Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
176 syf.
·
Puan vermedi
·
25 saatte okudu
Üstün Dökmen
Üstün Dökmen
yazmış olduğu
Küçük Şeyler 2
Küçük Şeyler 2
kitabıyla, insanlara rehberlik etmeye, yeni yollar göstermeye, seçeneklerini fark ettirmeye devam ediyor. (suflörlük yapmak yada kendi doğrusunu empoze etmek değil). Kitap 3 bölümden oluşuyor; •Suflörlü yaşamlar; (Bireyin kendi iradesini kullanmaktan vazgeçip başkalarının yönlendirmesi/etkisi altına
Küçük Şeyler 2
Küçük Şeyler 2Üstün Dökmen · Sistem Yayıncılık · 20061,785 okunma
RİSALE-İ NUR’UN İÇYÜZÜ) ABDULLAH TEKHAFIZOĞLU
İbn Kayyım el-Cevziyye, İgasetu’l-Lehfan fi Mesayidi’ş-Şeytan adlı eserinde der ki: Peygamberlerden başkaları, şahsî düşüncelerinde ve ilhamlarında hata da ederler, isabet de. Onların zan ve ilhamları, düşünceleri ve hatıraları 80, Allah’ın kulları için delil ve hüccet niteliği taşıyamaz. Allah’ın ilhamına mazhar olanların sadatı, ashab-ı
Reklam
Anlatılmaz yaşanır:)
Bir diğer fıkra da şudur: Kedinin biri bir damdan diğer dama sıçrarken muallakta donup kalmış. Sekiz ay sonra Nevruz-ı Harzemşahi geldikte don çözülünce miyavlayarak yere düşmüş.
Sayfa 199 - Erzurum
Halkın ağzında şöyle bir fıkra vardır: Bir dervişe "nerden geliyorsun" demişler. "Kar rahmetinden geliyorum" demiş. "O ne diyardır" demişler. "Soğuktan ere zulüm olan Erzurum'dur" demiş. "Orada yaz olduğuna rast geldin mi" demişler. "Vallahi, 11 ay, 29 gün sakin oldum. Halk hep yaz gelecek dediler. Ben göremedim" demiş.
Sayfa 199 - Erzurum
Ben çocukken dedem ölmüştü; kendisi heykeltraştı. Ayrıca dünyaya verecek bol bol sevgisi olan, çok iyi bir adamdı ve bizim için oyuncaklar yapardı ve hayatında milyonlarca şey yaptı; elleriyle bir şeyler yapardı hep. O öldüğünde, aslında onun için değil de yaptığı onca şey için ağladığımı fark ettim birden. Ağladım, çünkü onları bir daha asla yapamayacaktı; bir daha asla odun parçasını yontmayacak, arka bahçede kumru ve güvercin yetiştirmemize yardım etmeyecek, kendi tarzıyla keman çalmayacak ve bize fıkra anlatmayacaktı. O öldüğü için kim bilir ne muhteşem oynamalar asla yapılmadı, diye düşündüm sık sık. Dünyada kim bilir kaç fıkra eksik ve dedemin elleri kim bilir kaç posta güvercine dokunmadı. Onun öldüğü gece, on milyon iyi eylemden mahrum bırakıldı.
Sayfa 183Kitabı okudu
Ne ağır bir yük kendin olamamak...
"Ben de mesela, insanlar ta benim oraya kadar gülmeye geliyorlar diye fıkra anlatırım. Üstümde hü­zün olduğu zaman bile onlar için komik olmaya çalışırım."
Reklam
Kısa bir müddet evvel de, zamanın Başvekili (Saraçoğlu Şükrü) tarafından, tamim halinde, her gün bir fıkra yazdığım gazeteye çifte aylı bir emir gelmişti: - Allah ve ahlâktan bahsetmek yasaktır!>>> << < (Büyük Doğu)da çıkan hadîs meâli şöyleydi: <<<- Allah'a itaat etmeyene itaat edilmez.>>> O zaman Ankara'da gördüğüm Hasan Ali, bana ne demiş olsa beğenirsiniz: <<<- Bu hadîsi neşretmek, bize itaat edilmez demektir.>>> İnkâr eden, zaten itaat diye bir şey tanımıyacağına göre. bir taraftan Allah'ı kabûl eder gibi olup bir taraftan itaat etme- diğini söylercesine bu garip küfür ifadesi, idrakimi dondur- muştu.
