Günümüz dünyası eylem ve duyguların temsil edildiği ve yorumlandığı bir tiyatro değil, mahremiyetlerin sergilendiği, satıldığı ve tüketildiği bir pazardır.
(arkakapakyazısından)
“Kendi kendini eğiten insanın hikâyesi olan Hayy bin Yakzân, Ortaçağ’ın en önemli dinî-felsefî eserlerinden biri sayılmaktadır. İbranice, Latince, Flamanca, Fransızca, Almanca, İngilizce çevirileriyle XVII. Ve XVIII. Yüzyıl Avrupası’nın en popüler eserlerinden biri olmuş, Avrupa edebiyatında azımsanmayacak bir iz
“1937’de doğdu
Hiç uçurtması olmadı.” (s. 11)
Ölmeden bir sanatçı ile tanışmak isteseniz kim olurdu?
Kitabı okumadan önce de Cüneyt Arkın derdim sanırım bu soruya. Ama okuduktan sonra öyle bir bağ kuruldu ki içimde artık istesem de başka cevap veremem sanırım. Sahi, nasıl bilirsiniz kendisini?
Battal Gazi, Kara Murat, Dünyayı Kurtaran Adam, Türk
Biz Türk’üz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar bir vicdan ve kültür meselesidir. Bir azalan veya azaltan Türkçü değil, çoğalan ve çoğaltan Türkçüyüz. İşte bu nedenle Türkçü çocuklar yetiştireceğiz.
>SS
#Okudum
#KitapYorum
#MuhabbetTılsımı
#HüseyinRahmiGürpınar
#İthakiYayınları
#Roman
#283Sayfa
Merhaba arkadaşlar,
Bugün sizlere Türk Edebiyatı Klasiklerinden, Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın yazdığı, günümüz Türkçesine Bilal Acarözmen tarafından uyarlanmış, "MUHABBET TILSIMI" isimli romanla geldim. Kitap İthaki Yayınlarından çıkmış.
-MARTIN EDEN-
Jack london'ın yarı otobiyografik romanı Martin Eden, 20. yüzyıl başında sosyal ve ideolojik meseleler ağırlıklı içeriğiyle Amerikan edebiyatında büyük ölçüde kabul görmüştür. London farklı sınıflar arasındaki zihniyet ve değer farklarını gözlerimizin önüne sererken statü ve servetin Amerikan toplumundaki hayati önemine işaret eder.
1909 yılında yayımlanan bu kitap hem gününün koşullarında hem de günümüz koşullarındaki dünyanın acı bir gerçeği. Sevginin yeteceğine İnanan Eden'in mükemmel ve azimle ilerlediğini düşünürken kendinden uzaklaştığını ve kendini kaybettiğini çok geç fark etmesi. Olmak istediği kişinin toplumun dayattığı sınıfsal yapılanma içinde olduğunu , kendi olma çabasını yerle bir ettiğini fark ettiğinde dünyası kararıyor karakterin...
Filmi de bulunuyor ancak filminin kitapla pek bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Oldukça eksik ve yetersiz buldum. Açıkçası bu kitabı çok daha güzel bir şekilde sinemalarda izlemek isterim...
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202390,3bin okunma
George Orwell, amiyane tabirle, geleceğe dair beyin yakan bir resim çizmiş ve bu resim günümüzde bile hâlâ aynı derecede beyin yakıcı... Kitapta tele-ekranlarla sürekli gözetlenen, düşünce özgürlüğü kısıtlanan ve tarihin sürekli manipüle edilerek yeniden yazıldığı bir toplum anlatılıyor.
Winston abimiz, Büyük Birader'in baskıcı rejimi altında yaşarken, bir yandan da özgürlük için küçük de olsa bir umut taşıyor. Ancak Parti, insanların zihinlerini ve gerçekliği kontrol etmek için her şeyi yapıyor. Kitap boyunca, Winston'un Parti'ye karşı sessiz isyanını ve ardından tedavi adı altında gelen işkenceleri okuyoruz.
Aslında bakarsanız, Orwell'ın anlattığı dünya ile günümüz dünyası arasında da ciddi benzerlikler var. Gerçekliğin çarpıtılması, sürekli izlenme korkusu, manipülatif propaganda... Bunların hepsi aslında bizim dünyamızda da var.
Eğer, toplum ve siyasetle ilgileniyorsanız, 1984, sizi sürekli düşünmeye ve sorgulamaya iten, harika bir kitap ve kesinlikle okumaya değer.
Ek olarak Can Yayınları'nın özel ciltli baskısı ile okuma zevki katlanarak artıyor. Böyle özel basım kitapları toplamaya ve okumaya bayılıyorum.
Son söz olarak, Winston Abimiz bugün yaşasaydı ona, şunu söylerdim: "Bir çiçekle bahar gelmez."
1984George Orwell · Can Yayınları · 2021165,3bin okunma
Terapi sürecinde insanlar kendi iç çatışmalarına odaklanırlar. Ülke ya da dünya gündeminde o sıralar önemli bir şey yaşanıyor olsa bile bunlar sadece birkaç cümleyle paylaşılır ya da paylaşılmaz. Çünkü insanın iç dünyasındaki kargaşa, dış dünyanın kar- gaşasından çok daha ürkütücüdür. Psikanalizin ilk döneminde in- sanın dünyası, aile ve yakın çevre ile sınırlanarak ele alınır, bu da yeterli olurdu. Aradan geçen yüz küsur yıl içinde dünya öylesi dönüşümlerden geçti ki insanlar artık, farkına vararak ya da var- mayarak, aile ve yakın çevrenin ötesindeki dünyanın da yükünü taşımakta. Buna rağmen, terapi ortamında insanlar hâlâ kendi mikrokozmoslarına öncelik veriyor olabilirler, ama günümüz psi- kiyatristlerinin değerlendirmelerini, bundan böyle, toplumda ve dünyadaki dönüşümleri göz önünde bulundurarak yapmaları ge- rekir. Sınırlı bir süre içinde kişisel meselelere öncelik veriliyor olması, gezegende olup biten ve kendisini doğrudan ilgilendir- miyormuş gibi görünen olaylardan etkilenmedikleri anlamına gelmez.
''Günümüz dünyası eylem ve duyguların temsil edildiği ve yorumlandığı bir tiyatro değil, mahremiyetlerin sergilendiği, satıldığı ve tüketildiği bir pazardır.''
Yaşadığımız hayatlar “fastfood” yemek kültürüyle oldukça paralel ilerliyor. Hızlı hayatlar yaşadığımız için mi yemeğimizi hızlı yiyoruz yoksa yemeğimizi hızlı yediğimiz için mi hayatlarımız hızla akıyor?