•Sevgili Dost,
Şu günlerde, “İyi misin?" sorusunu herkes aynı şekilde cevaplıyor: "Bu ortamda ne kadar iyi olunabilirse o kadar iyiyim." İç karartıcı haberler birbiri üstü ne bir felaket kolajı gibi yapışıyor. Yapışıyor da çantasi ni çaldırmamak için trenle peron arasına sıkışıp parçalanan kadın, akşam yemeğini iştahla yememize mani olamıyor. Ormanlara atılan mazlum cesetler, izleyecegimiz bir futbol maçının keyfine gölge düşürmüyor. Sevdigimiz insanlara karşı yapılan büyük haksızlıklar karşısında bile, dudaklarımızdan ancak birkaç zayıf cümle dökülebiliyor. Üzüntü kalbe inemiyor, kalp buğzedemiyor.|
Ateistin kutsal kitabı mı olur kardeş? Kitapsız değil mi bunlar yahu? Dur biraz başa saralım.
"Bütün çocuklar ateisttir, tanrı fikri onlarda yoktur."
// Baron D'Holbach
Kitapta geçen bu alıntı ile başlayalım. Okula başlar başlamaz aynı sene yaz tatilinde, çoğu çocuk gibi camiye Kuran kursuna gönderildim. Küçükken de Allah ismi hep
Okuyup bitireli yaklaşık iki hafta oldu. Bu süre zarfında notlarımı tekrar gözden geçirmek için de çokça sürem vardı. Livaneli nasıl başarıyor bilmiyorum ancak etkili eserler üretebiliyor. Fakat bahsedeceğim bu kitabı kurgu ve ahenk yönünden, öncekilerin ya da benim önceki okuduklarımın biraz gölgesinde.
En baştan belirtmek istiyorum ki
YouTube kitap kanalımda Kardeşini Doğurmak kitabını yorumladım: ytbe.one/XvACJzZtwCM
"Yetiştirdiğin ağacın meyvesini ilk sen yemez misin?" Ensest suçunu kabul eden bir "baba"(!)
Uzun zamandır kurgu romanların arasında kaybolmamla birlikte oluşan rahatlığımı bozabilecek ve beni içindeki saf gerçeklerle rahatsız
Zihnimizin sahip olduğu en büyük beceri belki de acıyla başa çıkmaktır. Klasik yaklaşım bize herkesin ihtiyacı doğrultusunda geçtiği dört kapı olduğunu öğretir.
Birinci kapı uykudur. Uyku bize dünyadan ve onu dolduran tüm acıdan kaçabileceğimiz bir sığınak sağlar. Bir insan ağır yaralandığı zaman genellikle kendinden geçer. Aynı şekilde travmatik haberler alan birinin bayıldığı olur. Zihin ilk kapıdan işte böyle geçerek kendini acıdan korur.
İkinci kapı unutmaktır. Bazı yaralar kısa zamanda kapanamayacak, hatta belki de asla iyileşemeyecek kadar derindir. Ayrıca bazı anılar o kadar azap vericidir ki onlara alışmak mümkün değildir. “Zaman tüm yaraları iyileştirir” sözü yanlıştır. Zaman çoğu yarayı iyileştirir. Geri kalanlar bu kapının ardında saklıdır.
Üçüncü kapı deliliktir. Bazen insanın aklı öyle bir darbe alır ki kendini delilikte saklar. Bu ilk bakışta faydalı gözükmese bile öyledir. Gerçekliğin acıdan başka bir şey getirmediği zamanlar vardır ve bu acılardan sakınmak için zihnin gerçekliği geride bırakması gerekebilir.
Dördüncü kapı ölümdür. Son sığınak. Öldükten sonra bizi hiçbir şey incitemez. Ya da en azından bize öyle söylenir.
Türkiye'nin güneyinden üzücü haberler geliyor
Türkiye'nin kuzeyinden üzücü haberler geliyor
Türkiye'nin doğusundan üzücü haberler geliyor
Türkiye'nin batısından üzücü haberler geliyor
Türkiye giderek üzücü bir habere dönüyor ...
Nermin Yıldırım’ın ifadesiyle bu roman, “Masumiyetin katledildiği bir coğrafyada süren sancılı bir ‘adalet’ arayışının hikâyesidir.” Bu minvalden hareketle
Hesse'nin ben de bıraktığı etkiye dair ;
Siteye üye olmadan önce bir arkadaşımın Hesse'yi okumalısın tavsiyesi üzerine
Siddhartha ile adımımı attım ve sevdiğimi hissettim. Devamını getirmek, eserlerini okumak anlam kattı hayatıma . En çok kendimi bulduğumu hissettiğim yazar olarak gördüm ve kalbimdeki yeri
Bir olay koptuğunda hemen ardından yazılan, çizilen "kardeşlik edebiyatı" samimiyetini o kadar yitirmiş ki, gerçek ile sahte artık kendini belli edemez oldu. 20 yaşında bir genç öldürülüyor, hemen ardından bir açıklama getiriliyor "Yüksek sesle şarkı dinleyenleri uyardı diye öldürüldü."
Kullanılan açıklama dili o kadar duygusuz