Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Dünyada suçluluktan başka, omuzlara daha fazla yük bindiren başka bir şey var mıdır? Ben bu yükü fazlasıyla hissettim, uzun yollar boyunca pek çok adımımda taşıdım.
- Rüzgârlar nereden eserse essin güzeldir Alevler bir ayrı alemdir Dirlik sevinçtir- göç içimizdedir
Sayfa 141Kitabı okudu
Reklam
Sonunda mevzubahis kaza yapılan bir göç bile olsa göç ile ilgili konularda hiçbir seçeneğin diğerinden daha doğru olmadığını anladı. İnsan kendi yolunu çizerdi. Diğer seçenekte en az bir diğeri kadar yanlış ya da doğruydu.
Sayfa 169Kitabı okudu
İnsanlar hayvanların hayatta kalmalarını garantileyen mucizevi göç içgüdülerine hayret ederler.
Sayfa 160Kitabı okudu
Bilmediği şu ki, diye düşündü Mauro, yeni bir ülkede yaşamın büyüsü silinmeye başladığında insanı bekleyen bir acı vardır. Göç, derinin soyulması gibidir. Bir yıkım. Her sabah uyandığınızda nerede olduğunuzu, kim olduğunuzu unutursunuz ve dış dünyada kendi yansımanızı çirkin ve biçimsiz bir şey olarak görürsünüz; küçümsenen, istenmeyen bir yaratığa dönüşürsünüz.
Sayfa 149Kitabı okudu
Evet, hapiste olan yaşar, öl­mez, içinde olup bitenleri ise dışardan kimse görmez; sağlığı yerindedir, güneş açtığında az çok neşelidir... Derken kuşların göç vakti gelir, yeni­den melankoliye düşer. “Ama istediği her şey elinin altında,” der ona ka­feste bakan çocuklar.. Oysa o, çubukların arasından bulutlu gökyüzüne bakmakta, patlamaya hazırlanan fırtınayı görmekte, içinden yazgısına is­yan etmektedir.
Reklam
"Şarkı söylemiyorlar Nevzat." Gözleri uçan o güzelim kuşlara takılmıştı. "Ölen arkadaşlarının yasını tutuyorlar." Başını indirdi, kederle gözlerimde durdu. "Sevinç çığlıkları değil bunlar, acı dolu haykırışlar. Biliyorsun kırlangıçlar göçmen kuşlardır. Çok hızlı uçarlar. İşte o göç sırasında yüzlerce kırlangıç fırtınaya yakalanıp ölürmüş. Göçü başarıyla tamamlayan kırlangıçlar, geldikleri ülkenin sıcak gökyüzünde uçarken, yollarda kaybettikleri arkadaşlarını anımsar, acıyla, öfkeyle böyle çığlıklar atarlarmış."
Sayfa 315 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Fikirlerin medya ile göç etmesi imkansız. Malümata erişe­bilirsin, İnternet erişimim var, işte kitapların adreslerini bulu­yorum orada... ama fikirler kitapların içerisinde değiller. Oluş­turulmaları gerekiyor...
"Göç..." de­di, Hendrix model saçlarına henüz ak düşmemişti: "Göç prob­lemi hareketin sonudur. Geriye dönüş yoktur, geçişli değildir: Bir şeyleri yeni bir kültüre ya da medeniyete getirirsin ama bir şeyler geri götürmeyi başaramazsın. Geçişsizdir."
Bilinmeyen bir yerdeyim, dalları kırılmış ağaçlara eşdeğer bir yürek var sol yanımda. Ufkumun gökyüzünden göç ediyor, allı turnalar. Boyun bükmüş güne bakan misali hayallerim. İnceden esen eflatun rüzgarlara karışmış ömrüm. Geçen günler kalanlar kadar vefalı değil. Şimdi sustuklarım o kadar çoğaldı ki , dilimden dökülecek bir cümle bile yok. Bu yüzden öylece susup dalıyorum boşluğa....🥀
Reklam
Kuraklık nedeniyle Kuzey Doğu bölgelerinden ( Haseke, Afrin, Kamışlı) özellikle Arap kökenliler ülkenin diğer bölgelerine göç etmektedirler. Bunun sonucu olarak Kürtler şimdi Suriye’nin kuzey doğusunda nüfusun çoğunluğunu oluşturmaya başlamışlardır. Bu da Suriye açısından bir ulusal güvenlik sorunu olarak görülmektedir.
