Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hain Mithat Paşa
Yıldız Mahkemesi'nde diğer yardakçılarıyla birlikte suçlu bulunup -zaten çoğu itiraf etti- ölüm cezasına çarptırılacak, ancak Sultan II. Abdülhamid'in affına uğrayıp sürgünle paçayı kurtaracaktı. Tarih susmaz. Sultan Abdülaziz'in öldürüldüğü, Yıldız Mahkemesi'nde kesinlik kazanmışken, resmi tarihler, siyasi sebepler yüzünden -Avni Paşa, Mithat Paşa gibilerini korumak için intihar ettiğini savunmuştur. Yıldız Mahkemesi'ni kanun dışı ilan etmiştir. Çünkü bu mahkemeyi kabul etmek demek "hükmünü de kabul etmek" demektir... Hükmünü kabul etmekse "Mithat Paşa'nın katil olduğunu kabul" manasına gelir. Oysa resmi tarih görüşü, Mithat Paşa'yı büyük bir devlet adamı sayar. Sultan II. Abdülhamid'i yerin dibine geçirmek için, ona karşı olan herkesi "büyük" ilan etmek, bir zamanların kötü bir alışkanlığı, gerçek dışı, tarih dışı saplantısıydı. Sultan II. Abdülhamid'i çok haklı olduğu konularda bile suçlamak, cumhuriyet devrinin uzun süre modası hâlinde yaşadı. Özel sohbetlerinde Sultan II. Abdülhamid'i takdir eden bazı tarihçiler, yazılarında sürekli tenkit ediyordu.
Sayfa 453 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okuyor
Atatürk'ün politikasında 19. yy Osmanlı felaketlerinin öğrettiği pratik bir gerçek vardır. Türk milleti, gaza ve haçlı döneminin Osmanlısından kurtulmalıdır. Osmanlı'yı Türkle aynı tutan Batı, Türklere hayat hakkı tanımaz. Tarihin içinden gelen bir taassupla Türk milletini yok etmek ister onun için Avrupa karşısında yeni Türk devletinin Osmanlı ile onun temel inanç politikası ile ilişkisi kalmadığını göstermek gerekir.
Reklam
O, Türk milletinin gerçek kurtuluşu için radikal batılılaşmayı bir ana hedef olarak göstermekteydi. 'Vatanın kurtuluş'u adına inanmış bir stratejist olarak, iktidarı elinden bırakmamak için bütün kozlarını kullandı. Gerektiğinde güç ve tehdit yoluna giderek, milletin kurtuluşu ve geleceği adına, genç aydınların ilerici programlarını egemen yaptı.
Çağdaş Osmanlı bürokrat düşünürleri, özetle çökme nedenini, Kanuni döneminde en yüksek gelişme düzeyinde ulaşmış olan klasik Osmanlı kurumlarının bozulmasına bağlarlar. Bu görüşlerde, kuşkusuz büyük bir gerçek payı vardır modern tarih incelemeleri bu yorumları desteklemektedir.
Fatih Sultan Mehmed imparatorluğun gerçek kurucusudur. Fatih, bildiğimiz temel özellikleriyle klasik Osmanlı idare rejimini kesin biçimde yerleştirmiştir.
kronoloji/insanlık tarihindeki bazı önemli olaylar
MÖ Beş Milyon: Bilinen en eski insan benzeri maymun cinsi olan Australopithe- cus Afrika'da ortaya çıktı. MÖ İki Milyon: Homo habilis ve dişisi ellerini kullanarak yonttukları taşlarla aletler yapıyordu ve hâlâ Afrika'dan çıkmamışlardı. MÖ 1,5 Milyon: Meşaleyi homo erectus ve femina erecta devraldı. Gerçekten de ateşi keşfeden ilk
Sayfa 179 - selKitabı okuyor
Reklam
Osmanlı'da Türk iktisadî sahasının ölmesi, Avrupa sermayesinin nüfuzu
Tanzimat'tan itibaren Osmanlı ordularının yalnız Müslüman gençlerinden ve bilhassa Türk delikanlılarından oluşturulması, askerlik hizmetinin yalnız Müslüman tebaayla sınırlanması, gayrimüslimlerin iktisat sahasında artık rekabet edilemeyecek derecede yükselmelerine yol açtı. Bazı Osmanlı aydınları tehlikeyi görüyorlardı. Tehlikeyi görmekle beraber, imparatorluk ricali ciddi tedbirler alamıyorlar; aksine, Avrupa sermayesinin kendi memurlarını, yani Hıristiyan tebaayı korumak amacıyla yaptığı tehditlerden korkarak, Müslüman tebaanın hukukunu sınırlamaya mecburiyet görüyorlar! Saltanatın gerçek hâkim zümresi artık saray ve Babıâli değil, sefaretler ile banka ve şirketlerdir. Müslüman tebaa için uğursuz olan bütün bu neticeler, Avrupa'daki maddi, sınai, iktisadi ihtilalin Osmanlı İmparatorluğu'ndaki etkileridir.
Avrupa sermayesinin Türkiye'yi istilasından ne gibi neticeler doğdu?
