-Hiçbir kadın cenneti bulmak için,
Erkeğin cehennemine katlanmak zorunda değildir.-
.
-Bu ülkede,
Ulu orta gülmek yasak, ölmek serbesttir kadınlara.-
-Bazıları,
delikanlılığı elikanlılık sanıp, kadını kırmızıya boyuyor.-
-Kadınların namusu, namussuzlara mı kaldı?-
.
-Bazıları,
Kadını toprak gibi gördüler, İliklerine kadar sömürdüler.-
.
-Bazıları,
Kadını varlığında değil, sadece yokluğunda fark eder.-
-Onların gözünde kadının çörek otu kadar kıymeti yoktur.-
.
Oysa,
-Her kadın bir şiirdir, her adam okuyamaz.-
-Bir kadının yüreğinde doğup yüreğinde ölmek,
her adama nasip olmaz.-
Bu bataklığın suyu da çamuru da;
-Delikanlılıkla elikanlılığı bir tutan.-
-Her şeye hakkı/m var koca zihniyeti ile
-Namus etiketini sadece kadınların alnına yapıştıran, namusu apış arasına sıkıştıran,
-Ve bunca kötülük dururken, öpüşmeyi ayıba, sevişmeyi ahlaksızlığa yakıştıran zihniyetten gelir.
-Bazılarının gözünde, kadının çörek otu kadar
"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Ferhan Şensoy'a saygı niteliğinde, süresi uzayabilmekle beraber Ekim'e dek sürecek etkinliğe tüm okurlar davetlisiniz ≈))
"İnsan bir güzelliğin farkına varamıyorsa, o güzelliği hak etmiyor demektir" demiş yazar. Umarım bu etkinlikle
Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun ?
Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek.
Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?
"Seni seviyorum" sözcüğünü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan suda söz etmek.
Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?
Aynı
İlk iftira Havva'ya atıldı, yasak elmayı yedi diye... Sonra da bizi doğuran siz değilmişsiniz gibi 'Ademoğlu' koydular hepimizin adını... O günden bu yana tüm zorluklar katlanarak arttı sizin için. Sadece kadın olduğunuz için itildiniz, dövüldünüz, öldürüldünüz... İnsan olup olmadığınıza dair konferans bile düzenlendi Suudi Arabistan'da... Hem de daha birkaç yıl önce...
Doğurdunuz olmadı, ürettiniz olmadı, yeri geldi herkesten iyi yönettiniz ama yine olmadı... Erkeklerin at-avrat-silah üçlemesinin bir parçası olmaktan kurtaramadınız kendinizi bir türlü... Sokakta, mutfakta ve yatakta belirlenen görev dağılımının dışına çıktığınız anda hemen yerinizi bir başkasıyla doldurdular...
Siz eksik etektiniz. Saçı uzun aklı kısaydınız. Karı gibi gülmek, karı gibi ağlamak, karı gibi dırdır etmek gibi sayısız deyimler bulup erkekler olarak birbirimizi aşağılamak için kullandık adınızı... Çünkü sizin gülmeniz de ağlamanız da konuşmanız da dert oldu dünyaya...
Kiminizi okutmadılar, kiminizi çocuk yaşta evlendirdiler. Daha elinize oyuncak bebek almadan kucağınıza canlısını aldığınız zamanlar oldu...
Şimdi şöyle bir durup düşününce 8 Mart'ın, Kadınlar Günü değil de, erkekler için bir utanç günü olduğunu artık çok net görebiliyorum.
Böyle bir günün var olmasına neden olan kadınlar değil, erkeklerin ta kendisi çünkü... O yüzden bu günü kutlayarak değil de utanarak geçirmeyi kendime görev biliyorum...
Hakkınızı helal edin...
Necip G.