Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İşte ben hep böyle bildiğin gibi: Kaderi öpüp başıma komuşum, Gülüşüm, oturuşum, konuşuşum, Belli efendim, besbelli Yaşamaktan soğumuşum. Yaz yağmurları misali yıllarca Yağmış durmuşum kendi içime. Zaten dünya öyle dünya ki kim kime Herkes kendi derdine anca, Herkesin yüreği lime lime..
Derdimin dermanı kendi derdinde..??
Uğrunda dertlere düştüğüm sevgili.. Bir başkasına tutulmuş, o da dertli?? Derdimin dermanı kendi derdinde.. Hekim hasta olunca kime gitmeli??
Reklam
Başı ağrıdığında ağrı kesici, ateşi yükseldiğinde ateş düşürücü, canı sıkıldığında antidepresan, kolesterolü yükseldiğinde kolesterol düşürücü, kası kasıldığında kas gevşetici ile hokus pokus yapan bu zihniyet, insanların derdine çare olmayan uğraşmaktan çok; kurduğu bu sistemle, insanları kendisi ömür boyu müşteri kılacak, sağlıksız ve düşünme yetisini kaybetmiş, söylediklerini sorgulamayan bir nesil meydana getirmek istemektedir.
Ben gördüm ve bildim ki, İmam Şâmil'den, Bediüzzaman Said Nursi'ye, İmâm'ı Azam'dan İmam-ı Şafii'ye, Buhârî'den İmam Hanbelî'ye dek olan bu şahsiyetleri biz dinî bilgilerinden dolayı tanımıyoruz. Tarihe kazınmalarının sebebi bilgilerinin zeminindeki güçlü karakterleri. İmam Buhârînin Buhara padişahının çocuklarına özel ders vermeyi reddettiği için sürgün edilmesi, İmâm'ı Azam ve Hanbeli'nin Emevî halifesinin halka dayattığı Mutezile itikadını onaylamamaları, bu sebepten zindana atılmaları... Nice eğip bükenler silinip gitti ama tarih onları bize taşıdı. "Ne istiyorsa onu deseydin, değdi mi bütün kariyerini harcadığına? Şimdi bir de zindan hükmü giydiğin için apoletlerin de sökülecek üç kuruşa muhtaç kalacaksın. Herkes arkandan atıp tutacak, itibarını kaybedeceksin." demiş midir anneleri? Kıymetli anneleri öyle günü kurtarma derdinde "aman elimi suya sabuna değdirmeyeyim" eğitimi vermiş olsalardı, hiç yaşanmamış beş bin olayın içtihadını yapan, sabahlara kadar uzun teravih namazları kılan bir İmâm'ı Azam yetişir miydi?
Yaşamanın derdine düşmüş insanlar düşünemez, düşüncenin batağına saplanmış insanlarsa yaşayamaz.
Yakın arkadaş gazlaması:))
"Gençsin daha. Güzelsin. Herkes kendi derdine yan sın."
Sayfa 48 - ÖTÜKENKitabı okuyor
Reklam
O servi boylu, gül yanaklı günün birinde Yer tuttu kaba sofuların meclisinde Gördü bir abidi pek perişan halde Ay ve yıl ömrü geçmiş sofuluk derdinde Bilmemiş ki şarabın zevki nedir Siyah ben ile yanak nasıl da süslenir Uzak tutup haramı anlatır mahşeri Hurilerin yüzü, Cennet ve Kevseri Delikanlı Cennet ve Hurilere meyl ederek "Ey bağışlayıcı Tanrı" dedi gam çekerek "Ümidim o ki girerim ben de cennete Olurum ben de nail olanlardan merhamete" Gaipten hoş bir nidâ geldi Kulağına "Ey zarif kişi" dedi Neşeyle içtiğin halis şaraptır Kevser ummak sana nahaktır Vazgeç niyetin Kevser ise şaraptan Yoksa nakdi al veresiye umma Tanrı'dan Kevser içer, bâdeden mahrum olan Kevser'e kavuşan hep içer ondan
"Dersaadet'e canımızı dar atmışız. Ekmek derdine düşmüşüz, kitapları düşünmenin sırası mıdır? Yetinmelisin kızım."
Sayfa 222 - Ötüken 3. Baskı 1984Kitabı okudu
"Herkes sadece hayattan bir şeyler alma derdinde, hayata bir şeyler katmayı kimse düşünmüyor bile."
Yola bakıp durunca hayat ne kadar uzun, zaman ne kadar geniş, yoldaş ne kadar vefakâr görünüyor. Yola düşünce anlaşılıyor meğer vakit darmış, zaman azmış ve yol ne kadar kısaymış. Yolcu da yoldaş da kendi derdinde, herkesin vefası yalnızca kendineymiş..
Reklam
"Ben de bir çocukken Ne yapacağımı bilemez olunca Çevirirdim güneşe doğru Görmediğini gören gözlerimi; Yakarışımı dinleyecek Bir kulak varmış gibi yukarıda; Varmış gibi derdimle dertlenecek Benimkine benzer bir yürek yukarıda."
Sayfa 59 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
... üzüntüsü olan bir insanın, başının çaresine, kendine ait yerlerde bakmasının daha doğru olduğunu, yeni yerlerin derdine deva arayanlara iyi gelmediğini söyledim.
İKİZLER BURCU...
Ecevit hemen diğer garantör ülke olan Ingiltere'ye uçtu. İngiliz başbakanıyla görüştü. O gece Londra'da Rumlarla “barış” üzerine bir şiir yazdı. “Sıla derdine düşünce anlarsın/ Yunanlıyla kardeş olduğunu/ Bir Rum şarkısı duyunca gör gurbet elde İstanbul çocuğunu/ Önce bir kahkaha çalınır kulağına sonra Rum şiveli Türkçeler/ O Boğaz’dan söz eder sen rakıyı hatırlarsın/Yunanlı’yla kardeş olduğunu sıla derdine düşünce anlarsın.” "Türk-Yunan Şiiri", 1974 İki gün sonra aynı Rumlara karşı “savaş” açacaktı…
Sayfa 102Kitabı okudu
Iç grup ile dış grup, "biz" ile "onlar" arasındaki sınır çizgisi en canla başla savunulan ve en fazla dikkat sarf edilen ayrımlara girer. Denebilir ki, dış grup, iç grup için faydalı hatta vazgeçilmezdir çünkü iç grubun kimliğini açığa çıkarır ve tutarlılığıyla dayanışmasına güç katar. Aynı şey iki grup arasında uzanan biçimsiz gri alan için söylenemez. Bu alan anlaşılır bir şekilde faydalı bir rol oynayamaz; zararlı, niteliksiz olarak görülür. Bundan dolayı, yurtseverlik ya da partizan dayanışma duygularını harekete geçirme yoluyla halk desteği kazanma derdine düşen her politikacının gözde ilkesi şudur: "Bizden olmayan, bize karşıdır". Böylesi bir kategorik bölünmede, ara, kararsız ya da doğal bir konum için yer kalmamıştır. Eğer böyle bir yere izin verilirse, bu konumlar doğru ya da yanlış arasındaki bölünmenin sanıldığı kadar mutlak olmadığı anlamına gelecektir. Çok sayıda parti, kilise ya da milliyetçi ya da hizipçi bir örgütlenme, zamanlarının ve enerjilerinin çoğunu yeminli düşmanlardan çok kendi muhalifleriyle savaşta harcar.
Kimse seni üzmek istemiyor.Herkes kendi yarasını koruma derdinde.
Sayfa 82 - doğan kitap,gecikmiş yanıt
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.