Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sen..., Kağıdın sesine fütursuzca kulak kabartan okur... Bilmelisin ki, bu satırların yazanı bir kadındır. Elinde tuttuğun sayfaya kalemin kondurduğu işaretler, bir kadının avaz avaz bağıran avuçlarından kanıyor.
İrade
(Başıboş bir seyyahı evvela yollar korkutur. Fakat korkunun azmi güçlendirmesi gerekir.) cümlesini çalışma azmine rehber kılarak cesaret kazanan, fikir ve emeli ebediyen hayra ve hakikate yönelen irade sahibi kimse, her zaman ruhunun özünde gayet derin ve köklü bir memnuniyet ve bahtiyarlık hissi bulur. Böylece en kuvvetlileri bile aciz bırakmaya gücü yeten hayatın korkutucu soğuk ve sert rüzgârlarına karşı fütursuzca ve korkusuzca göğüs gererek galip geldikçe mutluluk ve talihinin arttığını, mesut oldukça vicdanının daha şanlı galibiyetler için hazır ve donanımlı olduğunu görür.
Reklam
“Çiçi öldü… Yanındakiler de tek tek öldüler… Ne için bu ölüm? Ne için bu fütursuzca canından vazgeçiş? Ne için bu hayatın tatlı nimetlerini terk ediş, hepsine bir eliyle rest çekiş? Bunlara tek bir cevap var… Bu kavga ve yiğitçe düşüş Türk istiklali için, Türk milletininin hürriyeti için, Türk devletinin bağımsızlığı için…”
Sayfa 36
Ağzı süt kokan bebekler kadar masum, o masum bebekleri fütursuzca katledecek kadar acımasız... Her ikisine de "insan" demek, ne yaman bir çelişki!
Kimi vakit de fütursuzca çaldığı bilinen kişiyi, toplum kanıksayıp üzerinde durmaz olur
"Arzu edilen manzara, ölüme mahkum edilen bedenin fütursuzca işkence görmesiydi; tüm bu heyecanın kaynağı, hafızalardan silinmeyecek olan bu yaratığın bedeninin parçalanıp lime lime edilecek olmasıydı. Her ne kadar farklı kılıflar uydurup kendilerini kandırmaya çalışsalar da, seyredenlerdeki bu ilginin temelinde yatan duygu canilikti. "
Sayfa 78 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Benim damarlarımda şiir akıyor ama.
Bir şekilde başına gelecekti bu. Ortalıkta öyle fütursuzca, rahatça şiir okuman büyük aptallıktı. Aptal, lanet olası bir züppenin yapacağı bir şeydi. Bir insana 3-5 dize verirsen kendini tüm Yaradılış'ın Tanrısı sanır. Kitaplarınla su üstünde yürüyebileceğini sanırsın.
Sayfa 143 - İthaki yayınlarıKitabı okudu
Afganistanlı mücahitler;
"Türkiye'den, diğer İslâm ülkelerinden savaşmak için Afganistan'a gelen Müslüman kardeşlerimiz var. Halbuki bizim ihtiyacımız ölecek insana değil. Her Afganlı Müslüman bugün ölmeğe hazır. Dökülen bunca kanın bir tek bedeli olabilir; o da yeryüzünde Müslümanların Allah'ın hükmünün galip olduğu, Allah'ın nizamının geçerli olduğu bir devlete sahip olmalarıdır. Biz inanıyoruz ki, eğer bugün dünyada bir tek İslâm devleti olsaydı, emperyalizm bu kadar fütursuzca masum insanların üzerine ölüm saçamayacaktı. Bir milyar Müslüman sömürünün çarkları arasında ezilmeye mahkûm olmayacaktı. İnsanlık materyalizmin cenderesi altında kıvranmayacaktı. Evet, bugün Afganlı Müslümanlar yeryüzündeki bütün Müslüman kardeşlerine bir çağrıda bulunuyorlar, bu çağrıyı kanları ile imzalıyorlar: Müslümanlar uyanınız ve inancınızın gereği olan nizamı tesis ediniz. Bize yapacağınız en büyük yardım bu yoldaki gayretleriniz olacaktır. Siz kurtulduğunuz gün biz de kurtulmuş olacağız. Eğer Müslümanların şuurlanmalarına vesile olabilirse, Afganistan'da dökülen Müslüman kanının bir anlamı olacaktır. Evet, bir sıcak savaş veriyoruz, elbette Müslüman kardeşlerimizin yardımlarına ihtiyacımız var. Ama her şeyden önce şuur bekliyoruz, bütün Müslümanlardan uyanmalarını bekliyoruz. Yalnız Afganistan toprakları değil, bütün İslâm toprakları şu veya bu ölçüde emperyalizmin işgali altındadır. Müslümanlar bir beden gibidir. Savaş topyekûndur. Zafer de topyekûn olacaktır."
