Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Mustafa Kemal’ de ilk başlarda ittihatçıydı. Ancak hemen bu gruptan soğumuş ve uzaklaşmıştı. İttihatçıların içerisinde yer alan Enver Paşa ile yıldızları bir türlü barışmamış, birbirlerinden haz edememişlerdi. Bir süre sonra 1911 yılında Trablusgarb savaşı baş gösterdi. Mustafa Kemal “Gazeteci Şerif” unvanı ile bu savaşa gönüllü olarak katılmıştı. Kendisi Trablus’da bulunurken önce Balkan savaşları ardından ise 1. Dünya savaşı başladı. 1. dünya savaşının bizim tarihimiz açısından kaderimizi değiştiren, toprakların hala bizim kalmasını sağlayan en önemli savaşlardan biri olarak görülüyor. Hem deniz’den savaşılmış hem de karadan savaşılmıştı. Kara da komutan Mustafa Kemal’di. Bundan sonra “Anafartalar Kahramanı” olarak anılmaya başlamıştı.
Mustafa Kemal, Gazeteci Ahmet Şerif kimliğine uygun olarak takım elbise giymişti.
Reklam
İnönü'nün hatıralarına göre Atatürk ve çevresi (C.Bayar+İş Bankacılar); İnönü hükümetlerinin maliye ve ekonomi politikalarını onaylamamaktadır: İnönü ve İktisat Vekili M.Şeref Özkan (+Sanayi Gn. Md. A. Şerif Önay+Kadrocular) Devletçilik ile kalkınmayı, C.Bayar ve İş Bankacılar ise özel teşebbüsün esas alınmasını tezlerini savundular. Her ne
Sayfa 97 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
Gazeteci Faruk Bildirici'nin kitabında bir sahne vardır; Lise'de öğretmen sınıfa sorar:"İleride ne olacaksınız?" Çocuklardan biri "Ben Türkiye'nin başbakanı olacağım!"der, öğretmen dahil bütün sınıf güler, çocuk hırs yapar. Söyleyen çocuğun adı Mesut Yılmaz! Gülmeyiver çocuğa, değil mi?Niye hırs yaptırıyorsun?
Bak yanına ben oturdum. Bildiğim için sana tıp ve ilaç dünyasını yüzde birini anlattım. Yanına oturan hemşerin gümrükçü olsaydı, gümrüklerdeki pisliği anlatacaktı. Milletvekili olsa devlet yönetimindeki, hakim olsa hukuktaki, iş adamı olsa iş hayatındaki, sporcu olsa spordaki, subay olsa ordudaki, öğretmen olsa eğitimdeki, gazeteci olsa basındakini... Sen hepsini böyle gözlerin fal taşı gibi dinleyecektin.
Sayfa 127Kitabı okudu
Niye Hırs Yaptırıyorsun?
Ulaşılabilir: Eğer hedefiniz ulaşılabilir değilse önünüzde bir hayal olarak kalır. "Ulaşılabilir" ile kastettiğim, rahatlıkla ulaşabileceğiniz hedefler anlamında değil. Mutlaka çıtanın biraz yukarıda olmasında fayda var; ama eğer çok yüksek bir hedef koymuşsanız, insan bir süre sonra kendini havucun peşinde koşan değirmen eşeği gibi hissedebilir. Değirmende eşeklerin sırtına bir sopa, sopanın ucuna da bir iple havuç bağlarlarmış. Zavallı eşek, havuca ulaşmak için akşama kadar yürürmüş. İnsanoğlu ise öyle değil, bir süre sonra hedefe ulaşamazsak kulağımız düşer ve işin peşini bırakırız. Burada neyin ulaşılabilir olduğunu kimse sizin kadar bilemez. Gazeteci Faruk Bildirici'nin kitabında bir sahne vardır. Lisede öğretmen sınıfa sorar: "İleride ne olacaksınız?" Çocuklardan biri, "Ben Türkiye'nin başbakanı olacağım!" der, öğretmen dâhil bütün sınıf güler; çocuk hırs yapar. Söyleyen çocuğun adı Mesut Yılmaz! Gülmeyiver çocuğa, değil mi? Niye hırs yaptırıyorsun?
Reklam
Mustafa Kemal Trablusgarb'a Mısır üzerinden "Gazeteci Şerif" sahte kimliğiyle gitmişti.
