Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
müteahhitlerin ekmek teknesi
Doğa, Tanrı'dan bütün evrene ve parçalarına sinmiş tanrısal akıldan başka nedir ki?
Jaguar KitapKitabı okudu
"Bu," dedi yanımdaki ağır başlı gözlemci, "bir kitap kurdu ölü düşünceleri kemirgen için doğmuş insanlardan biri. Görüyorsun ya giysileri kitapların tozuyla kaplı . Kafasının içinde düşüncelerin cağıldadığı bir kaynak yoktur bunun; bir kenara yığıp durduğu onca sey de şimdi yok olup gitti işte ;zavallı adam bundan sonra ne yapar, bilemiyorum. İçine su serperek bir şeyler söyleyemez misin? "Sevgili bayım, " dedim umutsuzluk içindeki kitap kurduna. "Doğa bir kitap dan daha iyi değil mi? İnsan yüreği herhangi bir felsefe dizgesinden daha derin değil mi? Yaşam,geçmişteki gözlemcilerin ondan bulduğunu sanıp özdeyişlere dökmeye çalıştığından çok daha yol gösterici bilgiyle dolu değil mi? Neşeniz hemen kaçı vermesin . Zaman'ın yüce kitabı hala açık duruyor onumuzde; onu doğru düzgün okumayı başarırsak, sonsuz doğruluğun yolunu açacaktır bize.
Sayfa 75 - Kırmızı KediKitabı okudu
Reklam
Bir zamanlar doğa merkezdeydi. Hepimiz için.
Doğa artık ayakta zor dururken Asil denen adam başını sallayarak Doğa'nın elini bıraktı. "Onun cılız ışığı benim karanlığımı söndürecek güçte değil." Yavaşça bir adım arkaya doğru atarak Doğa'dan uzaklaştı. "Gördüğüm en zayıf Işıktan Gelen." Bunları söylerken yönü tamamen Doğa'ya odaklıydı. "Ve aynı zamanda gördüğüm en güçlü Işıktan Gelen. Kızdaki yoğun enerjiyi sen de soluyor musun?"
Bütün bu karışıklığın nedeni insan bilgisinin -ayrımlayan ve ayrımlamayan şeklinde- iki farklı yoldan elde edilmesidir.* İnsan lar genellikle, dünyanın hatasız olarak bilinebilmesinin yalnızca ayrımlama ile mümkün olabileceğine inanırlar. Bu nedenle, genel likle kullanıldığı şekliyle “doğa” sözcüğü, ayrımlayan zekâ tarafın dan algılandığı haliyle doğayı ifade eder. Ben, insan aklı tarafından yaratılmış boş doğa imgesini kabul etmiyorum ve bu imgeyi, ayrımlamayan kavrayış tarafından de- neyimlendiği haliyle doğanın kendisinden açık bir şekilde ayırıyo rum. Eğer doğanın yanlış kavranmasının kökünü kazırsak, inanı yorum ki, dünyanın düzensizliğinin temeli ortadan kalkacaktır. Batı’da doğa bilimi, ayrımlayan bilgiden doğdu; Doğu’da yin- yang ve Ai Çing felsefeleri de aynı kaynaktan doğdu. Ama bilim sel gerçeklik mutlak gerçekliğe asla erişemez ve felsefeler, en nihayetinde, dünyanın yorumlanmasından başka bir şey değildir ler. Bilimsel bilgi tarafından kavrandığı haliyle doğa, harap edilmiş bir doğadır; iskeleti olan ama ruhu olmayan bir hayalettir. Felsefî bilgi, insan kurgulaması tarafından yaratılmış bir teoridir, ruhu olan ama yapısı olmayan bir hayalettir. Ayrımlamayan bilgi, doğrudan sezgi haricinde bir yolla anla şılamaz, ama insanlar, buna “içgüdü” diyerek, aşina oldukları bir çerçeveye sokmaya çalışırlar. Gerçekte bu, adlandırılamaz bir kaynaktan gelen bilgidir. Eğer doğanın gerçek görüntüsünü bilmek istiyorsanız, ayrımlayan aklı terk edin ve görecelik dünyasının öte sine geçin. En başında, ne doğu ne batı, ne dört mevsim ne de yin ve yang vardır.
