Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kendini tanıma
“Bu nedenle, bilinçdışı bütünlüğümüzün tüm fiziksel ve ruhsal olayların arkasındaki gerçek olduğuna inanıyorum. Bu öge tam bir gerçekleşmeyi sağlamaya çalışmaktadır ve bu gerçek, insanın tümüyle bilinçli olabilmesidir. Bilinçliliği elde etmek genel anlamda kültür demektir ve bu sürecin özü ve kalbi kendini tanıyabilmektir. Doğu felsefesi benliği, tartış-masız, kutsal varsayar; eski Hiristiyanlığa göre de kendini tanıma, Tanrı’yı tanımaya giden yoldur.”
Sayfa 375Kitabı okudu
“Bu fiziksel nedenlerin yanı sıra, belli kompleksler halinde ruh­sal nedenler de bulunuyordu.Tutuklananların çoğunda bir tür aşa­ğılık kompleksi vardı. Hepimiz bir zamanlar “birisiydik”, şimdi ise bize kesin anlamda birer hiç gibi davranılıyordu.”
Reklam
Bir Foton'un Aşkı Mutlaka Oku...
Bir fotona, ışığın kuantum paketine kilitlenin ve onun enerjisini bölerek iki parçaya ayırın. Bu iki foton, fiziksel anlamda birbirleriyle evlidir veya kuantum fizikçilerinin söylediği şekliyle birbirlerine "dolanmışlardır". Zaman ve mekanda ne kadar uzağa gitseler de aralarındaki bağ hiçbir şekilde bozulmaz. Biraz eski Yunanistan'daki Platon'un aşk tarifine benzer bu: Tek bir varlık bölünür ve ikiye ayrılır. Var oluşlarının sonuna kadar, birbirlerinden koca bir evren kadar ayrı bile kalsalar, sevgilisinin iç yaşamına senkronize bir şekilde, her biri diğerinin ruh eşi olarak kalmaya devam eder.
Sayfa 78 - @betayayincilikKitabı okudu
Toprak esasına göre ayrılığın tam olmadığı ya da tümüyle uygulanamaz olduğu durumlarda, manevi ayrılık önem kazanır. Yabancılarla ilişkiler kesinlikle iş ilişkilerine indirgenir. Sosyal bağlantılardan sakınılır. Kaçınılmaz fiziksel yakınlaşmanın manevi bir yakınlaşmaya dönüşmesini engellemeye çaba gösterilir. Hınç ya da açık düşmanlık böylesi engelleme çabalarında kendini açıkça gösterir. Önyargının ve hıncın ördüğü engelin genellikle en kalın duvarlardan daha etkili olduğu bir gerçektir. Bağlantıdan etkin sakınma devamlı olarak kirlenme korkusuyla şişirilir; kitabi ya da mecazi anlamda, yabancıların bulaşıcı hastalıklar taşıdıklarına, bitli pireli olduklarına, temizlik kurallarına uymadıklarına ve dolayısıyla sağlık için tehlike oluşturduklarına ya da zararlı fikirler ve alışkanlıklar yaydıklarına, büyü ya da meşum ve kanlı tapınma ayinleri yaptıklarına, ahlâksızlık ve iffetsizlik yaydıklarına inanılır. Yabancıları çağrıştıran her şeye, yürüme biçimlerine, kılık kıyafetlerine, dinsel ritüellerine, aile hayatlarına, hatta sevdikleri yemeklerin kokusuna hinç duyulur.
Sevgi, sevilen insanın fiziksel varlığının çok çok ötesine geçer. Sevgi en derin anlamını, kişinin tinsel varlığında, iç benliğinde bulur. Sevilen kişinin gerçekte orada olup olmaması, yaşayıp yaşamaması, bir anlamda önemli olmaktan çıkıyor.
İnsanlar arasında eşitlik ve kardeşlik Tanrı'nın insanı yaratmış olması koşuluyla mümkündür. İnsanların eşitliği, tabii (fiziksel veya zihinsel) değil, manevi bir gerçektir. Eşitlik, insanın eşit manevi değeri, insan haysiyeti, insan şahsiyetinin eşit ve esirgenemez değeri olarak mevcuttur. Tam tersine, bedensel, zihinsel ve sosyal bir varlık, bir grubun, milletin, sınıfın, politik sistemin mensubu olarak insanlar, hiçbir zaman eşit olmamıştır ve bu gerçek karşısında göz yummak faydasızdır. İnsanın maneviyatını -bu dinî gerçekliği- tanımıyorsanız, insan eşitliğinin gerçek temelini kaybedersiniz; eşitlik o zaman dayanaksız ve temelsiz bir kuru laftan ibaret kalır. Bu hâliyle insanlar arasında eşitsizliğin bariz gerçekliği karşısında, özellikle de insanın muktedir olmak ve hükmetmek, yanı eşit olmamak arzusu karşısında, bu eşitlik kavramı çöküşe mahkûm olur. Dinî bakış açısı terk edildiği vakit, geriye kalan boşluğu ırksal, etnik, sınıfsal ve siyasi kökenli pek çok eşitsızlik doldurur. İnsanın haysiyeti, ne biyoloji, ne psikoloji ne de genel anlamda bilim yoluyla bulunabilmektedir. Haysiyet, manevi türden bir mefhumdur. Bilim, "objektif bir gözlem" ile insanın eşitliğinden çok eşitsizliğini saptayabilmektedir, dolayısıyla "bilimsel ırkçılık" mümkün ve mantıklıdır.
Sayfa 78
Reklam
Sevgi, sevi­len insanın fiziksel varlığının çok çok ötesine geçer. Sevgi en de­rin anlamını, kişinin tinsel varlığında, iç benliğinde bulur. Sevi­len kişinin gerçekte orada olup olmaması, yaşayıp yaşamaması, bir anlamda önemli olmaktan çıkıyor.