296 syf.
8/10 puan verdi
Şehrin Aynaları
#şehrinaynaları #elifşafak Miguel Pereira, sonradan Hristiyan olmuş Yahudi bir ailenin çocuğudur ve abisi Antonio Pereira ile sürekli çatışmaktadır. Miguel Pereira abisi Antonio’yu kıskanmakta ve ondan öç almak için eşi İsabel ile ilişki yaşar. İsabel evliliğinde mutsuz olduğu için Miguel Pereira’nın ilgisine kayıtsız kalmaz ve ondan da bir çocuk yapar. Antonio ise Andres adındaki bu çocuğu kendi oğlu sanır. İsabel’in oğlunu kaybeden komşusu Elena Rodriguez, Andres’i evlatlık almayı istemesi üzerine ret cevabı alınca aileyi Yahudiliği yaşadıkları için Engizisyon’a şikayet eder ve İsabel tutuklanır. Andres ailesinden alınarak Elena’ya teslim edilir. Engizisyon’un verdiği yakma cezası karşısında Miguel, aynalar şehrine yani İstanbul’a gelir. Miguel Pereira burada Yahudi cemaatine katılır ve İshak adını alır. İstanbul’a gelen İsabel de Kösem Sultan tarafından saraya alınır. Antonio ise gerçekleri öğrenerek Venedik’te ölür. Miguel, Ester adındaki bir kızın gördüğü rüyalar etkisiyle Mesih olduğunu ilan eder. Bir gece bıçaklanır ve kendisini kurtaran Şeyh Süleyman Efendi’nin kızı Zülfe ile kayıplara karışır. Öte yandan kronolojik olarak sefaradlar 2. Bayezid döneminde Osmanlı'ya göç etmişler. Hristiyan olanlar ise orda yaşamaya devam etmiş. Aynı durum Endülüs müslümanları için de geçerli fakat müslümanlar yahudiler kadar şanslı değillerdi. Osmanlı onları sahiplenmemişti... Kitap, yazarın kültürlere dair ne kadar çok bilgiye sahip olduğunu gösteriyor. Böylesine bir konuyu yazmak derin bir bilgi ister..
Şehrin Aynaları
Şehrin AynalarıElif Şafak · Doğan Kitap · 20181,474 okunma
Rusçaya da benzer bir şekilde girdi; Bkz Boyar, Tyumen, Tabor, Yasir...
Selçuklular, Arapça ve Farsça ile tanışan ilk Bozkır kökenli unsur olmuşlardı. İlerleyen süreçte ise Selçuklu yöneticileri diplomatik dil olarak Farsçayı kültür ve bilim dili olarak da Arapçayı benimsemişlerdi. Fakat XIII. yüzyılda Moğolların gelip Yakın Doğu'da güçlü bir siyasi varlık oluşturmaları birinci adımda kültür dili olarak Farsçanın Arapça karşısında ön plana çıkmasını, ikinci adımda ise her ikisine karşı Türkçe'nin ön plana çıkmasını beraberinde getirmişti. Yakın Doğu'da İlhanlılar etkisiyle dil alanında köklü değişimler yaşanmıştı. Sürecin başında her ne kadar Farsça Arapça karşısında sıçrama gösterse de nihai üstünlük Türkçe'nin olmuştu. Yakın Doğu' da XIV. yüzyıl her şeyden önce Moğolların batıya doğru başlattıkları istila hareketi çok daha fazla Türk'ün bu topraklara göç etmesini beraberinde getirmişti. Dolayısıyla toplum içinde daha fazla Türkçe konuşan unsur oluşmuştu. Daha önemli olan etken ise İlhanlı yönetim mekanizmasında bulunan pek çok Türk'ün varlığı Moğollarında yaygın olarak Türkçe konuşmaları bunların Farsça ve Arapça bilmemeleri saray ve ordu çevresinde Türkçe'nin kullanılması, Türkçe'nin gelişimine ve yaygınlaşmasına yol açmıştır. Bu dönemde yoğunluklu olarak askerin Türkçe konuşmasından dolayı bekçi, tümen, karavul, ağa gibi askerlikle ilgili pek çok kelime Farsçaya geçmiştir.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.