Sayfa 132
Doğa onun sığınağıydı. Doğayı tanıyordu. Ama insan ve onun maneviyatı bilmediği konulardı.
Reklam
Ve tüm bu tartışmada, bahsettiğim adaletin doğadan kaynaklandığının anlaşılmasını istiyorum fakat kötü alışkanlıkların verdiği zarar öyle büyüktür ki doğa tarafından bahsedilen kıvılcımları söndürür, aksine kusurlar ortaya çıkar ve yerleşik hâle gelir. Ama eğer insanların yar gısı, doğanın yargısına göre doğru olana tekabül ederse ve insanlara özgü hiçbir şeyi kendilerine yabancı görmezlerse (şairin ifadesini kullanırsak"), o zaman adalet herkes tarafın- dan eşit şekilde sağlanır. Doğa tarafından kendilerine akıl verilmiş olanlara ayrıca doğru akıl da verilmiştir ve bu nedenle yasa, emir ve yasaklamalardaki doğru akıldır. Eğer insanlara yasa verilmişse, onlara adalet de verilmiştir. Tüm insanlara akıl verilmiştir ve bu nedenle adalet de herkese verilmiştir, bunun için, Sokrates, faydayı adaletten ayıran ilk kişiyi haklı olarak lanetler ve tüm kötülüklerin kaynağının bu olduğundan şikâyet ederdi.
Endüstri temasını Türk edebiyatında ilk kez Na­zım Hikmet işlemiştir. Türk sanat yapıtlarının sayfaların­ dan işçi sınıfı şairinin sesi ilk kez onunla duyulmuştur. Aşk ve doğa temalarının şiirleştirilmesine karşı, şair, gö­züpekçe, emeğin şiirleştirilmesini koymaktadır.
İlk ustam oldu benim halk Belleğim de akıp giden ırmak... Köylü diliyle türkü çağırdım Onlarla gülüp ağlayarak. İkinci ustamsa doğa Şiirlerimde alın terim. Bozkır türküsüyle doldu ciğerlerim. Taşları düzleyen rüzgâr gibi Doğayla yontuldu dizelerim. Üçüncü ustamdı kadınlar. Tekdüze yaşantıya. Kaynar dururlar semaver gibi. Onlar öğretti bana sevgiyi. Gözleri çıra gibi yanar, Ak badem olur tenleri, Güvercin kanadına benzer elleri.
Sayfa 42 - YKY
Doğa insanı ya tıka basa yer, ya aç oturur. Amerika yerlilerinin geleneksel olanı ertesi güne yiyecek saklamaz. Avusturalya yerlileri anında ödüllendirilmeyecekleri işlere girişmezler. Geleceği düşünmeyen doğa insanının tarzında, sessizce yaşanan bir bilgelik vardır. Kutup kâşifi Peary, rehberlerinden birine "Ne düşünmektesin?" diye sorduğunda, rehber "Düşünmem gerekmiyor," diye karşılık vermiş, "Bol miktarda etim var." Antik Yunan' dan bu yana, dünya halklarının önemli bir bölümü, gerekmedikçe düşünmemenin bilgeliğine uzak ve yabancı. Susan Sontag bunu "İnsanoğlu Platon'un mağarasından bir türlü dışarı çıkamamakta, alışkanlığını sürdürerek hâlâ gerçeğin imgeleriyle oyalanıp durmaktadır" sözüyle dile getirmişti. Bana sorarsanız, o mağaradan hiçbir zaman çıkamayacak. Çünkü, geleceği düşünmeye başladığından bu yana, yaşamakta olduğu cenneti terk edip anksiyete dünyasına adım attı ve bundan böyle artık hep orada olma durumunda. Üzerinde kaygının ağırlığı, hırsın gerilimi, mülkiyetin tutsaklığıyla, doğa insanının sahip olduğu hayatiyeti yitirmiş bir halde yaşayacak. Gerekmedikçe düşünmeyen doğa insanına karşılık, matriks insanı düşünce üşüşmesi işgalindedir. Duygu dünyamızı fakirleştirip sezgilerimizi ve içgüdülerimizi körelterek. Bilgi bombardımanından sersemlemiş insan bunu fark edecek halde de değil.
Sayfa 168 - MetisKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.