Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Geleneksel psikolojik kavram dilinde, psikoloji modern "Ges­talt Psikolojisi"ne geçerken duyumcu kavrayışın kabullerinden an­cak kurtulduğu için, bu şey-durumunun anlatımı konusunda tam isabetli bir ifade hemen hiç sunulmamıştır. Bütün nesnelliği "yalın" izlenimde sona erdirmiş olan söz konusu duyumcu yaklaşım için her
126 syf.
·
Puan vermedi
·
20 saatte okudu
Yazar, günümüzde dünyaya egemen olan kötülüklerin kaynağında ne olduğunu araştırmış, insanların tavır ve davranışlarının kökünün ekonomik, sosyal ve siyasal sistemlerde değil; ahiret inancı veya dünya görüşleri doğrultusunda ortaya çıkan etik ve ahlaki konseptlerde bulunduğunu görmüş. Kitaba bilgi kaynaklarını değerlendirerek başlayarak akıl, duyu ve felsefenin salt kaynaklar olamayacağına dair güçlü izahatlar getirmiş. Ardından medeniyeti üç kategoride inceleyerek (duyumcu- akılcı- mistik) tarih boyunca ıslah yerine ifsad eden medeniyet türlerini ve bu konuda yapılan yanlışları, mistik Avrupa'nın nasıl materyalizme evrildiğini vb. alan dahili çok yerinde konulara değinmiş. Son bölümlerde peygamber olmadan insanın doğruya ulaşamayacağı ve peygamberlerin özelliklerini genişçe açıklamış. İslam'ın ahlaki öğretilerinin akılcı medeniyette olduğu gibi değişken ve subjektif olmadığını, son derece güçlü ilkeleri olduğunu, özünde kötü olan bir şeyin kıyamet gününe kadar kötü, özünde iyi olan bir şeyin her dönem ve her yerde iyi olduğunu başlıklar halinde kategorize ederek sunmuş ve İslam'ın tüm sistemlere üstünlüğüne vurgu yaparak "safını seç" yönlendirmesiyle eseri noktalamış. Nedvi eserleriyle adeta batıya meydan okuyan bir yazar. Bu kitabıyla medeniyetlerin temellerini inceleyerek yegane doğrunun İslam olduğunu gözler önüne seriyor. Kitap size sadece veri sunuyor. Bu veriler ışığında tek doğrunun İslam olduğunu tüm kalbinizle hissediyorsunuz.
Din ve Medeniyet Üzerine
Din ve Medeniyet ÜzerineEbu’l Hasan Nedvi · Mahya Yayınları · 025 okunma
Reklam
Duyumcu Medeniyet:
Maksimum kârı, faydacılığı ve fırsatçılığı önceleyen bir zihniyet, doğruluk ile yanlışlık, hukuka uygunluk ile aykırılık arasında bir ayrım gözetmez. Kişisel çıkarı toplumsal yarara, belirsizliği sisteme tercih eder. Dolayısıyla sağlığı tehdit eden durumlar, toplumsal çalkantılar ve ticari düzenbazlıklar, sahtekarlıklar sorun olarak görülmez. Bunlar ticari hayatın gerçekleri olarak görülür.
Analitik Felsefenin Öyküsü Bölüm 1: Başlangıç ve Kurucular
McTaggart önce Russell’ı duyumcu epistemolojiyi terk etmeye ikna eder. Sonraysa gerçekliğin ruhani olduğuna ikna etmeyi başarır. Russell kariyerinin ilk bölümünde Neo-Hegelci bakış açısıyla çalışmalar yapar. Her zaman bilimlerle içli dışlı olan Russell normalde metafiziksel ilk prensiplerden hareketle çalışan Neo-Hegelciler’in aksine bilimlerin verilerinden hareket ederek Neo-Hegelci “Mutlak”ın kavrayışına sahip olmak ister. Russell’ın bu döneminde bütün bilimler Mutlak’a çeşitli soyutlamalar yaparak, belli bir yönünden yaklaşmaya çalışan kusurlu araçlar olarak görülürler.
