Kitap sade, kolay bir anlatımla yazılmış. Ama içeriği hiç de sade ve kolay değil...Gerçekleri yüzümüze çarpan bir roman. 16 yaşımda okumuştum. Evdeki sorunlarım yüzünden tamamlayamadan arkadaşıma teslim etmem gerekmişti. Ve uygulamaya kaydolmadan pdf bulunca çok sevindim, okudum. Bosna ile ilgili kısa bir araştırma yaptım. İnternette toplu mezarları gördüm, mavi kelebeklerin öyküsünü okudum. "Mavi kelebekler, Bosna – Hersek coğrafyasında, masum ölülerin ruhlarını temsil eden özel bir yere sahip olmuştur. Bu dokunulması artık güç insanlar, kelebeklerin kanatlarında var olarak dünya tarihine büyük dersler vermek için kanat çırpmaya devam ederler." Ne kadar ağlamıştım o insanlara. Ne kadar yazık dedim. Yazık biz insanlara. İnsanız, haklarımız var diye çığlıklar atarken kapattığımız kulaklarımızla yaşam çığlıkları atanları duymuyoruz bile. Birbirimizi katletmekten başka bir şey yaptığımız yok. Sebep çok basit(!) Dil ve din farklılığı...Bir insanı katletmek için bu farklılıklar yeterliymiş. En acı olan da komşu dediğin insanın yıllardır seni düşman olarak görmesi. Kitaptaki konu beni kendine çok çekti. Önemli olan ortada bir acı var ve ben bunu iliklerime kadar hissettim. Başkarakterler Suada ve Tarık. Onların aşkını anlatmakla beraber Bosna katliamını çok başarılı bir şekilde özetlemiş. Suadanın yolculuğu ile başlayan kitap Suadanın hayalini kurduğu olayla bitiyor. Yazık insaniyeti insanlardan değil de kitaplardan öğrendiğimiz zamana...Yazık kendi vicdanını kaybetmiş herkese.
(İncelemeye emoji eklenemiyor. Bunu ekleyelim imgyukle.com/i/LovoVM :))
"Kadına Şiddete Hayır" ve "İstanbul Sözleşmesi Yaşatır" Okuma Etkinliği
Alıntı ve incelemeler:
#81006685
İstanbul Sözleşmesi Tam Metin: rm.coe.int/1680462545
Şimdiye kadar yapılan tüm etkinlikleri bir kenara bırakın. Ve şimdiye kadar okuduğunuz tüm kitapları da bir kenara bırakın.
"Seni seviyorum. Yanlış anlama : çok fazlanı değil, sen eksiğini."
Şimdi o böylesine güzel anlatırken aşkı, umudu, hayatı, yalnızlığı, hasreti..
Bir de ondan dinlemek gerekmez mi?
Onlarca farklı pencereden bakacağız belki ama çok güzel şeyler göreceğimize eminim.
Bırakalım kendimizi onun kelimelerine, sitem etsin arada
1000Kitap
Gerçekten artık uygulamanın tadı kalmadı sebepleri👇🏻
👉Doğru düzgün alıntı paylaşamıyoruz.
👉Taslaklarımız siliniyor.
👉Sürekli olarak bağlantı da hata oldu yazısı veriyor.
👉Hesaplara giriş yapamıyoruz.
1000Kitap
👉Takip etmediğim halde ediyor gibi göstermesi.
👉Sürekli olarak düşen Takipçi ve Sürekli artan Takip sayıları.
👉Gönderilerin
“Soru işareti’nin tipini (?) kulağa benzetip, meraklı bir kişinin kulak vermesinden kaynaklı ortaya çıktığını söyleyenler var.
Buna ek olarak, İngilizcede ‘soru’ anlamına gelen ‘question’ sözünün kısaltması olarak tevellüt olduğunu söyleyenler de var. Şöyle ki; Hatipler, konuşmalarını yazdıkları yazılarında soru sormak istedikleri cümlelerin sonuna önce ‘question’ yazmışlar. Gel zaman git zaman bu ‘question’ kelimesini ‘QO’ olarak kısaltmışlar.
Daha sonra bu ‘QO’ kısaltması alt alta gelerek, biraz da biçim değişikliğine uğrayarak soru işaretini (?) oluşturmuş.
Bu hikâyelere son olarak en sevileni ekleyelim; Soru İşaretine (?) baktığımızda birçok şekle benzetebiliriz. Lakin benzetilen şekillerden en zevklisi, ‘kedi kuyruğudur’.
Bu yüzden soru işaretinin, meraklı kedilerin kuyruk duruşundan yola çıkılıp oluşturulduğunu söylerler.”
gencmuslumanlar.com/irade-terbiyesi...
Bu kitap Genç Müslümanlar sayfasından gelen bildirimle karşıma çıktı. İsmini gördüğüm anda almam
gerektiğini biliyordum. Ben de günümüzdeki çoğu insan gibi zaman yönetiminde zorlanan kurduğu düzeni sürdürebilmekte sıkıntı yaşayan biriydim. Maruz kaldığım caydırıcı etkenlere
Nereden başlayayım gerçekten emin olamıyorum. Bu zât'ı nâmuhterem kişiliği(!) yakından oldukça iyi tanıyorum. Mısıroğluna ait bir kitabı bitirebilmek büyük bir erdem gerektirir. Eğer bu insanın konuşmalarını dinlemiş herhangi bir insanın, beş dakika içerisinde kendi söyledikleriyle ters düşebilen, bilim ve akıldan yoksun palavra sıktığını çok iyi
Selamlar sevgili 1k dostları...
Pek çoğunuzun hemfikir olacağını bildiğim gibi, bana göre dünyanın en güzel hediyesi kitaptır. Ben de bu vesileyle buradan bir okur dostuma kitap(lar) hediye etmek istiyorum.
Seçtiğim kitaplara gelince; bu uygulamada geçirdiğim 5 yılı aşkın sürede çok kıymetli okurlar tanıdım. Bu okurlardan bazıları zaman içinde
SONUNA KADAR OKUYUN!
İbn-i Abbas (r.a.) Hazretleri'nden naklen Muaz b. Cebel rivayet ediyor:
- Bir gün Resulullah (s.a.v.) ile beraberdik. Ensardan birinin evinde toplanmıştık... Tam bir cemaat olmuştuk. Sohbete dalmıştık. Bu arada, dışarıdan bir ses geldi;
- Ev sahibi... İçerdekiler.. Eve girmem için bana izin verir misiniz? Benim sizden bir