Ayaklarımızın altında bir zemin yok artık. Bir çatımız da. Gelecek yok. Geçmişin izleriyse çoktan silinmeye başladı. Aşk, bize bu sonsuz boşlukta ev olacak tek şey.
“Attention (ilgi)” sözcüğünün kökeni Latince “attendere” olup “ileriye doğru uzanmak” anlamına gelir. Başkaları üzerine odaklanmanın en güzel tarifi bu olsa gerek. Empatinin ve sosyal ilişki kurma becerisinin temel yapıtaşı budur.
Felsefenin özü düşünen insan zihninin doğal olarak bir bilmece gibi karmaşık bulduğu belli, kaçınılmaz sorularda yatar; felsefeyi öğrenmenin en iyi yolu ise doğrudan bu sorular üzerinde düşünmektir.
Bir çocuk ne kadar çok sağlıklı ilişkiye sahipse travmadan kurtulup sağlıklı bir biçimde hayatına devam etme ihtimali o kadar artar. İlişkiler değişimin aracılarıdır ve en güçlü terapi insan sevgisidir.
Bütün mevcudiyet kazanma, özgürlükten meydana gelir, zorunluluk yoluyla değil. Mevcudiyet kazanan hiçbir şey, bir temel yoluyla mevcudiyet kazanmaz; mevcudiyet kazanan her şey, bir neden yoluyla mevcudiyet kazanır.
Gerçek mutluluk, yavaş yavaş, azar azar gelir ve bu bizim hayata bakış açımızla, çevremizle, çevremizdekilere karşı davranışımızla doğrudan doğruya ilgili ve orantılıdır. Mutluluk, birbirini tamamlayan ufak tefek şeylerin birikmesinden doğuyor.
-Şimdi biraz daha iyi misin?
-Değilim.
-"Biraz daha iyiyim," demeni rica ederim.
Ağabeyim bu cümleyi ablama birkaç kere alçak sesle söyledi. Eski usuldür ama ben faydasını kendi üzerimde çok görmüşümdür. İnsanın en kolay aldatabildiği budala kendi kendisidir.
Sanatı doğru tanımlayabilmek için her şeyden once onu bir haz aracı olarak görmekten vazgeçmek, onu insan yaşamının koşullarından biri olarak görmek gerek. Sanatı böyle görmeye başlarsak, onun insanların birbirleriyle ilişki kurmalarının araçlarından biri olduğunu da görürüz.
Kimseye kendini göstermek zorunda değilsin. Kimseyle yarışmak zorunda değilsin. Elindeki fidanı dik, gönlündeki tohumu toprağa göm. Senin eylemin bu: Erdemli keder. Dünyada çok acı var ve sen geçip gidemiyorsun. Bir el seni çiçekleri diriltmeye zorluyor. Onların direncini senin direncine bağlayan bir yol var. Yok, sen usulca yürü, koşma. Fısılda ama bağırma. Kaderin garibi ol sen. Görünmeyen kapı sana açılacaktır. Semaya bak.
Bizimle eşit statüde bulunmayan insanların ihtiyaçlarına saygı duymuyoruz. Çıkarları bizimle aynı olmayan, bizden farklı düşünen, bizden farklı giyinen, niye bizden farklı olduğunu anlayamadığımız insanlara saygı göstermiyoruz. Başkasında görüp de anlayamadığımız şeyi kabullenmekte zorluk çekiyoruz. Ve nihayet bu ülkenin mülksüzlerine, ''görünmez''lerine saygı duymuyoruz. Onların hayatı bizi ilgilendirmiyor, çocuklarını bir çukurda veya bir dağda yitirdiklerinde hiç ses etmesinler, hiç haklarını aramasınlar istiyoruz.