Nitekim medeniyetleri materyalist, akılcı ve mistik medeniyetler olarak üç tipe ayırdıktan sonra onların karşısında vahye dayalı medeniyeti savunan Ebu’l-Hasan Nedvi İslam medeniyetlerinin konumunu şöyle açıklıyor:”Dört halife dönemi sonrasında, cehalet, ihtiras, İran ruhçuluğu, Yunan düşüncesi veya diğer maddeci veya duyumcu sistemler İslâm’ın politik teşkilatına sık sık bulaştırılmıştır.
Dört Halife dönemi sonrasında, cehalet, ihtiras, İran ruhçuluğu, Yunan düşüncesi veya diğer maddeci veya duyumcu sistemler İslam'ın politik teşkilatına sık sık bulaştırılmıştır.
Reklam
Seçkinlere,akıl ve sezgi sahibi insanlara, duyumcu-maddeci değil, akılcı-ruhçu insanlara tahsis edilmiş olan özel bir anlaşılma biçimi ve seviyesi vardır ki bu filozofların, bilginlerin anlama biçimi seviyesidir.Felsefe o halde İslam’ın en üstün, en doğru, en mükemmel anlama biçimi ve seviyesidir
Schrödinger'in "Bütün bilgimiz...tamamen anlık duyu algısına dayanır." türünden duyumcu (sensualist) ve pozitivist görüşler ifade etmesine daha da fazla şaşırmıştım.
Sayfa 194Kitabı okudu
duyumcu
sevmekten âciziz, sevilmek için gereken sözlerse daha söylemeden yorar bizi. zaten içinizden kim ister ki sevilmeyi? René’nin "severek yoruyorlardı onu." sözü, tam olarak şiarımız sayılmaz. sevilmeyi düşünmektir bizi tek yoran, telaşa düşürecek kadar yorar hem de.
Sayfa 487 - Can Sanat Yayınları - Yedinci Basım - Aralık, 2013 - Çeviren: Saadet ÖzenKitabı okudu
Dikkatle Bak!
Bir mail geldi arkadaşımdan diyor ki; "Bak benim derin sorularım var. Sormak isterim kızmak yok ama. Bak ben iyi niyetliyim tamam mı? Kafam karışık biraz. Görmediklerime inanmak gelmiyor içimden. Yazılar okudum, felsefe yani, özellikle duyumcu felsefe... 'Allah görülemiyor, Öyleyse yok' demeye getiriyorlar." Kim demiş görülemiyor
Reklam
680 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Sanırım büyük şehirlerde yaşayan Türk insanlarına en çok benzeyen millet Portekizliler. Tabii bahsettiğim fiziki benzerlik. Keşke aynı benzerlik sanat alanında da olsaydı. Pessoa Lizbon'da bir fenomen, herkesin hayran olduğu bir sanatçı. Ancak bir gerçek daha var Pessoa 'da Lizbon'a ve Portekize hayran. Okurken sizi farklı dünyalara götüren bu kitabı kesinlikle tavsiye ederim. Kitap 675 sayfa, 99 . sayfasındaki tek satırlık "Istırap molası" bölümünde Pessoa şöyle bize sesleniyor; " Ey okurlar , mutlu olup olmadığımı soruyorsanız , cevabım hayırdır." Ve bu ruh halini tüm kitap boyunca sürdürüyor. Kitabın bazı bölümlerinin başlıkları da sizin için ip ucu olabilir; "Ölü hayatımın olanca ağırlığını duyuyorum." ,"İyi hayal kurma sanatı üzerine" "Duyumcu" ,"Çıkılmamış yolculuk" , " Uyuyan suların madonnası.."
Huzursuzluğun Kitabı
Huzursuzluğun KitabıFernando Pessoa · Can Yayınları · 201710,4bin okunma
Geri13
58 öğeden 46 ile 58 arasındakiler gösteriliyor.