Kendimizi mutlu hissettiğimizde kollarımızı serbest bir şekilde, hatta neşeyle hareket ettiririz. Oyun oynayan çocukları seyredin. Birbirleriyle olan etkileşimlerinde kollarını fütursuzca kullanırlar. Onları sürekli olarak bir şeyleri işaret ederken, bir şeyler taşırken, kaldırırken, birbirlerini kucaklarken ve oraya buraya el sallarken görürsünüz.
Hayat da en çok kimi sevdirse o, bizi fütursuzca silkeleyip gider.
Reklam
"İnsanların gelecekten böylesine fütursuzca söz etmeleri tuhaf, hani sanki ellerinin altındaymış, sanki her anın uygunluğuna ve ihtiyacına göre onu uzaklaştırmak ya da yakınlaştırmak ellerindeymiş gibi."
Sayfa 138Kitabı okudu
Bilinmek; içinde anlaşılmayı, dinlenmeyi ve hissedilmeyi barındırır. Bilinmeyi isteyenin bir sözü, bir söylemi, bir fikri vardır. Hiçbiri yoksa kendine ait bir hüznü vardır. İşte bu bir isyan olabilir. Bu paylaşılmak istenebilir. Bunun adı fütursuzca ünlenmek yani alt metninde hiçbir cümle olmayan bir "tanınmak" değildir.
CLEANTE Ben ne saygıdeğer bir alimim, enişte, Ne de tüm bilgiler mevcut elimde. Kısacası bir şey varsa bildiğim, Gerçekle sahteyi ayırabilirim. Nasıl ki gerçek dindardan daha fazla övülmeyi hak eden Herhangi bir kahraman tasavvur edemiyorsam, Dünyada hiçbir şeyi gerçek inanışın ilahi şevkinden Daha soylu ve daha güzel bulmuyorsam, Sahte imanın alçıyla kaplı yüzünden, Ayan beyan ortadaki bu şarlatanlardan, meydan müminlerinden Daha iğrenç bir şey de tasavvur edemem. Ki bunların aldatıcı sırıtışları ve küfürleri Fanilerin en aziz, en kutsal saydığı şeyleri Rahatça istismar eder Ve onları oyuncak eder. Bu insanlar ki çıkar peşindeki ruhlarıyla Sofuluğu bir mesleğe, ticarete dönüştürürler; Sahte tavırları ve işmarlarıyla itibar ve mevki satın almak isterler. Birini lekelemek için, örterler fütursuzca Alçak hınçlarını din kisvesi altında. Azgın öfkeleri içinde daha da tehlikeli olurlar, Saydığımız şeyleri bize karşı silah olarak kullanırlar. Hep iyi niyetle karşıladığımız o tutkuları Aslında kutsal bir kılıçla almak ister başımızı. Böyle riyakarlara çok rastlanır, Ama gerçek inananlar hemen tanınır.
Sayfa 22 - Basım: 2017 - Mitos Boyut
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.