Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Düşmanıma gıybetle ceza vermekten nefsimi yüksek tutuyorum ve tenezzül etmiyorum. Çünkü gıybet, zayıf ve zelil ve aşağıların silahıdır."
Gıybet
Gıybeti dinleyen, gıybetçilerden biri olur. Hz.Muhammed (s.a.v)
Sayfa 164 - Çelik YayıneviKitabı okuyor
Reklam
Çok fazla lüzumsuz laf konuşan ve gıybet eden kişi, bu dünyadan İslam dini üzere göçemez.
Tut lisanın sen de gıybetten uzak, El ayaktan tutmamış olsun tuzak. Kim ki hep gıybet için açmış dili, Görmek ister öyle bağlanmış eli. Kim ki dilden bağlı kalmış gıybete, Hep düğüm vurmuş olur âkıbete!
Sen: “Filan ilim adamı, gerçeği bildiği halde haram yiyor” diye iddiada bulunuyorsun. Onun, o haram olan şeyin, haram olduğunu bilmesi, aynen senin durumuna benzemektedir. Sen de şarabın/içkinin, domuz etinin, faizin haram olduğunu biliyorsun. Dahası sen gıybet etmeninin, yalan söylemenin, söz götürüp getirmenin haram olduğunu da biliyorsun. Sen de bütün bunların haram olduğunu bildiğin halde o haramı işlemekte devam ediyorsun. Bunu işlerken, bu haramı işlemek masiyet değil, Allah’a karşı çıkmak değil anlamında olan bir inancından kaynaklanıyor da değildir. Bunların haram olduğunu bildiğin ve haramlıklarına iman ettiğin halde, işlemeye devam ediyorsun. Bunları işlemenin sebebi, senin şehevi isteklerine yenilmenden ileri geliyor. İşte âlim dediğin o kimse de, senin gibi aynı şehevi istek ve duygulara sahiptir, o da senin gibi onlara yeniliyor. Dolayısıyla onun, senin bildiklerini ötesinde dini konularda, haram ve helal meselelerinde senden çok fazla bilgiye sahip olmuş olması, sözkonusu edilen haramlardan senden daha çok sakınmasını gerektirmez. Nice kimseler var ki, doktorun söylediklerine inanır ve ona güvenir ama yine doktorun onun için öngördüğü perhizlerden sakınmaz. O, doktorun tavsiyesine rağmen yine de meyve yemeye, soğuk su içmeye devam eder durur. Bu kimsenin doktoruna rağmen, perhizlerini bozması, tavsiyeye uymaması, yediklerinin ve içtiklerinin zararlı olmadığını göstermeyeceği gibi onun tıp ilmine inanmadığı ve ona güvenmediği anlamına da gelmez. İşte sözkonusu edilen o âlimin yanılgılarını da bu çerçevede değerlendirmek lazım gelir.
Reklam
Bu dünya bir daha bulunmaz. Zikredip bu kadar çok sevap kazanma imkânı var iken gıybet etmekten, yalan konuşmaktan, ne çıkar? Gafil insan Mevla'nın emirlerini yapmaz! Oysa ki elini ayağını, kolunu, bacağını, her bir uzvunu O verdi, sayılamayacak nimetlerle O donattı. Böy- le Rabbimiz varken neden başka tarafa bakıyoruz? Ben de şaşıyorum kendime. Ahirette pişman olacağız. Şimdiden hatamızı anlayıp pişman olalım da işi telafi edelim, ahi- retteki pişmanlığın faydası olmaz. Bir daha bu nimet ele geçmez. Nefes bitti mi sevap kazanma imkânı da biter.
Küfür olan gıybet.!
*** Bir Müslüman'ın gıybeti edildiğinde orada bulunanlardan biri gıybet edene dese ki: "Allah'tan kork, gıybet etme.!" O da buna karşılık: "Bu, gıybet değil; ben doğruyu söylüyorum." derse, Allah'ın haram kıldığı gıybeti helal saymış olur. Bir kimse Allah'ın haram ettiğini helal sayarsa kafir olur. Bazen kişinin çok basit gördüğü ve hiç önemsemediği bazı söz ve ameller vardır ki, yapıldıklarında çok kötü sonuçlar doğurmakta ve kişinin ebedi olarak cehenneme girmesine sebep olabilmektedir. Nitekim Rasulullah ﷺ şöyle buyurmaktadır; Bir kul Allah'ın gazabını gerektiren bir kelimeyi ona önem vermeyerek söyleyiverir. Halbuki Allahu Teala o kötü söz sebebiyle o kimseyi cehennemin dibine indirir..
Sayfa 23 - Dua yayıncılıkKitabı okuyor
Şeytan ancak Sükûtla mağlup edilir..
