Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ne var ki, referans grubunu davranışımı şekillendirmede böylesine yetkin bir fail yapan şey, genel olarak benim seçimim, çözümlemelerim, sonuçlarım ve eylemlerimdir. Gruplara gelince, onlar çoğu kez umursamaz bir biçimde onların hayat tarzı olduğunu düşündüğüm şeyi taklit etmekteki ve onların kıstasları olduğunu düşündüğüm şeyi uygulamaktaki özenimin ve gayretimin ayrımında değildir. Elbette, grupların bazılarına haklı olarak normatif referans grupları adı verilebilir; çünkü onlar, en azından zaman zaman, davranışlarım için geçerli olacak normları koyarlar, benim ne yaptığımı gözlerler ve bundan dolayı eylemlerimi, ödüllendirmek ya da cezalandırmak, olumlamak ya da düzeltmek suretiyle "normatif olarak etkileyecek" bir konumdadırlar. Bu gruplar arasında özellikle ağırlıklı olan, vaktimin büyük bir bölümünü aralarında geçirdiğim aile ve arkadaşlar, öğretmenlerim, işyerindeki üstlerim, sık sık karşılaşmaktan kaçınamayacağım ve kolaylıkla kendilerinden saklanamayacağım komşularımdır. Gelgelelim, benim eylemlerime tepki veren bir konumda bulunmaları, onları otomatik olarak benim referans grubum yapmaz. Ancak ben seçersem, onlara önem vererek ilgilerine karşılık verdiğimde, onların muhafızlığına kayıtsız kalmadığımda böyle olurlar.
Gelgelelim, Beter, bize kısmetmiş. Ölüm, böyle altı okka koymaz adama, Susmak ve beklemek, müthiş.
Reklam
Etkilenen kişi artık kendi fikirleriyle düşünemez, kendi tutkularıyla yanıp tutuşamaz hale gelir. Sahip olduğu erdemler bile gerçek değildir artık, Günahları bile ödünçtür; günah diye bir şey varsa tabi. Artık bir başkasının müziğindeki bir yankıdan, kendisi için yazılmamış bir rolü oynayan bir oyuncudan ibarettir. Oysa yaşamın amacı kendi kendini geliştirmek, tekâmül etmektir. Dünyaya gelme sebebimiz özümüzün farkına varmaktır. Bugünlerde insanlar kendilerinden korkar oldu. Görevlerin en ulvisini, kendilerine karşı olanı unuttular. Hayırseverler hayırsever olmasına, açları doyurup yoksulları giydiriyorlar. Gelgelelim kendileri çırılçıplak, ruhları açlıktan kıvranıyor. Cesaret denilen şey insanlığı çoktan terk etmiş. Belki de hiç cesur olmadık. Ahlakın temelindeki toplum korkusu, dinin sırı ise Tanrı korkusu: İşte bizi yöneten iki sey. Yine de...
«Gelgelelim olabilecek her türlü çizgiyi tecrübe etmek istiyorsak bir defterimiz olmalı.»
Sayfa 19
Aslında artık unutulmuş olduğunu ürpererek fark etti: Şamata hâlâ eskisi gibi bütün çılgınlığıyla sürüp gidiyordu, gelgelelim o artık odak noktası değildi.
Gelgelelim, Beter, bize kısmetmiş.
Ahmed Arif
Ahmed Arif
Reklam
Gelgelelim, size karşı bir günahım var: Sizi seviyorum.
Gelgelelim, korku bir kimseyi ne kadar rahat bırakırsa, arzular, hırslar ve istekler de onu o ölçüde huzursuz ederler.
"Herkesin bir yıldızı var ama kimseninki birbirine benzemiyor. Yolcular için pusula, kimileri için ufak tefek bir ışık, bilginler için çözülmesi gereken bir sorudur yıldızlar. Gelgelelim bütün yıldızlar suskundur. Yalnız sen, herkesten ayrı göreceksin onları."
Gelgelelim umudun doğası böyledir; tüm gerçeklik ilkelerine karşı çıkar.
Sayfa 108 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
"Toplu olarak insanları sevdikçe kişilere karşı sevgim o oranda azalıyor. Hayalimde, olanca tutkumla insanlığa hizmet etmeyi kurduğum çok olmuştur, gerekirse bu uğurda kendimi feda edebilirdim. Gelgelelim, kimseyle aynı oda- da iki gün bile geçiremem; bunu deneylerimden biliyorum. Bana yaklaşan kimse kişiliğimi eziyor, özgürlüğümü sınırlıyormuş gibi geliyor bana. Yirmi dört saat içinde en iyi insan- dan nefret edebilirim. Birinden, sofrada yemeği ağır yediği için, öbüründen, nezlesi var, durmadan burnunu temizliyor diye... İnsanlarla ilişkiye girer girmez onlara düşman kesiliyorum. Ama kişilere nefretim arttıkça genel olarak insanlığa sevgim o oranda artıyordu."
Sayfa 68 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Gelgelelim sıklıkla yaşadığını değil, sadece var olduğunu hissediyor; kendisi günleri geçirmiyor da günler onun üstünden geçiyor.
Sayfa 757Kitabı okudu
İkisi de belli bir süreliğine hayatının anlamını, ötekisinin hayatında buluyor. Yakında ikisinin tek bir hayatı olacak: Anlamdan yoksun, ağır ve kayıtsız bir hayat, gelgelelim bunun farkına varmayacaklar.
Sayfa 159
Bir sanrı içinde yaşamak ya da kandırılmak kolaydır, diye geçirdim içimden, hatta doğalımız bu: Kimse bu durumdan muaf değildir, dolayısıyla da bu kimsenin aptal olduğu anlamına gelmez, bu kadar da direnmemeli, hayatı bize böyle zehir etmesine izin vermemeliyiz. Gelgelelim sonunda gerçeği öğrendiğimiz zaman tahammül edilemez buluruz yine de.
Gelgelelim, yine aşırı uçta bir örnek aldık: Bu akıllıların büyük çoğunluğunda olaylar böylesine trajik gelişmez. Yıllar sonra karaciğerleri az veya çok bozulur, hepsi o kadar... Ama bu insanlar yine de gençlik yıllarından başlayarak durulma çağına gelene kadar orijinallik isteğiyle yıllarca çılgınlıklar yaparlar. Çok tuhaf olaylarla karşılaşıldığı da olur: Dürüst bazı insanlar sırf orijinal olma isteğinden alçakça bir iş yapmaya bile hazırdır. Hatta kimi zaman bu mutsuz insanlardan bazıları yalnızca dürüst değil, iyi yürekli de olurlar, ailelerinin kaderi onlara bağlıdır, çalışarak sadece ailelerinin değil, başkalarının bile geçimini sağlamaktadırlar, peki ama neye yarar bu? Yaşamlarının sonuna kadar huzur bulamazlar! İnsan olarak sorumluluklarını çok iyi yerine getirdikleri düşüncesi yatıştırmaz, teselli etmez onları. Tersine, sinirlerini bozar: “İşte bunun için uğraştım durdum bir ömür boyu...
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.