayı’nın bahçesinde yürüyüş yapardı. Bu yürüyüş esnasında bürokratları ona eşlik eder, onlarla fikir teatisinde bulunurdu. Akşam namazını eda eder, çocuklarıyla ilgilenirdi. Yatsı namazını kıldıktan sonra dinlenmeye çekilir, yatmadan önce mutlaka kitap okur ya da okuturdu. Mütercimlerin kendisi için hazırladığı eserleri çok dikkatle dinlerdi. Çoğu zaman kitap okurken uyumayı tercih ederdi. Lâkin uykuya düşkün değildi. Bazen sabahlara kadar çalışırdı. Özellikle de devlet meseleleriyle ilgili geceleyin uykusundan uyandırılmayı hoş görür ve uyandırılması konusunda kesin emir verirdi. Son 150 yılımızın en çalışkan devlet başkanı olduğu kesindir. Çok dindar bir kişiydi. Dinimizin bütün emir ve yasaklarına uyardı. “Bu milletin hiçbir evrakını abdestsiz imzalamadım” sözü meşhurdur. "
Sayfa 200Kitabı okudu
49 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.