Bu neticeler, bugün, artık kör gözlere bile batacak raddeye gelmiştir: Memleketimizin maden servetleri yabancı sermayedarlara mal oldu; memleketimizin kara ve deniz nakliye vasıtaları, demiryollar ve vapurlar tamamen yabancı sermayedarlar elindedir; memleketimizin belli başlı iskelelerinin limanları, sahillerimizin fenerleri yine yabancı sermayedarlar elindedir; memleketimizin belki en önemli bir servet kaynağı olan tütün işi de yabancı sermayedarlar elindedir; memleketimizde akçe piyasasının mutlak ve müstebit hükümdarı olan sözde Osmanlı Bankası yabancı sermayedarların elindedir; ve nihayet Düyunu Umumiye kuruldu ki, onun vasıtasıyla memleketin gelir kaynaklarından birkaç belli başlısı doğrudan doğruya yabancı sermayedarlarının idaresi altına geçti; ve devletin bağımsızlığının bir kısmı bu suretle zayi olmuş oldu… Banka, Reji, Düyunu Umumiye, Avrupa kapitalinin Türkiye iktisadi bağımsızlığını asmak için hazırladığı altından bir sehpadır. Efendiler, efendiler, Düyunu Umumiye'nin bildiğiniz muazzam ve muhteşem binası, tesadüfi olarak, İstanbul'un bağrına ve Babıâli'nin ta tepesine kurulmuş değildir. Bu mahallin seçilmesinde, hatta binanın şekil ve kıyafetinde bile timsali bir mahiyet vardır. Padişah sarayından ve Babıâli'den daha sağlam, daha mükemmel, daha gösterişli olan bu bina, Tanzimat'tan beri Osmanlı Devleti'nin gerçek hükümdarı olan Avrupa kapitalinin, Avrupa sermayesinin yüce hükümdarlık sarayıdır.
Memalik-i Şahane Duhanları Müşterekü'l-Menfaa Reji Şirketi veya kısaca "Reji", Osmanlı Devleti, Düyunu Umumiye ve üç bankacılık grubu (Die Österreichische Kreditanstalt - Viyana, Banker S. Bleichröder - Berlin ve Bank-ı Osmani-i ŞahaneKitabı okudu
İslam Tarihi Osmanlı'dan ibaret değildir. Osmanlı'nın ihtişamıyla kamaşan gözlerin, İslam medeniyetinin diğer unsurlarına tamamen kapanması, gerçek bir talihsizlik olacaktır. Çünkü Osmanlı'yı doğru anlamak, onu İslam tarihi içindeki yerine ve bağlamına oturtmakla mümkündür. Sadece Osmanlı'ya odaklananlar resmin tamamını göremeyeceği gibi, aslında Osmanlı'yı bile kavrayamazlar.
"Efendiler! Bu milleti bugün idam sehpası karşısında bulunduran fiillerin ve hareketlerin kaynağı hayaldir, duygulardır. Uzaklara gitmeye gerek yok. Bu milletin genel seferberliğinin hangi gerçeğe, hangi gerçek hesaba dayandığını bir kez düşününüz. Bunun yönlendiricisi sade duygulardır! Birinci Dünya Harbi'ne ne ile girdik? Vaktinden önce harbe bu milleti sokan nedir? Hangi gerçektir? Duygusallıktır! Daha ilerisine gidelim, geçmişimize dönelim, küçük bir tarihi olay: Sadrazam Kara Mustafa Paşa, bu milleti Viyana kapılarına götürürken bütün Kuzey Almanya'yı zapt ve fethederek evrensel bir Osmanlı İmparatorluğu yapmak hülyasına düşmüştü. Fakat, zavallı babamız düşünmüyordu ki bütün fetihlerin emelleri peşinde dolaşırken, bu girişimler torunlara, babadan miras kalmış yerlerini kaybettirmek için ortam hazırlıyordu."
Sayfa 356 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Osmanlı'da "Kardeş ve evlat katli"
Fatih Sultan Mehmed Han, devletin daha evvel içine düştüğü birtakım tehlike ve hataları değerlendirip «Fâtih Kânunnâmeleri» denilen ka- nunnâmeleri hazırladı. Lakin sanılmamalıdır ki bunlar, onun veya o devirdeki ricâlin şahsî düşüncelerini aksettirir. Asla!.. Devlet idaresine dair pek çok kâide ihtiva eden bu kanunnâmelerde günümüze kadar
Sayfa 124 - Erkam yayınlarıKitabı okudu
Avrupa ve Şark arasındaki mesafe merkezi Türkiye'de olan Osmanlı İmparatorluğu'nun 1850'deki Kırım Savaşı'yla doruğa çıkan gerileyişi sayesinde kapanmaya başladı. Türkiye'nin Rusya'ya karşı Fransız ve Bri­tanya'ya katılması Hıristiyan ve Müslüman güçlerin tarihte ilk defa ger­çek bir ittifak içinde yer aldıkları
Sayfa 1015 - Yapı Kredi Yayınları.
... Bu arada ilkbaharda başlayan Rus taarruzunun başarılı olacağından emin olan bazı Ermeni liderleri, açıkça Rusya'yı tuttuklarını ve ona yardım edeceklerini ilan etmişlerdir. Onların Rusya'ya yardım etmelerini önlemek maksadıyla savaş alanı civarında yaşayan Ermenilerin büyük bir kısmı Suriye'ye nakledilmiştir. Kışın çok şiddetli olduğu bir dönemde gerçekleşen bu nakil esnasında pek çok Ermeni zayiat vermiştir. Bu vesileyle Osmanlı hükümetinin Ermenilerin katliamıyla ilgili olarak hiçbir resmi emir vermediği ve sözü edilen katliamın gerçek dışı olduğu tarafsız bilim adamları tarafından kabul edilen bir gerçektir.
Soyut İlericilik ve Gericilik
Batılaşmanın asıl fonksiyonunun hâkim zümreleri güçlendirmek olduğunu daha önce belirtmiştik. Dolayısıyla halk kitleleri kendi yoksulluklarını Batılaşmanın dış görüntülerinden bilmişlerdir. Ekonomik mekanizmasını sezemedikleri bir oluşumun yalnızca belirtisini, hukukunu, giyimini, 'medeni' yaşayış tarzını suçlamış; Batı şekillerine
566 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.