“Geri dönüşü olmayan nokta”nızı bilin. İlişkiye girmek fiziksel, görsel, duygusal anlamda inanılmaz uyarıcı bir deneyim olduğundan, bazen erkekler kendilerini bodoslama orgazma giderken bulurlar. Dağın tepesine koşarak çıkarlar ama en sonunda dağın öbür tarafından kafa üstü yuvarlanırlar.
Hayatındaki insanları konumlandırırken, bu halkaları kullanabilirsin. Bazı durumlarda çevremizdeki insanlar bize zarar vermesine rağmen onları hayatımızdan tamamen çıkartmamız mümkün olmayabilir, çünkü bu insanlar kardeşimiz, annemiz veya babamız olabilir. Ama zihinsel anlamda onları has dairede tutmaya devam edersen, çocukken seni nasıl etkiliyorlarsa şu anda da aynı şekilde etkilemeye devam ederler. Bunun için zararlı olduğunu düşündüğün insanları has dairene almamalı, olur da geçmişte bir yerlerde aldıysan onları dış halkalara doğru uzaklaştırmalısın. Bunu fiziksel olarak yapamasan da zihinsel olarak yapman için, o kişilerin tavırlarının kendileriyle ilgili olduğunu, onların anne ya da baba olmalarının her şeyi doğru yapabilecekleri ya da söyledikleri anlamına gelmeyeceğini kendine telkin edebilirsin. Ayrıca, onların sana yaklaşımlarına cevap vermek yerine uzak durarak tuzaklara düşmeyebilirsin. Kendini anlatma ve onlara ispat etme çabasına girmeyerek, onları değiştirmeye çalışmaktan uzaklaşarak zihinsel olarak onları merkezden uzaklaştırabilirsin.
Öfkenin anlamsızlığını anlayınca birisine sürekli olarak huzursuzluk vermeye dayanamıyor insan daha huzursuz olmaya başlıyor bir anlamda sadece fiziksel olarak da olsa bir karara varılmacağına çok inanmasa da onun gelmesi için pusuda bekliyor …
Reklam
... bilim adamları şimdi de beynin değiştirilebilir olduğunu keşfettiler. Beyin, iştigal ettiğimiz etkinlik doğrultusunda şekil alıyor. Bu de­ğişim sadece teorik anlamda değil, fiziksel olarak gerçekleşiyor. Beynimizde olan bu değişim, meşgul olduğumuz düşünceler ve edindiğimiz tecrübelere göre gerçekleşiyor.
Ruh, Plotinos'un sisteminin merkezinde bulunur.
Plotinos'ta doğadan Ruh'a geçiş, duyusal-fiziksel dünyadan tinsel dünya­ya, gerçek anlamda var olmayan dünyadan gerçek varlık dünyasına geçiş demektir. Ruh, Plotinos'un sisteminin merkezinde bulunur. O, tinsel dünyanın son; duyusal, fenomenal dünyanın ilk ilkesidir. Böylece her iki dünya ile iliş­ki içinde olup, onlar arasında aracı rolü oynar ve onları birbirine bağlar. Plotinos'un Ruh'la ilgili olarak ısrarla üzerinde durduğu en önemli özelliği budur. Ruh, Nous ve Bir gibi tinsel dünyaya aittir ama onlardan fark­lı olarak aynı zamanda maddi-duyusal dünya ile de ilişki içindedir.
Sayfa 140 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Öldürmeyen şey güçsüzleştirir
Yaşamın ilk dönemlerinde hayatta kalma iki temel öğeye bağlıdır: Bedensel bütünlüğümüz ve ebeveynlerimize ya da bakım verenlerimize bağlanıp onlardan kabul görmemiz. Küçük bir çocuk için, hem fiziksel hem de duygusal anlamda terk edilme hayatı tehdit eden bir durum olarak algılanır. Utanç duygusu terk edilmeye çok benzer bir şekilde deneyimlenen bir duygudur ve bağlanma şemamızı, beyin gelişimimizi ve kimlik algımızı temelden etkiler. Erken dönemde fiziksel travmaya, terk edilmeye ve yoğun utanç duygusuna maruz kalan çocuklar, çok büyük olasılıkla hayatlarının ilerleyen dönemlerinde hem psikolojik hem de fiziksel zorluklar yaşarlar. Bu durumda görünen o ki bizi öldürmeyen şey güçsüzleştirmektedir.
Sayfa 193 - Psikoterapi Enstitüsü Eğitim YayınlarıKitabı okudu
Başını yastığa koyduğunda kızıl saçları kafasını hale gibi sardı. "Buraya gel," dedi arzu dolu bir sesle. Clay kıyafetlerini yeni çıkardı. "Mecaz kullan- dın," dedi oyuncu bir şekilde ona doğru yaklaşarak. "Biliyorum. Şimdi bacaklarını açıp üzerime tır- man." Julia emir vermeye başlarken gözlerini onun- kinden
Sayfa 113
Plotinos Madde tanımı. Kuantum Fiziği ve Çift Yarık Deneyinden bahsetmiş sanki
Duyusal-fiziksel bir nesneden akıl yürütme yolu ile ona belirlemeler veren, onu belirli kılan her şeyi soyutladığımızda geride kalan şey, maddedir Madde, Plotinos için, böylece sadece ve sadece her şey olabilme imkanıdır, ama hiçbir şey olma gücü, kuvveti değildir; çün­kü mutlak belirsizliktir. Madde, cisim olamaz, çünkü cisim daha sonra orta­ya
Sayfa 120 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.