Sayfa 223Kitabı okudu
“Ya şekere ne demeli?” diye bağırdı Anna Nikolayevna. “Şeker olayını anlatın Pelageya İvanovna!” Pelageya İvanovna sobanın kapağını kapatıp gözlerini yere dikerek anlatmaya başladı: “Yine bir gün Dultsevo’ya bir doğuma gidiyorum...” “Bu Dultsevo pek ünlüdür,” dedi sağlık memuru dayanamayarak ve ekledi: “Bağışlayın! Devam edin meslektaşım!” “Normal olarak muayeneye başladım,” diye devam etti meslektaş Pelageya İvanovna, “ama doğum kanalında, elime anlayamadığım bir şey geldi. Böyle ufalanmış mı desem, küçük tanecikli bir şey mi desem... Bir baktım, kesme şeker çıktı!” “Alın size fıkra!” dedi Demyan Lukiç coşkuyla. “Affedersiniz ama hiçbir şey anlamadım...” “Köylü işte!” dedi Pelageya İvanovna. “Kocakarı ilacı yapan biri öğretmiş. Doğum yapması zor oluyormuş kadının. Bebekleri dünyaya gelmek istemiyormuş. Güya çıksın diye kandırmak gerekiyormuş. Onlar da bebeği kandırmak için tatlı bir şey kullanmışlar
168 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
genç doktorun başından geçenleri okurken daha uzun olsa diye düşündüm. Onların köylüleri de bizim yeşil çamdaki filmleri hatırlattı. Gerçekten bazı anlatılan anılar fıkra gibi eksiği yok. Morfin olan sıkıcıydı ama üzücüydü. Olmuş olabilir. sona doğru sıkıldım ama daha uzun olsaydı. Diye düşündüm.
Genç Bir Doktorun Anıları
Genç Bir Doktorun AnılarıMihail Bulgakov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201524,6bin okunma
Reklam
“Fıkra gibi olan benim,” dedim. “Sürekli onu düşünüyorum.”
NAGG (Alçak sesle) Duydun mu, kafasının içinde bir kalp varmış! (Temkinli bir biçimde kikirder) NELL Böyle şeylere gülmemeli, Nagg. Neden hep gülüyorsun? NAGG Şşt! Yavaş! NELL (Sesini alçaltmadan) Hiçbir şey mutsuzluktan daha gülünç değildir, kabul ediyorum. Ama... NAGG (Şaşırmış) Aaaa! NELL Evet, evet! Dünyadaki en gülünç şeydir o. Başlangıçta ona güleriz, yürekten güleriz. Ama hep aynıdır. Tıpkı sık sık anlatılan güzel bir fıkra gibi. Hep beğeniriz, ama artık ona gülmeyiz. (Bir an.) Bana diyeceğin başka bir şey var mı?
Ölüm ve seks, ikisinden de felaket korkuyoruz, işte tam da bu yüzden onlarla ilgili bu kadar çok fıkra var.
960 syf.
7/10 puan verdi
Kara Ölüm
Kara Ölüm Boccaccio, Floransa'nın yaşadığı korkunç veba salgınından sonra yazdığı "Decameron" adlı eseriyle tanınıyor. 1348 yılında, İngiltere Kralı'nın borcunu ödememesi sonucu Floransa'nın iki büyük bankasının çöküşünden kısa bir süre sonra, şehir nüfusunun yaklaşık üçte ikisi Kara Ölüm olarak bilinen vebadan öldü. Bu
Decameron
DecameronGiovanni Boccaccio · Oğlak Yayıncılık · 20181,203 okunma
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.