Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
- Güçsüz, zayıf bir adamın eline büyük ve değerli bir kılıç verseniz, onu kullanabilirmi??? -Gider onu satar -İşte, bazı insanlar da böyle ....
Ama güçlüler güçsüzleri incitemeyecek kadar güçsüz olunca, güçsüzler çekip gidecek kadar güçlü olmak zorundaydılar.
Reklam
“O zaman acele etmeye başlıyorsun. Gittikçe daha çok acele ediyor insan. Her önüne baktığında yolun hiçde kısalmamış olduğunu fark ediyorsun. Daha hızlı ve gayretli çalışıyorsun; sonunda nefesin kesilip güçsüz kalıyorsun. Ve cadde hâlâ upuzun bir şekilde seni bekliyor.”
Sayfa 43
Bir toplum en güçsüz bireyini yalnız bıraktığı anda dağılmaya başlar.
Sayfa 159Kitabı okudu
Dünyamızı, gölgeler ve boş yıldızlar dolduruyor. Çevremizde sessizce çürüyor zaman. Güçsüz bir umursamazlıkla, cansız bir sessizlik dolduruyor içimi. Vefasızlar gibi, ışıksızım ben.
İsmail Kutsi, o da kendini bir tanrı olarak görüyor, insanların yaşamasının ve ölmesinin kendi elinde olduğuna inanıyordu: Ama en önemli şeyi unutmuştu; sadece dava için bir araç, Turan'a giden yolda bir halkaydı. Tüm bunları göz ardı ederek, hem kendisine hem de Kurtlar'a ihanet etmişti. Bir zamanlar savunduğu ilkeleri hiçe saymıştı. Yozlaşmış, güçsüz bir adam olup çıkmıştı. İşte bu yüzden Sema onu öldürebilmişti.
Reklam
“Türk genci, Devrimlerin ve Cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, ‘bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır.’ Demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, ‘polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir.’ diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. yine düşünecek, ‘demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.’ diyecek. Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haklı ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. diyecek ki, ‘ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.’ İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği!”
Öğrenilmiş çaresizlik mi?
Anlıyor musunuz, doktor olmak demek ne demek, bütün hastalıklara karşı herşeyi bilmek-yardım etme sorumluluğu olmak , sizin de bilgece söylediğiniz gibi-ve yine de ölmekte olan birinin yanında güçsüz bir şekilde oturmak, bilmek ama yine de gücü olmamak...
Sayfa 46 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.