Tanpınar’ın tüm öykülerinin toplantığı bir eser. Bir kuyumcu titizliğiyle satır satır işliyor öykülerini. Bu arada öykü diyorum ama bazıları roman olacakken öyküye evrilmis gibi.
Tanpınar inanılmaz detaycı bir adam,hiç acele etmeden sakin sakin anlatır. Gördükleri karşısında adeta zaman ve nesneler duruyor kısacık "an"lar bile onun
Çoğu insan fiziksel, entelektüel veya ahlaki açıdan olsun kendi potansiyel varlıklarının çok azını kapsayan dar bir çemberde yaşar. Hepimiz içinden hayal bile etmediğimiz şeyleri çekip çıkarabileceğimiz yaşam sarnıçlarına sahibiz.
William James
var mı bilen başıma seni saranlar arasında adını
mantık mı diyorlar idrak mısın hafıza mı
sahici bir şeysen eğer söyle bakalım
neydi sevgilinin koynuma kaçtığı tarih
yıllardan hangisiydi hangi mevsimdeydik ayın kaçıydı
koynummuş madem sevgilinin göz diktiği yer kaçmak için
incecik ürperişli gölgesi cismime neden kıydı
sor gücün sormaya yetiyorsa
Herkese merhabalar, bugün bir cesaret inceleme yazmaya karar verdim. Aslında bu kitap İthaki Yayınları BK serisinden okuduğum 52. kitap ve ben bu seriyi çok sevmeme rağmen inceleme yapacak kadar yeterli görmüyordum kendimi. Ama nereden estiyse bu kitaba bir inceleme yazmak istedim. Umarım sonu fiyasko olmaz. Neyse hadi başlayalım bakalım.
PS.
Güne Kafka'nın en sevdiği Van Gogh tablosuyla devam edelim.💝
"Arka planda mor geceyle bu kafeterya bahçesi harikulade”, dedi. “Öbür resimler de güzel. Ama bu bahçe büyüledi beni."
Hayatları ilginç bir şekilde kesişen dublör Gil Ra Im ve yönetici Kim Joo Won'un eğlenceli hikayesi... Secret Garden benim en çok sevdiğim dizilerdendir. Gerçekten, bu diziyi herkesin izlemesini isterdim. O kadar güzel ve eğlenceli bir dizi ki, izlerken insanın art arda tüm bölümleri izleyesi geliyor. Zaten dizi Türk dizileri gibi de bilmem
" Sevinç cesaretten daha iyidir.O , bildiğimiz en büyük güçtür ve cesareti kapsar çünkü cesaret sevincin bir parçasıdır. Sevincin olduğu yerde korkuya yer yoktur . Bu sevinci korumaya çalış Gılgameş ve onu sana yakın olanlarla paylaş . Gözlerindeki kırmızı aslanın gülüşünü koru..."
...
Gılgameş , derin bir nefes aldı . Havanın tadı o kadar sıcaktı ki ölümü andırıyordu fakat yine de Ümit vadediciydi . Bahsedilen cennet burası mıydı? Yani bu sonsuz kum cennet miydi yoksa Fırat Nehri' nin kıyısındaki verimli topraklardan daha harikulade olan büyük bahçe , daha da mı uzaktaydı ? Ya da ufuk çizgisine kadar uzanan sarı-kahverengi kumulların ve çukurların ötesinde miydi? Belki de bu yaşananlar bir yarıştı fakat oldukça yalnız bir yarış : Gılgameş tek başına tüm dünyaya karşı ... Bir anda tarif edilmez bir sevinç gösterisi oluştu . İnsanlar coşkuyla bağırıyor , sesleri kısılana kadar çığlık atıyor ve birbirlerinin kollarına atılıyordu .
"Leydi son zamanlarda pek iyi görünmüyor"
Daldığım düşüncelerden yumuşak ve saygılı bir soru ile sıyrıldım. Gözlerim hala küçük gölette bir süre takılarak başımı sesten yana çevirdim ve bakışlarımı düşüncelerimin sarhoşluğundan kurtararak yanıt verdim
"Efendim?"
"Pek çok kişi sağlığınızdan endişe duyuyor" diye yanıt
Yeryüzüne övgüm geleceğin yeryüzü için geçerli.
Bu kitabın adı "Mutlu bir gün üzerine denemeler" de olabilir diyor
Byung-Chul Han
Her daim çiçek açan bir bahçe düşünün Her çiçek çiçek kış ortasında umudu hatırlatan çiçeklerle dolu bahçe...
Yazarın en çok mutlu olduğu yeri bahçesini bize açtı, o bahçe ile beraber kalbini de açmış oldu.
var mı bilen başıma seni saranlar arasında adını
mantık mı diyorlar idrak mısın hafıza mı
sahici bir şeysen eğer söyle bakalım
neydi sevgilinin koynuma kaçtığı tarih
yıllardan hangisiydi hangi mevsimdeydik ayın kaçıydı
koynummuş madem sevgilinin göz diktiği yer kaçmak için
incecik ürperişli gölgesi cismime neden kıydı
sor gücün sormaya
Selam ahali muhteşem bir kitap yorumuyla geldim. Uzun uzun, sindire sindire okuduğum, ilham aldığım, kendime notlar çıkardığım bu güzelce kitabı en başta tavsiye ederek yoruma geçmek istiyorum.
Romanımız mitolojik öğeler içeren fantastik kurgu. İskandinav mitolojisinden tanıdığımız tanrılar konuk edilmiş. Ana karakter bir cadı, Angroboda. Hayat
Yeldegirmeni mahallesinin köşesine sıkışmış bir paşa konağı. Bu konağın "pencere"sinden dünyayı izleyen bir çocuk. Ve onun anılarının dehlizlerinde sıradışı bir gezinti. Aslında "Şişedeki çocuk "un dilinden imgelerle dolu bir harikalar diyarı. Kendi ifadesiyle "bir yanı meddah bir yanı Kafka" dediği romanında yazar,
Doğrudur, palmiyelerin altında çiçek açan şehirler vardır; mavi bir denizin tepesinde yükselen beyaz şehirler. Sonsuz bir karla kaplı dağlar vardır, kemer köprüleri ile, baş döndürücü güzellikteki manzaralarıyla; şoseler vardır iki yanında selvi ağaçlarıyla, mezarlığa giden yollar gibi hüzünlü ve adalar vardır, dalgalarla ve harikulade bir