Kronik Kitap
Bir Rus gemisiyle 15 Ekim 1911 'de İstanbul'dan ayrıldı. Şerif adında bir gazeteci kimliği ile çıktığı yolculukta yanında cemiyetin 'milli hatibi' Ömer Naci ile Sapancalı Hakkı ve Yakup Cemil adında yine cemiyet üyesi iki fedai vardı. Onu Mısır'da karşılayan milliyetçi deniz subayı Rauf (Orbay) maceraperest askerlerden hoşlanmadığını bildiğinden, yolculuk arkadaşlarına şaşkınlıkla baktı. Mustafa Kemal, "Ömer Naci Bey'le senelerden beri dostluğumuz var. Sohbetinden hoşlanırım. Amma hiçbiriyle fıkir birliğimiz yoktur. Ne yaparsın zaruri haller zaruri yol arkadaşlığına mecbur etti," 13 açıklamasını yaptı.
Pan-Arabist bir gazeteci: El Hişan
Kısa zamanda Kamil, Arap toplumunun yaşamı ve güç odaklarını öğrendi. Dürzi, Şii ve Alevilerin kendilerine ait lokal­leri vardı. Dürziler, "El İstiklal" isminde haftalık Arapça gazete çıkarıyorlardı. San Martin caddesi üzerinde birkaç Ortadoğu res­toranı ve gecelik yarım ABD dolarına konaklanabilecek bir Arap oteli vardı. Suriye ve
İtalyanların saldırması üzerine vatan toprağı sayılan Trablusgarb 'ı savunmak için gazeteci Mustafa Şerif takma adıyla oraya koşan Mustafa Kemal. Mısır'dan Bingazi'ye giderken at tepmesinden yaralanmış ve tedavi için İskenderiye'ye dönmek zorunda kalmıştır. Salih (Bozok) Bey'e yazdığı 15 Kasım 1911 tarihli mektupta şöyle demektedir: "Ben seyahatin bir noktasında hayvandan vurularak berayi tedavi (tedavi için) için İskenderiye'ye geldim İade-i afiyet (iyileşmek) üzereyim, valideyi hastalığımdan haberdar etme.''
Sayfa 129Kitabı okudu
Reklam
İtalya 1911'de bugünkü Libya toprakları sayılan Trablusgarb'a saldırmış ve bir ay içerisinde bütün kıyı kesimini işgal etmişti. İşgalin hemen öncesinde Osmanlı Devleti bölgedeki tek tümenini bir başka kriz alanı olan Yemen'e gönderdiği için doğan boşluğu Enver, Fethi (Okyar), Mustafa Kemal (Atatürk) , Nuri (Conker) Bey gibi subaylar "gönüllü" olarak doldurdular. Mesela Mustafa Kemal Trablusgarb'a Mısır üzerinden "Gazeteci Şerif" sahte kimliğiyle gitmişti. Savaşa gönüllü biçimde katılan Osmanlı subayları hilafeti candan destekleyen yerel halkı kısa zamanda eğittiler ve İtalyanları durdurdular. İtalya az sayıdaki başarılı genç kumandana ve direnen halka karşı etkili olamayınca Beyrut'u denizden bombaladı ve Güney Ege adalarına (Oodecanese) çıktı. Bu arada Balkan Savaşı başladı ve İtalya ile Uşi Antlaşması yapıldı. Böylece 360 yıllık Kuzey Afrika hakimiyeti bitti ve bölgedeki son Osmanlı toprağı kaybedildi. Öte yandan İtalya bu savaşta dünyada ilk defa kanatlı uçak kullanırken bu uçağı Osmanlı savunma güçleri düşürmüş ve hatta karşı keşif amaçlı kullanmıştı.
Sayfa 60 - Kronik Kitap 1. BaskıKitabı okudu
Edison'a bir gazeteci sorar. "Ampulü bulmadan önce 700 başarısız denemeniz olmuş doğru mu..? " Edison, "Onlar başarısızlıklar değildi, başarıya giden yolda atılmış değerli adımlardı , " diye cevap verir..
Gazeteci Şerif
“Balkan Savaşı, Türk ordusunun katıldığı bir savaş değildir,” diyordu Mustafa Kemal, “Bu bambaşka bir şeydi, bir bozgundu, fakat Türk ordusunun bozgunu değildi. Hayır, hiç değil. Bu Türkiye’deki eskinin yıkılması, Türk ordusunun başındaki bilgisiz kumanda heyetinin geri çekilmesiydi. Balkan kuvvetleri bu savaşın sonuçlarını, o dönemde Türkiye’ ye hakim olan şahısların bilgisizliğine borçludur.”
Sayfa 139 - MasaKitabı okudu
Askeri bir çevrede yetişen Şerif Paşa'nın tarımla uğraşma planları böylece geçici de olsa suya düşer. Askerlik dışında diplomat, aydın, gazeteci, siyaset adamı ve bir dönem Kürt milliyetçisi olarak sahneye çıkan Şerif Paşa, kısacası hırslı ve azimli bir kişidir. Askeri bir eğitim alan Şerif Paşa, bu azmini bir İsveçli gazeteciyle yaptığı söyleşide: "Bir asker herşey yapabilir"
63 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.