Sevmekten büyük yas bulunamaz, çünkü insan sevdiğinden uzak kalabilir; sevmekten de güzel şey olamaz, çünkü insan sevdiğine kavuşabilir. Burada saatler, günler, haftalar ya bir kan ve çılgınlık fırtınası halinde geçiyor ya da ölüm gibi ağır ağır. Ve ben saatler, günler ve haftalarla birlikte geçiyorum ama gözlerim hep sana dikili Mario, ayrılığımızı sona erdirmek için çarpışıyorum.
Bulutların güneye yönelişini izliyor, sevgiliye götür mesi için bulutlara, kuşlara, rüzgâra emanet edilen haberlerden söz eden halk şarkılarını düşünüyorum. Kız penceresine oturup bulutu görüyor; yağmur olup üstüne yağan sevgiliyi karşılamak için kollarını açıyor.
Demek oluyor ki sizinle ancak uzaktan konuşabilirim. Yanınızda gözlerim göremeyecek kadar kamaşıyor, mutluluğumu tartışamayacak kadar mutlu oluyorum; ...
"Öyle kutsanmış, öyle çekici gözleri var ki.
Nasıl oluyor da gözleri bu kadar pırıltılı?
Herhalde tuzlu gözyaşları döktüğünden değil,
Öyle olsaydı, daha sık yıkanıyor gözlerim onunkinden."
Gözleri birçok soru işaretiyle beni seyrediyordu. Kapalı gözlerim arkasında neler olduğunu, ne yapmaya çalıştığımı anlamaya çalışıyor olmalıydı. Bu kez ben senin için bir sürü şey feda ediyorum desem inanır mıydı ?
şule be! sevdim be!
sen.. kemanlarla piyanolar arasında sıkışmış bir cenabetlik
sen.. yarım kalmış bir ölüm, yarım kalmış kambur bir alfabe..
bakmıyor yüzüme general rütbeli istiklaller, anlamıyorlar beni
oysa onurla başlıyor gün, yine onunla bitiyor
Ah Justine, bir Tanrı fikrinden nasıl da tiksiniyor, nefret ediyorum! Aklımı nasıl da şoke ediyor, yüreğime tiksinti veriyor! Ateizmin şehitlere ihtiyacı olduğunda bana söylesin yeter, kanım her şeye hazır.
Bu dehşetlerden iğrenelim, sevgili kızım; onları aşağılamak için en okkalı hakaretler olsun borcumuz. Gözlerim açılır açılmaz bu kaba saba hayallerden nefret ettim ve kendime onları ayaklar altında çiğneyecek bir yasa yaptım... Asla vazgeçmeyeceğime yemin ettim. Mutlu olmak istiyorsan beni takip et; iğren, inancından dön, hakaret et, benim gibi. Bu ürkütücü ibadetin iğrenç nesnesi, hatta hayallere yönelik bu ibadetin kendisi, tıpkı bu hayaller gibi, bilgeliğin aşağılamasına layıktır.
"On dokuz yaşımda," dedim gözlerim buğulanırken. " O zamanlar ne yüzme biliyordum, ne de denizciydim. Ama güçlü bir hisse kapılıp, aşk denizinin tam ortasına attım kendimi..."
Biraz değiştim,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar
Değiştim
Unutamadığım sözlerinin arasında sıkışıyorum,
Bir yanım kendimi kolluyor bir yanım seni
Ben benimle savaşıyorum,
Seninle değil
Sonucu kılıcı kuşananından belli olan bir savaşın,