*** İnsanın dilini koruyabilmesi için çok konuşmaktan kaçınması, ölçülü konuşması, Allah'ın rızasını kazandıran ve ahiret gününde kendisinden fayda veren şeyleri konuşması gerekir. Eğer bunu yapamıyorsa sükût etmelidir ki selamet bulsun. Çünkü selamet sükûttadır. Şeytan ancak sükûtla mağlup edilir..
Sayfa 12 - Dua yayıncılıkKitabı okuyor
"Düşmanıma gıybetle ceza vermekten nefsimi yüksek tutuyorum ve tenezzül etmiyorum. Çünki gıybet; zaîf ve zelil ve aşağıların silâhıdır." Mektubat - 276
Reklam
Selman-ı Farisi iki kişiyle birlikte (bir seferde) idi. Selman onlara hizmet ediyor ve (buna karşılık) onların yiyeceğinden yiyordu. Bir gün Selman uyudu, arkadaşları onu aradılar ama bulamadılar. Bunun üzerine çadırlarını kurdular ve "Zaten Selman bundan başka, hazır bir yemeğin başına konmaktan ve kurulmuş bir çadırın altında istirahat etmekten başka bir şey beceremez ki" dediler. Daha sonra Selman gelince, kendileri için azık istemesi için Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi vesellemin yanına gönderdiler. Selman, Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellemin yanına varıp, "Ey Allah'ın Resulü! Beni arkadaşlarım gönderdi, eğer yanında varsa biraz azık verecekmişsin" dedi. Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi vesellem, ''Arkadaşların azığı ne yapacaklar? Onlar karınlarını doyurdular ya!" dedi. Bunun üzerine Selman arkadaşlarının yanına dönüp Resulullah'ın söylediklerini onlara anlatınca, iki arkadaş kalkıp Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi vesellemin yanına giderek dediler ki: "Seni hak ile gönderen Allah'a yemin olsun ki (buraya) indiğimiz andan bu yana hiçbir şey yemedik:' Peygamber sallallahu aleyhi ve alihi vesellem, "Siz Selman'ın gıybetini yaptınız ve karnınızı onun hakkında söylediğiniz sözlerinizle doyurdunuz" buyurdu. Bunun üzerine, "Biriniz, diğerinizi arkasından çekiştirmesin.."* ayet-i kerimesi indi.
Sayfa 38 - *Hucurat 12. (İbn Ebi Hatim rivayet etmiştir.)
Said Nursi/ Mektubat
Gıybet odur ki: Gıybet edilen adam hazır olsa idi ve işitse idi, kerahat edip darılacaktı. Eğer doğru dese zaten giybettir. Yalan dese hem gıybet hem iftiradır. İki katlı çirkin bir günahtır.
:(işte meselemiz bu
Kusurlu, hatalı bir arkadaşınızın yanlışlarını yumuşaklıkla, hürmet ve tevazu ile yalnız kendisine söyleyiniz. Kabullenmezse dahi, ikinci bir kimseye onun hakkında gıybet etmeyiniz. Birisinin kusurunu, kusuru düzelteceğim diye etrafa yaymak, şahsî kin, garaz, nefsin karışması gibi hallerin zorlamasının neticesidir. Veyahut fayda veriyorum zannıyla zararların üremesine sebep olan bir safdillik ve cahilliktir. Başkalarına yaymak değil, daima ve daima ona söylemektir. Söylerken de, “Acaba, hakikaten ve bizzat nefsü’l-emirde hata mıdır? Yoksa benim fikrime, görüşüme göre mi hatalıdır?” diye insan kendini murâkabe etmelidir. Bir Dava Adamının Notları 1
Gıybet
Yine Enes'in (r.a.) rivâyetinde Resûl-i Ekrem (SAV.) şöyle buyurmuştur: مَرَرْتُ لَيْلَةَ أَسْرِيَ بِي عَلَى أَقْوَامٍ يَحْمِسُونَ وُجُوهَهُمْ بأظافيرهمْ فَقُلْتُ يَا جِبْرِيلُ مَنْ هَؤُلَاءِ قَالَ : هَؤُلَاءِ الَّذِينَ يَغْتَابُونَ النَّاسَ وَيَقَعُونَ فِي أَعْرَاضِهِمْ "Mi'râca çıktığım gece, tırnakları ile yüzlerini tırmalayan bir takım kimseler gördüm. Cebrail'e: -Bunlar kimdir? diye sordum. Cebrail de. - Bunlar, insanları gıybet edip gizli hallerini araştıranlardır, dedi.¹⁶¹
¹⁶¹ Ebû Dâvud mürsel olarak rivâyet etmiştir.Kitabı okudu
Miraca çıkarıldığım gece Cehennemde çifte yiyen birtakım insanlar gördüm ve Yâ Cebrail, bunlar kimlerdir? diye sordum. Cebrail de : Gıybet etmek suretiyle insan eti yiyen kimselerdir.dedi.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.