"Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare, geniş bir ânın
Parçalanmaz akışında."
Gururla söyleyebilirim: "Bu dünyadan bir
Ahmet Hamdi Tanpınar geçti ve ben onu okuma şerefine nail oldum." Bazı yazarlar vardır, geç tanırsın. Bazıları da vardır ki, geç tanımanın daha kötüsü: yanlış tanımak...
Geçtiğimiz yıllarda çok sevdiğim,
Arkadaşlar öncelikle kitabı inceleme yapmaya kesinlikle yaş sınırı muhabbeti ile başlamak istiyorum.(+18) veya (+21) yaş sınırı arasında gittim geldim.Yani (+18) olduğu kitabın garanti ama (+21) de olabilir.İncelememi de bu yaş altındaki arkadaşlar okumasın.Biliyorum bu tarz uyarılar o yaşlarda daha bir çekici geliyor ama bunu söylemem lazım.Çünkü
Hayattan ne öğrendim?
Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum. Işığı gördüm, korktum. Ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi. ..
Ağladım.
* * *
Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;
aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu
‘1K kutsal kitaplar serisi’nden Şibumi’nin incelemesi vesilesiyle herkese selamlar...
Çok net hatırlıyorum, siteye ilk üye olduğumda ‘bu kitaba sahip olmayanları burada barındırmıyorlar herhalde’ diye bir kaygıya kapılmış, Ocak 2018’de hemen sipariş etmiştim kitabı. Ancak kitabı almak da yetmiyor tabii. https://1000kitap.com/Nordavind ‘nın
Bir tutam delilikten zarar gelmez hadi bugün kasmayın ️ Aman dozunda siz anladınız onu
Şiir kitablarını okumalara doyamayanlar beni takip ederseniz mutlu olurum. Çünkü bu sayfada çok öneri bulacaksınız. Bu hafta sonunu şiir kitaplarına ayırdım.
Dürüst olmak gerekirse, yaşadığım birtakım olumsuz tecrübenin ardından kendime bir söz verdim; ikinci bir emre kadar özellikle yeni kuşak (2000 sonrası diyelim) muhafazakar / dinci / İslamcı / yeni tip milliyetçi vs. (sıfatlar arasında kaybolmak) yazarların ‘edebi’ eserlerine sakın bulaşma... Karşılaştığın zaman yolunu değiştir veya görmezden
"Kansere bu nedenle "ince" hastalık deniyordu belki de hep ince düşünmek ve hassas olmanın bir yan etkisi gibi." (s. 12)
Eserden bir alıntıyla başlamak istedim incelememe. Hep ilk kırılan ince düşünen insanlar oluyor hayatta. En çok zarar gören, en çok acı çeken, başkasını incitmemek için incinen... Ne diyordu
Merhaba arkadaşlar. ❤️ Gözlemlediğim kadarıyla bazı okurlarımız bazı paylaşımlara karşı fazla yargılı olmuyorlar mı sizcede? Son zamanlarda paylaşımların altında sık sık karşılaşır oldum "Git twitter'da paylaş," "Yettiniz artık," "bıktık sizden" gibi gibi. Şahsi düşüncem olarak kendi adıma söyleyebilirim ki fazla yargılı olmak iyi birşey değil. Her şey dozunda iyidir ne azı ne fazlası. İnsanlar arasında samimiyeti artıran arkadaşlık bağı yaratan bir şey neden kötü olsun ki? Hepimiz kendi hayatımızda kusursuzmuyuz ki başkalarından kusursuz davranışlar bekliyoruz? Arkadaşların paylaşımı altında bazı saygısızca yorumlar gördüğüm için düşüncelerimi yazmak ihtiyacı duydum. Saygıyla, sağlıcakla kalın 🌹
Bu kitap ne ciddi kavgaların, ne büyük ve yaygın sıkıntıların, ne de ezilen insanların romanıdır; bu kitap, mustarip bir ruhun iç çekişlerinin romanıdır. (Sayfa:559)
Kitabın en kısa, en sade, en anlaşılır açıklamasını bu sözle yine Oğuz Atay yapmıştır. Kitabın adına bakılıp da sürekli; işkence görmüş, sevilmemiş, hor görülmüş, küçümsenmiş bir
Hepimiz kölesiyiz vazgeçemediğimiz şeylerin. Bir dağ köyünde evinden kaçırılan kız nasıl yokluktan bunalıp vazgeçiyorsa özgürlüğünden, bizler de farklı gerekçelerle razı oluyoruz bu esarete. Modern zamanlarda adı koyulmuyor sadece bağımlılıklarımızın. Kendimiz tercih ettiğimizi sandığımız sürece bu rahatsız etmiyor bizi. Süha Baytekin, ”Köleleşme